
Kriz günlerini yaşıyoruz. Doğalgazdaki zamlar da malumunuz. Yani, devir tasarruf devri. Böyle bir ortamda evinizde herhalde yüzde 60 daha ucuza ısınmak istersiniz.
Doğalgaza yapılan zamlar hepimizin malumu. Nerdeyse yüzde 80’e yaklaşan artış söz konusu. Ilık geçen günlerde o kadar da hissedememiştik artışı. Ama artık, kışın en soğuk zamanlarını yaşadığımız bugünlerde hepimiz, bu artışın faturada yarattığı obeziteye isyan eder hale geldik. Görünürde bir indirim belirtisi yok. Üstelik Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilim, doğalgazda kısıntıları da gündeme getirir mi, diye soru işaretleriyle doluyuz. İşin içine bir de kriz eklenince tasarrufa yönelmek artık kaçınılmaz.
Sanırız, hepimiz yüzde 60 tasarrufla evinde ısınmak ister. Bunun için ne mi yapmak gerekiyor? Oturduğunuz binayı Isı Yalıtım Yönetmeliği’ne göre yalıtmanız yeterli. ‘Ama, bu nasıl mümkün’ diye şaşıranlar için, işte tasarrufun sağlaması.
Son yıllarda ‘Yalıtım Yatırımdır’ kampanyasıyla ülke çapında ısınmayı daha ucuza getirilebileceği yönünde bir uygulama başlatan İZODER, yani Isı Ses Su Yalıtımcıları Derneği, Milliyet gazetesi için bir hesaplama yaptı. Deneğimiz toplam oturma alanı 500 metrekare olan dörder dairelik beş katlı bir bina. Binanın ısınma maliyetlerini en sıcak iklimden en soğuğa dört il üzerinden ele aldık: Antalya, İstanbul, Ankara ve Erzurum.
Sonuçlar son derece çarpıcı. Isınak için harcadığınız doğalgaz miktarı ve doğal olarak faturalarda minimum yüzde 60 oranında düşüşler söz konusu. Önce en sıcak illerimizden biriyle, Antalya ile başlayalım. Yalıtımsız binayı 18 bin 796 TL ile ısıtabiliyorsunuz. Ama binanızı yalıtırsanız rakamı 7 bin 554 TL’ye düşürmeniz mümkün.
Peki ya İstanbul? İstanbul’da yalıtımsız binanın yıllık yakıt bedeli 34 bin 97 TL. Ama, yalıtım yaptırırsanız bu rakam sadece 12 bin 532 TL. Yurdun en kuru soğuğunun yaşandığı illerden biri olan Ankara’da yaşayan okuyucularımız… Eğer binanız yalıtımsızsa 45 bin 113 TL’yi gözden çıkarmak durumundasınız. Yok, eğer yalıtım yaptırmayı düşünüyorsanız sadece 16 bin 338 TL ödeyeceksiniz. En soğuk illerimizden biri olan Erzurum’da ise yalıtımsız binayı ısıtmanın faturası 71 bin 910 TL. Oysa ki bu rakamı 25 bin 736 TL’ye indirebilmek mümkün.
Durumun daha da detaylarını öğrenmek isteyenler için tabloyu incelemelerini tavsiye ediyoruz.
7.5 milyar dolarla gökyüzünü ısıtmak
Peki bu, yurdun ekonomisi için ne ifade ediyor? Ana rakamı vermeden önce, birkaç rakamı daha dikkatlerinize sunalım. Enerjinin ne yazık ki yüzde 72’lik dilimini yurtdışından alıyoruz. Yani, ithalata bu oranda bağımlıyız.
Rakamlar henüz kesinleşmedi ama, 2008’deki enerji ithalatımız 45 milyar dolar civarında olacak. Peki, ülkemizde tükettiğimiz enerjinin yüzde 31’ini konutlarda kullanıldığını biliyor muydunuz? İstatistik çalışmalarına göre yurdumuzda 8 milyon 63 bin 646 bina var ve bu binalardaki toplam konut sayısı 16 milyon 235 bin 830. Isı Yalıtım Yönetmeliği, zorunlu. Ama, ne yazık ki yine bir ülke gerçeği olarak bu binaların sadece yüzde 10 civarı yalıtımlı.
