Bir anda girdin hayatıma. Nereden geldin nasıl geldin bilmiyorum ama bir anda dolu verdin tüm benliğime.
Oysa kapalıydı yaralı yüreğim o zamanlar sevmelere. İçimde kapanmamış yaralarımı sarmaya uğraşıyordum.
Yarım kalmış cevaplanmamış sorularımla boğuşuyordum. Yer yoktu gönlümde sevmelere.
Aşk çok uzak bir limandı ve ben okyanusun ortasında tek küreği kalmış bir sandalın içerisindeydim adeta. Yalnız kimsesiz ve çaresiz...
Uzanan elleri geri çevirirdim hep güvenmezdim sahte gülüşlere.
Adanmışlıklardan, yıkılmışlıklardan oluşan bir duvar örmüştüm yüreğime kimseler görmesin diye yaralarımı.
Utanıyordum aşka yeniktim ve bir daha yüzüme gülmeyeceğini düşünürdüm.
Kimselere göstermezdim gözyaşlarımı utanırdım çünkü!
Oysa ben gizli gizli ağlardım kimseler bilmezdi.
Ne vakit ağlamaklı olsa gözlerim sahte gülümseme maskesini takar öyle çıkardım insan içine.
Gerçek gülüşler çok uzak diyarlar da idi ve ben yolu bilmiyordum.
Hep kaçtım insanlardan hep sakladım kendimi ta ki bir gün sen çıkıp mühür gözlerini çakana dek yüreğime...
Bir anda geldin. Nereden geldin kimdin, hikâyen neydi bilmiyordum. Korkuyordum aslında.
Kaçmak istiyordum senden de ama beceremedim.
Geri çeviremedim uzattığın eli.
Sokuldum yavaştan sıcağına yalnızlıktan buz kesmiş yüreğim ısınmaya başladı.
Yıktın ördüğüm tüm duvarlarımı bir bakışınla.
Bana sarılınca anladım seni bekliyormuş oysa ruhum sen gelmeden yarımmış yüreğim...
Sen geldin hoş geldin iyi ki geldin, neden bu kadar beklettin, gitmeyeceksin bir daha değil mi?
Söyle sevdiceğim; tek küreği kalmış sandala yalnızlıklarıma geri dönmeyeceğim bir daha değil mi?
05 Temmuz 2010
Ömer Sabri Kurşun