Oysa ki hepsinin yalıtımlı olması halinde yıllık enerji tasarruf miktarımız 7.5 milyar dolar olacaktı. Yani, her yıl 7.5 milyar dolarla gökyüzünü ısıtıyoruz.
Üstelik giderek deliğini orasından burasından daha da derinleştirdiğimiz ozon tabakamıza yaptığımız karbon dioksit katkısı da cabası. Dünyanın daha fazla ısınmaya da karbon dioksite de ihtiyacı olmadığı hepimizin malumu. ‘Hayır, ben her ay yüzde 60 daha pahalı ısınırım’ diyecek kadar zengin ya da savruk olsanız da hiç değilse dünyamız için bir şey yapın. Çünkü, ısı yalıtımı, daha az fosil yakıt tüketimi ve daha az karbon dioksit anlamına geliyor.
Dünyaya yüzde 40 iyilik
İZODER Başkanı Levent Ürkmez, Milliyet okuyucuları için özel bir hesaplama yaptı. 100’er metrekarelik dört dairenin bulunduğu beş katlı bir yapı denek olarak ele alındı. Bu arada eğer konuyla ilgili değilseniz Isı Yalıtım Yönetmeliği’nin uygulamalarıyla ilgili olarak doğal olarak bir şey bilmiyorsunuzdur. Bunu şunu için belirtiyoruz. Çünkü, yönetmelik, ülkeyi belirli iklim kuşaklarına ayırdı.
Toplam beş iklim bölgesi var. İklim bölgeleri sıcaklık durumlarıyla ilgili. Mesela, birinci iklim bölgesindeki yalıtımsız binanın ısıtılması her yıl 47.12 ton karbondioksitin atmosfere salınması anlamına geliyor. Oysa ki bu bina yalıtımlı olsaydı karbondioksit oranı sadece 19.84 olacaktı. Dördüncü, yani en soğuk iklim kuşaklarından birinde olan binanın yalıtımsız hali, her yıl 180.30 tonluk karbondioksitin atmosfere boca edilmesi demek. Oysa ki bu oran 64.53’e düşebilirdi; tabii ki yalıtımla. Yani, dünyaya yüzde 40’lık iyilik yapabilirsiniz.
Binanız en çok nerelerden üşütür?
Binalar da tıpkı insanlar gibi. Onların da hassas olduğu noktalar var. Mesela ısı kaybının en yoğun yaşandığı yer, pencereler ve çatılar. Buralardan yüzde 25 oranında ısı kaybı gerçekleşiyor. Taşıyıcı elemanlar, yani kolon ve kirişlerden kaybettiğimiz ısı ise yüzde 20. Binanın zayıf noktalarından bir diğeri de temel. Binanın temelden kaybettiği ısı ise yüzde 15.
Yalıtımsızlık, hem binanızı hem sizi hasta eder
Kış aylarında evimizdeki su buharı miktarı artıyor. Çünkü, pişirdiğimiz yemekler, kuruttuğumuz çamaşırlar ve evi ısıtıyoruz. Su buharı, bu durumda termodinamik denge kanunlarına uyuyor. Basınç artıyor ve atmosfere hareket etmeye çalışıyor. Ama, evden hiçbir çıkış yolu bulamıyor.
Eğer duvarlarımızın hem iç yüzeyindeki hem de içindeki sıcaklık da belli değerleri sağlamıyorsa ısınmış su buharı duvar yüzeylerinde ya da duvarın içinde suya dönüşüyor. Bu, ne anlama geliyor; çoğumuzun yoğuşma diye bildiği şey. Yani, çoğu zaman dışa vuran küf ve/veya ıslaklık hali. Sinsi güç su buharı, yapının duvar ve taşıyıcı sistemine ciddi zararlar veriyor ama, tek zararı bu değil. Siz de hastalanabilirsiniz. Yoğuşma, solumun yolu hastalıkları ve romatizmaya zemin sağlıyor. Önüne nasıl mı geçebilirsiniz? Tabii ki yalıtımla.
Kaynak: Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder