Powered By Blogger

GİRİŞ

Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!

Ömer Sabri KURŞUN

Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar...
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...


https://kursunsabriomer.blogspot.com
Çeşit çeşit insanlar yanıltmasın sizi;
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...

Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Banka hesaplarına göz diken virüs.


24 Ağustos 2009


Eset Virüs Laboratuvarı, yeni bir bilgisayar virüsü olan “Win32/Induc.A”nın bireysel bankacılık müşterilerinin bilgilerini çalarak, banka hesaplarını boşaltabileceğini bildirdi.


Nod32 antivirüs programının yaratıcısı Eset'ten yapılan yazılı açıklamada, dünya genelinde hızla yayılan “Win32/Induc.A” isimli yeni bir virüsün, bankalarda, muhasebe ya da stok takibi uygulamalarında kullanılan “Delphi” tabanlı programın kullanıcılarını tehdit ettiği belirtildi.

Eset'in, virüsün ortaya çıkmasının ardından ilk 24 saat içerisinde 30 bin etkilenmiş dosya tespit ettiği vurgulanan açıklamada, virüsün çok hızlı yayıldığı ve “Banker-Trojan” diye adlandırılan online bankacılık müşterilerinin bilgilerini çalmaya çalışan bir tür truva atına eklenerek dağıtılmış olabileceği ifade edildi.
Açıklamada, virüsün, bulaştığı bir makinede derlenen tüm uygulamaları aynı şekilde etkilediği, bireysel bankacılık müşterilerinin bilgilerini çalarak, banka hesaplarını boşaltabileceği duyuruldu.

Virüs'ün kendisinin yıkıcı bir özelliğe sahip olmadığı, fakat hızla yayılmak için yenilikçi ve yaygın olmayan teknikler kullandığı belirtildi.

Eset Virüs Laboratuvarı Müdürü Juraj Malcho, konuya ilişkin şunları kaydetti:

“Düşünülmesi gereken nokta, virüsün tespit edilemediği ve yüksek miktarda bilgisayarı etkilediği zaman dilimi içerisinde etkilenen dosyaların uygulamanın üreticisi tarafından bizzat dağıtılmış olması. ESET'i asıl endişelendiren ise, uygulamayı dağıtan firmanın bu virüsün tespit edilmesini 'false-positive (yanlış tespit)' olarak değerlendirmesi. Delphi IDE kullanan yazılım geliştiricilerin özellikle dikkat etmesi gereken durum antivirüs programı tarafından tespit edilen 'Win32/Induc.A' virüsünün yanlış tespit olmadığıdır. Sonuç olarak yasal bir uygulama satın alan son kullanıcı uygulamayı çalıştırdığı anda virüs tehdidi ile karşılaşacaktır. Bilgisayarında Win32/Induc.A tehdidi tespit edilen son kullanıcılar vakit kaybetmeden uygulama geliştiricileri ile irtibat kurmalılar.”

Virüsün ilk örneklerinin Nisan 2009 tarihinde ortaya çıktığının tahmin edildiği dile getirilen açıklamada, Eset'in elindeki bu virüs tarafından etkilenmiş binlerce örnek içerisinde “Win32/Spy.Banker” olarak etiketlenenlerin ağırlıkta olduğu bildirildi.

Win32/Spy.Banker'ın çoğunlukla Rus ve Brezilya kökenli bilgisayar kullanıcılarını hedef aldığı ve yayılım ağının diğer ülkelere sıçramasının mümkün olduğu belirtildi.

21 Ağustos 2009 Cuma

Hiç inmeden 5 yıl havada kalacak


http://kursunsabriomer.blogspot.com
Uzaylı teknolojisi gibi görünebilir ama bu bir UFO değil. Güneş enerjisiyle çalışan yeni nesil bir hava aracı. Airtürkhaber.com'da yer alan habere göre Odysseus adı verilen bu garip araçın tam 5 yıl boyunca hiç yere inmeden havada kalması planlanıyor.

Amerikan Aurora Flight Sciences, Sierra Nevada Corporation, BAE Systems şirketleri tarafından "Akbaba" adlı hükümet destekli bir proje çerçevesinde geliştirilen Odysseus'un üretimi için geri sayım başladı.

150 metrelik hava aracı

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre 150 metrelik hava aracı, güneş enerjisiyle çalışacak ve çeşitli amaçlarla kullanılabilecek. Maksimum güneş enerjisini yakalamak için katlanabilen kanatları zikzak şeklini alabiliyor. Ancak gece vakti ya da kapalı havalarda Odysseus, depoladığı enerjiyi tasaruflu kullanmak amacıyla tamamen düz şekilde havada asılılı gibi duracak.

Gözetim, iletişim ya da çevre izleme amaçlı kullanılacak

Çok yüksek irtifalarda uçabilen ve güneş enerjisi kullanacağından yakıt ikmali sorunu yaşamayacak olan Odysseus, güvenlik ve casusluk amaçlı gözetim, iletişim ya da iklim değişikliği gibi çevre konularında izleme ve kayıt için kullanılabilecek.
http://kursunsabriomer.blogspot.com
Hürriyet Anasayfa-Tüm Dünya Haberleri

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Google da kimmiş?



hurriyet.com.tr
12 Ağustos 2009
Google da kimmiş


Dünya'nın hemen her yerinde arama pazarı Google'dan soruluyor; ama bu ülkede Google'ın adı bile yok.

Google Çin arama motoru piyasasında yılın ikinci çeyreğinde düşüş yaşadı. Yıllardır Çinli kullanıcıların gönlünü kazanmak için ücretsiz müzikten tutun da hükümet ile yakın iş birliğine her şeyi göze almış durumda. Fakat kullanıcıların gönlü yerel arama motoru olan Baidu'da!

Çevrimiçi nüfusun %75.7'si bu senenin ilk çeyreğine göre %1.6'lık artışla Baidu üzerinden arama işlemlerini gerçekleştiriyor. Google cephesinde ise durum biraz karmaşık. Kullanıcıları cezp etmeye çalışan Google ne yazık ki %1.1'lik düşüş kaydederek %19.8'lere kadar geriledi.

Microsoft'un karar verme motoru Bing de Haziran ayında Çinli kullanıcıların dikkatlerini üzerine çekmiş gibi görünse de eğer iyi bir pazar payına sahip olmak istiyorsa daha fazla gelişmesi gerekiyor. Yılın 2. çeyreğinde Bing, Baidu'nun hakimiyetine boyun eğenlerden oldu ve %0.3'lük bir düşüş kaydetti. Fakat belirtmemizde fayda var; Microsoft'un Yahoo ile arama motoru alanında anlaşma sağlaması henüz Yahoo China'yı etkilemedi. Çünkü Alibaba Group tarafından yönetilen Yahoo China henüz Bing arama motorunu web sitelerine entegre etmedi.

Hergün yeni bir yeniliğin gerçekleştiği arama motoru piyasasında rekabetin kimi sınırları zorlaması kullanıcıları en mükemmel ürünü kullanmaya itiyor ve şüphesiz ki bu da iyi bir şey.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: ARAMA MOTORU DEVİ GOOGLE'IN ÇOK KISKANILACAK ÇALIŞMA ORTAMI




(a)


9 Ağustos 2009 Pazar

Facebook kapanacak mı?

Facebook'u nasıl kapatmazsın al sana!
Sincan hakiminin verdiği karara itiraz yolu kapalı.
Kemal Kılıçdaroglu'nun Facebook'u sansürleme hırsı sonuç verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu yerel seçimler öncesi hakkında Facebook'ta başlatılan "PKK'lıdır" kampanyasının peşini bırakmadı...
Kemal Kılıçdaroğlu,son yerel seçimler öncesinde,Facebook'ta,ismiyle kurulan bir grupla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle avukatı Mutluhan Karagözoğlu aracılığıyla mahkemeye başvurmuş,mümkünse gruba,mümkün olmaması halinde Facebook'a erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştu.
Başvuruyu yerinde bulan Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi,gruba olmadığı takdirde, Facebook'a erişimin engellenmesi kararını vermişti.

Koca Facebook aslında kapatılmıştı.
Hangi zaman da yaşıyorsunuz insaf yani.
Karar TİB'e tebliğ edildi.Ancak TİB 20 Mart 2009'da mahkeme kararının uygulanmasının,5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde mümkün olmadığını bildirdi.
Kılıçdaroğlu açtığı davaya takipsizlik kararı verilmesine rağmen; (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı,soruşturmada''kovuşturmaya yer olmadığına''karar vermişti.)azimle hukuki mücadelesini sürdürdü;bu kez Ankara’dan kalktı taa Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etti:
Avukatları,TİB Başkanı Fethi Şimşek hakkında,''mahkeme kararını yerine getirmemek suretiyle görevi kötüye kullandığı''iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığı kararı kaldırılarak, Şimşek hakkında kamu davası açılması talep edildi.
Ankara’da başka mahkememi yok ta Sincan’a neden yoruldu dersiniz..
Dün işte bu dava sürecinde dinlemenin başındaki bürokrat(TİB Başkanı Fethi Şimşek) ile dinlemeden muzdarip hakim(Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz)karşı karşıya geldi...

Karar:

Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi,CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun şikayeti üzerine,Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sonunda Telekomünikasyon İletişim Başkanı(TİB)Fethi Şimşek hakkında verilen''takipsizlik'' kararını kaldırdı.
Ve mahkeme,Fethi Şimşek'in suçlu olup olmadığına yargılama sonucu karar verilmesi gerektiğine işaret ederek,Şimşek'in''Mahkeme kararını yerine getirmemek sureti ile görevi kötüye kullanma''suçundan yargılanmasına hükmetti.Sincan hâkiminin verdiği karara itiraz yolu kapalı.
Şimdi Facebook'a ne olacak peki?
Bu ülkede artık insanlarının bilgiye erişimini engelleyecek herhangi bir şeyin parçası olanlar,buna katkıda bulunanlar toplumun önünde ayak bağı olmaktan vazgeçsinler.

Haber kaynağı:


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12224699.asp?gid=229

Sanal saldırı; Facebook sarsıldı, Google sağlam

Teknoloji

08.08.2009

Dün biz Kılıçdaroğlu’nun Sincan üzerinden yürüttüğü hukuki sürecin facebook un kapanmasına yol açabileceğini tartışırken en büyük paylaşım siteleri görülmedik bir hacker saldırısı ile karşı karşıya kaldı ki, Sincan Hakimliği ve Kılıçdaroğlu’nun başlattığı süreç bu olayın yanında ufak kalır.

“Twitter gitti geldi, Facebook sarsıldı, Google sağlam” http://yahoyt.com/h/5185/ ‘un başlığı böyle idi.

Bu olay tüm dünyayı etkiledi: Twitter, bir saat çalışmadı. Facebook' u ise hackerlar sadece yavaşlatabildi. Google ın kalkanları devredeydi, hiç etkilenmedi.

Dev bir Denial of Service saldırısıyla çökertilen sitelerin toplam 300 milyon kullanıcısı bu hizmetlere erişemedi. Zararlı yazılım bulaştırılarak kontrol edilen binlerce ev ve iş yeri bilgisayarı, kendilerini kontrol eden hacker veya hackerların emriyle saldırıya geçti. Kaspersky Lab'dan kıdemli analizci Stephan Tanase "Bu kesinlikle çok ağır bir saldırıydı" dedi.

Saldırıların onbinlerce farklı bilgisayar tarafından yapıldığını tahmin eden yetkililer, bu işin Truva atı ile sisteme sokulan zararlı yazılımlar tarafından koordine edildiğini iddia ediyor.

Uzaktan kontrol edilen bu bilgisayarlar, aynı anda adı geçen siteleri yönlendiriliyor ve bu sitelerin güvenlik önlemlerini alaşağı edecek kadar yüklenilmesi sağlanıyor.

Yani Twitter ve Facebook'un çalışmadığından ya da yavaşladığından yakınan kullanıcılar, farkında olmadan bu işte rol oynamış bile olabilirler.


Hala tam olarak kendine gelemeyen Twitter ve Facebook, Google'ın da yardımıyla bu saldırının kaynağını aramakta.

Kaynak:

http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/12234141.asp?gid=234

http://www.teknokampus.com/Google.Facebook.ve.Twittera.Siber.Saldiri-h-963.asp

http://yahoyt.com/h/5185/

İnternet bankacılığından nasıl soyuluyoruz?

İnternet

Kötü niyetli kişiler parola, şifre, kullanıcı adı, kimlik bilgisi gibi gizli bilgilere hangi yollardan erişiyorlar? Birkaç metodu var

1- En yaygını; hackerlar, attığı bir mail ya da yaptıkları “çekici” internet siteleri (en yaygınları arkadaş bulma, seks veya kumar siteleri) vasıtası ile casus programlar (trojan) ör. "key logger" programı yolluyorlar. Maili açtığınızda veya siteye girdiğinizde program otomatik olarak bilgisayarınıza iniyor. Programlar menüsünden de görülemiyor. Key Logger; ortalama 45 kb boyutunda, program indirme sitelerinden bile kolayca ve ücretsiz elde edilebilen, bir resmin arkasına dahi saklanabilecek boyutta bir program. Eğer bu program herhangi bir şekilde bilgisayarınıza gönderildi ise, bilgisayarınızda yaptığınız her işlem, şifreler, bilgiler dahil klavyeden kullandığınız tuşları, mouse hareketlerinizin ekran resimlerini veya diskinizdeki dosyaları “ hacker ın kendi mail adresine gönderiyor veya hacker sizin bilgisayarınızı bire bir görebiliyor. Hatta hacker bilgisayarınızdan işlem yapabiliyor. Daha sonra sizin “sık kullanılanlar” dosyanıza bankanın heryerde satılan sitesinin kopyasını yerleştiriyor. Siz bankanın sitesine girdiğinizi zannedip ve şifre ve parola ve hatta “tek kullanımlık” şifreyi girdiğinizde, hacker “teşekkürlerle” gerçek banka sitesine girip sizin adınıza işlemi gerçekleştiriyor. Bu methoda “man in the middle” deniyor. Belirtmeliyiz ki; cep telefonunuza gelen işlem sonu şifresi güzel bir önlemdir. Mutlaka olmalı. Ancak şifre, parola ve kimlik detaylarınızı bilen bir kişinin bazı bankaların internet sitelerinden veya telefon bankacılığı yolu ile cep telefonu numarasını değiştirebileceğini veya kendi cep telefonuna yönlendirebileceğini, hatta sahte kimlikle sizin telefon numaranıza ait bir “sim kart” alabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Not. Siz istediğiniz kadar “sanal klavye” kullanın; hackerlar sizin işlemlerinizi buffer* dan takip ediyorlar. Yani sanal klavyede hangi harf veya sayıya bastığınız belli. *Buffer: Bilgisayarınızdaki tüm haraketlerinizi hafızasında tutan bölüm. Yine siteye girişte sorulan resim, isim, özel soru v.s. gibi önlemler önemlidir. Ancak ekranınızı, resimleri, yazdıklarınızı birebir gören hacker için caydırıcı bir önlem değildir.

2- Olta (phishing) mail gönderiyorlar. Bankanın yazı dilini taklit eden bir mail geliyor, sizi ikna eden bir neden ile (şifre değişikliği, süre bitimi, adres güncelleme hatta ikramiye) verilen linki tıklayarak bir siteye yönlendiriliyorsunuz. Site banka ekranlarını taklit ediyor. Ancak bankaya ait değil. Burada banka hesap bilgilerinizin girilmesine ikna ediliyorsunuz ve böylece bilgileriniz soygun amaçlayan kişilerin eline geçiyor.

3- İnternete bağlandığınız anda, gerekli güvenlik programlarına sahip değilseniz, dünyadaki 1, 5 milyar internet kullanıcısı bilgisayarınıza girebilir. IP numaranızı bilmesi yeterli. Zaten gönderdiğiniz her mailde, her girdiğiniz sitede IP’nize ulaşılabiliyor. Sonrasını söylemeye gerek yok, her şeyinizi paylaşmaya başlarsınız.
4- Bankaların içlerinden bilgi sızdırıldığı duyumlarımız var. Nitekim bir banka içinden yakalananlar olduğu haberini de basından okuduk. 1.000.000 banka şifresi bir CD içerisinde ele geçirildi. (Bakınız 14 Şubat 2007 tarihli tüm gazeteler.) Detaylar http://www.sanalbankamagdurlari.com/images/aksam1milyonhesap.jpg Bir hesabın Hacker tarafından ele geçirilmesi birkaç saati alabilir. 1 milyon hesap için yaklaşık 25 bin (yazı ile yirmibeşbin) seneye ihtiyaç var. Bu nedenle içeriden bilgi sızdırılıyor duyumları kamuoyunda kuvvet kazanıyor.

5- Kişisel bilgilerinizle size ait olmayan, tanımadığınız bir bilgisayarı kullanarak işlem yaparsanız, kendinizi riske etmiş olursunuz. Özellikle internet cafelerde sizin şifrelerinizi “save” eden programların yerleştirilmiş olması muhtemeldir.

6- Güvenliğiniz için ev ve işyerinizde kendi bilgisayarınızla bile wireless internet kullanmayın. Bir başkası sizin ağ’ınıza veya sisteminize bu yolla çok rahat girebilir. Eğer siz, kendi bilgisayarınızla wireless sistemi kullanan bir cafe veya havaalanı v.s. de internete girecekseniz, yine kişisel bilgilerinizi kullanmaktan kaçının. Çünkü bir başkasının ağ’ını kullanıyorsunuz ve o ağ’ın dahilindeki herhangi biri sizin şahsi bilgilerinizi ele geçirebilir.

7- Kopya program veya korsan CD kullanmayınız, bilgisayarınıza yükleyeceğiniz programın orijinal olmasına dikkat ediniz. Soyguncular kopya programlara trojan yazılımlar ekliyorlar, bu şekilde bilgisayarınıza girmiş oluyorlar.

Testi kırılmadan...
Kullanıcıların bu alanda bilinçli davranması için neler yapması gerekiyor? Bir tarihte vatandaşa Galata Köprüsünü satıyorlardı. Şimdi böyle bir şeyin olması mümkün mü? Değil, çünkü herkes bunun farkında ve bu konuda biliçli, eğitimli. Tüm olayların ana nedeni, kullanıcının bilinçsiz, eğitimsiz olmasıdır. Kamu yönetimimiz eğitim kısmını ihmal ederek interneti teşvik etti, maalesef vatandaş dünyanın bütün kurtlarına yem oldu. Türk Telekom abonelerini uyarmalıydı, bankalar internet ve bankacılığı konusunda eğitim vermeliydi. İsteyen herkes ADSL abonesi oldu-oluyor. Herkese internet bankacılığı hesabı açıldı. Hatta okur-yazar olmayanların dahi internet bankacılığı hesabının olduğuna şahit oluyoruz. Ülkemizde böylesi bir ortam oluşunca, Türkiye’miz başta Rus, İsrail ve yerli soyguncuların cenneti oldu. Hukuksal boşluklar var. Soygun, yapanın yanına kar kalıyor. Ör. Benim 74.000YTL’ mı çalan şahıs yakalandı 24 saat geçmeden serbest bırakıldı. Banka ise devam eden davamda, beni hala şifremi başkasına vermekle suçluyor. Oysa Türkiye’ de diğer gelişmiş ülkelerdeki gibi “bilişim mahkemeleri” olsa benim için dava 1.celsede bitebilirdi. Çünkü; paramın EFT yapıldığı saniyede cep telefonuma bankanın yolladığı uyarı mesajı geldi. 5 sn. sonra bankamı arayarak; “böyle bir havale-EFT yapmadım. DURDURUN” dedim. Ama durdurmadılar. Üstelik beni yanlış yönlendirdiler. Peki o halde bana bankanın kendisinin yolladığı bu uyarı mesajının anlamı nedir? “Bak hırsız paranı çalıyor, biz de göz yumuyoruz. Bay-bay” mı? Ama davam 3. senedir devam ediyor. Banka avukatları oradan çekiyor, banka emeklisi “bilirkişi !” ler buradan. Bu arada banka da boş durmuyor. Beni 3 ayrı savcılığa “bankacılık yasasına muhalefet” etmekten 3 ayrı şikayette bulundu. Tesadüf ! ya özellikle cuma günleri saat 15:30 civarı polisler beni “mevcutlu” olmak kaydıyla savcılığa götürüyorlar. Herhangi bir aksilik! durumunda hafta sonunu hiçbir ülkede benzeri olmayan “bankacılık yasasını” tek ayak üzerinde ezberleyerek geçirme riskim var. Hele bu yazıdan sonra... Not. Bilişim mahkemeleri mevcut olsa dava benim ve avukatlarımın görüşüne göre 3 yönden de derhal bitebilirdi. 1) Bana hesabınızdan EFT yapıldı diye mesaj gönderen Bankam. Bu amaç için uyguladığı kendi uyarı mesajına telefon açmama rağmen paramı bloke etmeyen yine bankam. 2) Önce savcılığa gidin “X” bankaya paranızın EFT yapıldığını şikayet edin durduralım diyen bankam. Ama sadece “X” değil “X ve Y” bankalarına para ikiye bölünerek yapılmış ve bunu (“Y” bankasını) bildirmeyen yine bankam. İlk bankadaki EFT yi durduran ise BEN. “Y” bankasını da bildirse onuda durduracağım. 3) Bankanın hele o zamanki güvenlik önlemleri neredeyse sıfır. Bu da ispatlı. Zaten öyle olmasa banka o günde var olan güvenlik önlemlerini neden o zaman devam ettirmedi de şimdi yeni önlemler alıyor?
Görünen o ki, kolay bir iş olması, yaptırımının olmaması nedeniyle internet bankası soygunculuğu özendirilir hale geldi. Önümüzdeki günlerde “e-Devlet Kapısı” uygulamaları başlayacak ve bir çok alanda interneti kullanmak vatandaş için zorunlu hale gelecek. Bu nedenle her internet kullanıcısının ve kullandırıcısının son derece dikkatli olması gerekiyor. Kullanıcısını eğitmek konusunda, sunucu konumundaki kuruluşlara (bankalar, kamu ve özel kuruluşlar v.s.) çok iş düşüyor. BDDK bu konuda bankaları uyarmaya başladı bile. Acaba bazı bankaların Türkiye’de sadece kendisinin üye olduğu “ödül dağıtan” cemiyetlerin ödüllerini öne sürüp “Türkiye’deki en iyi internet bankacılığı bizde” diyerek reklam yapmalarının önüne de geçilebilecek mi? SBM derneği olarak biz sonuca bakıyoruz. Hala soygunlar devam ediyor ve bu yolla paralarımız yurtdışında ki hackerların eline geçiyor.

Not: Telekominikasyon Kurumu Başkanı Sn. Mustafa Alkan demeci; “2004 Nisan ayında kabul edilen e-imza yönetmeliğine göre; bu tarihten sonra yapılan internet bankacılığı dahil ıslak imza ve e-imza dışında yapılan tüm işlemler geçersizdir.”
Gelelim Güvenlik önlemlerine; bunun 3 bacağı var. 1-Kamu 2-Banka 3-Kullanıcı Öncelikle Kamu; Başta ADSL olmak üzere bütün port sağlayıcıları, tencere-tava satar misali evlerimize kadar gelip sistemi kurup gidiyorlar. Kullanım ve güvenlik konusunda ne bir eğitim ne de bir kitapcık veriyorlar (Kurmaya gelenlerin de güvenlikten habersiz olduklarına hiç şüphe yok!) Tüketici bilinçsizce yada kulaktan dolma “eğitim” ile ve deneme-yanılma metoduyla kendi internet güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Ya da sağlayamıyor. Güvenliği olmayan, kuralları olmayan, frensiz, direksiyonsuz arabanın (internetin) başına oturtulan ve bilgisayarı dünyada ki 1, 5 milyar internet kullanıcısına açık olan tüketici; sonunda istenmeyen “kaza”lara uğruyor. Ya Hacker’lar tarafından bankası soyuluyor, ya kredi kartı bilgileri ile dolandırılıyor veya diğer önemli iş veya özel bilgileri “hacker” lar tarafından ele geçirilip kötüye kullanılabiliyor, santaj yapılabiliyor, bir bedelle satılabiliyor. Bankalar: Bankaların bir çoğunun internet bankacılığı, standart pazarlama şirketlerinin web sitesinin güvenliğinden dahi yoksun. Bir tek telefonla internet şifresi alınabildiği gibi, ankesörlü telefonlarla dahi telefon bankacılığı yapılabiliyor. Oysa sizin belirlediğiniz en fazla üç adet telefon numarası ile telefon bankacılığı yapılabilmeli. Ör. ev, iş, cep telefonu. Banka bu numaraları gördükten sonra size işlem yetkisi verebilmeli. Ayrıca bankalarda başka bir evrak sormadan, sadece sahte kimlik belgeleri ve sahte muhtar çıktıları ile mevduat hesabı açılıp, çalınan paralar bu kimlikle açılan hesaplara aktarılıp çekiliyor. Bankaya; neden başka evrak istemedin? diye sorulduğunda; “Bu bizi ilgilendirmez. Kredi mi istedi, çek defteri mi, kredi kartımı?. Annesine para göndereceğini söyledi, biz de açtık hesabı” diyebiliyor. Ayrıca; bankaların mevduatları sigortalamaları gerekiyor. Ama sigorta şirketleri Kredi Kartlarını sigortalarken “hergün camı kırılan” dükkanları sigortalamak istemedikleri gibi internet bankacılığını da sigortalamak istemiyorlar.

Tek ve kesin çözüm: e-imza internet bankacılığında kullanılmalıdır.
Bunun dışında “e-kart” (e-imza) internet bankacılığında mutlaka kullanılmalı. Bu, ufak bir aparat (token) ile uygulanıyor. USB ye takılıyor. Banka şifrenizi v.s. girdikten sonra bu şifreli, 128 bit’lik, herseferinde yeni “key” üreten kredi kartı büyüklüğünde ve sigorta kapsamında ki kopyalanması hemen hemen imkansız olan bu e-kartı aparata takıp, kartın 4 haneli şifresini giriyorsunuz. Banka sistemi, bunu görüp sizi onayladıktan sonra işlem yapabiliyorsunuz. Yani "hacker" ın sizin şifrelerinizi elde etmesi yeterli değil sizin “e-kart”ınızın aslını da çalmalı. Yetmedi e-kart’ın da şifresini bilmeli. Şu anda bunu Türkiye’de bir tek banka uyguluyor. O da opsiyonlu. Yani seçeneğe ve ayrı bir ücrete tabi. Bu işin, yani güvenliğin opsiyonu, seçeneği olmaz!. Her dönem hatta her işlemde masraf diyerek para alan banka, bu imkanı da internet bankacılığı kullanıcılarına vermek zorunda. Bunu da, internet bankacılığı kullandırtarak elde ettiği artıyı hesaplayarak ücretsiz vermeli. Yukarıda ki önlemleri bankalar mutlaka almalı. Aksi takdirde bu sanal soygunlar giderek daha yaygınlaşacak ve bankalar mevduat toplayacak insan bulamayacaklardır. Nitekim şimdiden insanlar, şirketler korkudan ya mevduatlarını internet bankacılığı olmayan bankalarına aktardılar, ya paralarını kasada tutuyorlar veya insanlar eski usul paraları “yastık altına” saklıyorlar. Türk Telekom internet omurgasının sahibidir, halen teşvik amaçlı yoğun reklam kampanyaları düzenlemektedir. Bu reklamlarında internet güvenliği konusunda farkındalık yaratmak sorumluluğunu ortaya koymasını bekliyoruz. Her canı isteyen kamu veya özel kuruluş vatandaşın hüviyet belgesini istemektedir (ör: bina girişinde). Kimlik bilgisi hırsızlıklarının artış nedenlerinden birisi budur, önlem alınması gerekmektedir.

Ve biz Kullanıcılar;

1) Başta anti-virüs, anti-spyware, firewall, site erişim filtresi, anti-spam lisanslı programlarını bilgisayarınızda bulundurun ve sürekli güncelleyin.
2) Phishing dediğimiz bizleri kandırmaya yönelik maillere dikkat edin. Yukarıda dediğimiz gibi bir resmin arkasına dahi “keylogger” programını atabiliyorlar.
3) Artık bu derece “saf” insan kalmadı ama şifrelerimizi kimseyle paylaşmamamız gerekiyor. Şifrelerin karınızın, kızınızın, annenizin v.s. doğum tarihleri olmamasına da dikkat edin. Şifrelerinizi unutmamak için biryere yazıyorsanız şifrenizde ortadaki herhangi bir harf yada rakkam yerine başka harf veya rakkam kullanın. ör. şifrede “5” rakkamı kullanıyorsanız kağıda “5” yerine “7” veya “S” harfi yerine “C” kullanın.
4) Kopya program kullanmayın, internette kırık program dağıtan sitelere itibar etmeyin.
5) Banka ismini i-explorere baştan sona kendiniz yazın. “sık kullanılanlar” bölümünü kullanmayın.
6) Wireless internetten kaçının. Başkalarının, özellikle internet cafe’lerin bilgisayarlarından işlem yapmayın.
7) Gerekirse bankada birbiri ile ilişkisi olmayan ve internet bankacılığında gözükmeyen 2. bir hesap açtırın ve ana mevduatınızı orada saklayın. Gerektiğinde talimatla “gerektiği kadar” diğer hesaba aktarırsınız.
8) Güvenlik sertifikası olmayan, işlem sonu şifresi istemeyen banka ve internet sitelerinden işlem veya alışveriş yapmayın. Ör.GlobalSign SSL korumalı.
Ayrıca; Eğer kullanılan bilgisayar bir ağ (network) üzerindeyse, ağda internet sunucunun olması, internet çıkışının bir LAN programı tarafından yönetilmesi ve korunuyor olması gerekiyor. Gördüğümüz şekli ile yaygın olarak ADSL hattı bir hub veya switche takılıyor, ağdaki bilgisayarlar bu şekilde internete erişiyorlar. Bu son derece tehlikelidir. Buradan müşterilerine bu şekilde kurulum yapan bilgisayarcı ve sistemcileri de uyarıyoruz.,

Kredi Kartı kullanıcıları. Dikkat!...
Sanal ortamda Kredi Kartı kullanıcılarının dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir? 1. Öncelikle güvenli olmayan, güvenlik sertifikaları bulunmayan sitelerden alışveriş yapılmamalıdır. Ör.GlobalSign SSL korumalı olmasına dikkat edin. 2. Mutlaka Sanal Ortamda “Sanal Kredi Kartı” kullanılmalıdır. Bu bir ek kart gibi işlem gören, ayrı bir Kredi Kartı numarası ve güvenlik numarası bulunan, limitini sizin belirlediğiniz karttır. 3. Özellikle yurtdışında (Rusya ve Uzakdoğu ya dikkat) Kredi kartı kullanmamaya, kullanılırsa da ancak yanımızda kredi kartımızı çektirmeye dikkat etmeliyiz.. Çünkü, Papağan adı verilen Kredi Kartı okuyucuları ile kartınızın detayları kopyalanabilmektedir..



27 Nisan 2009 Pazartesi

Bill Gates ve internet


Bill Gates internete inanmıyor

Prestijli (TED konuşmaları) nda geçtiğimiz ay (Bill Gates konuşmuş). Gates,Microsoft kurucusu olarak değil,kendisi ve eşi adına kurduğu vakıf adına oradaymış.Konuşmayı izlemenizi tavsiye ederim.
(Türkçe altyazılı versiyonu)
da var.

Benim takıldığım nokta şu oldu: Gates konuşmanın bir bölümünde öğretmenlerin iyi ders anlatmasının nasıl fark yarattığından bahsederken diyor ki "çok iyi anlatılan derslerin kayıtları alınabilir ve internete konulabilir. Hatta İnternet'e herkesin erişimi olmadığı için..." Dünyanın en zengin adamını bu kadar heyecanlı ve idealist konuşurken görünce dedim ki tamam geliyor "İnternet'i herkesin erişebileceği hale getirmeliyiz" diyecek.

Gel gör ki Bill Gates şöyle devam etti: "vidyoları DVD'lere koyabiliriz ve DVD oynatıcısı olan herkes bunu izleyebilir". Tamam çok iyi, çok hayırsever bir adam ama İnternet'e inanmaması ve hala donanım kafasında olması beni dumur ediyor.



Yazı internet den alıntı


14 Nisan 2009 Salı

Kayadan onlarca mumya çıktı

13 Nisan 2009

A.A.http://kursunsabriomer.blogspot.com


Mısır'ın başkenti Kahire'nin güneyinde yapılan kazılarda onlarca mumya bulundu.

Mısır Antik Tarih Müdürü Zahi Havas, Mısırlı arkeologların oyulmuş bir kaya içindeki 53 mezarda onlarca mumya bulduğunu açıkladı.

Mumyalardan 4'ünün 22. hanedana (MÖ 931-725) ait olduğunu ve bugüne dek bulunan en güzel mumyalar arasında yer aldığını söyleyen Havas, ketene sarılmış mumyaların iyi korunduğunu söyledi.

Diğer mumyaların MÖ 2061-1786'ya ait olduğu kaydedildi. Arkeologlar, bölgede 15 maske, nazarlıklar ve çanak çömleklere de rastladı.

12 Nisan 2009 Pazar

Fazil Say'dan Baykal'a mektup.



Müzisyen Fazıl Say secimin hemen ertesi günü Deniz Baykal'a bir mektup yazdı..

İşte 'normal ve mutlu bir ülkede'yaşamak isteyen bir Türk sanatcının,bir aydının muhalefet partisinden bekledikleri....

Deniz Baykal'a "müzik örnekli iktisat" mektubu

Mustafa Kemal Atatürk,bugün bu saatte yaşıyor olsaydı,muhtemelen:
"AKDENİZ'DEKİ ORDULAR!!İLK HEDEFİNİZ,ANADOLUDUR! İLERI!!!"emrini verirdi...

Ülkenin deniz kenarındaki hemen hemen bütün şehirleri AKP'nin elinden geri alındı dünkü seçimde...

Ege,Akdeniz tamamen...
Karadeniz'in ve Marmara'nın da çoğu...
Büyük kısmı CHP de toplanarak...
Batı Anadolu.(İzmir mesela)kilitlenmiş durumda...Ezici bir üstünlükle.

Güneydoğu,Kürtler...
Çok haklı olarak DTP de karar kıldılar..
Onlarınki de ezici üstünlük...

Orta ve Dogu Anadolu ve tabiki Ankara ve İstanbul'un milyonlarca nüfuslu varoşları, iktidar partisi AKP de...

Bu da %39 demekmis tam olarak...
Ak Parti'yi zor bir 3 yıl bekliyor..
Ama unutmayın:Tayyip Erdogan usta bir liderdir..

En azından bu elindeki %39 u asla kaybetmiyecektir,ve siz gelip %39 dan fazlasinı almadığınız sürece de biz burada boşuna dil döküyor olacağızdır...

Ülkenin batısı Yunanistan dogusu Afganistan gibi...
İnsanları da öyle...

Atatürk:"Ben halkı niye dinleyeyim?
Halk beni dinlesin!" diyen,cesur tip bir liderdi...
Bu ama,"tarihe not düşen" büyük liderlerin üslubudur..
Kendisinden sonra oyle bir lider gelmedi...

Büyük bir bağlama ustadı olan Arif Sag'in:
"Ben sazımı ne dinleyeyim? Sazım beni dinlesin!"
demesi gibi...

Aynı şekilde,Arif Sağ'dan daha iyi bağlama çalan henüz yok...

Ludwig van Beethoven,sağırliğında bile bütün insanlığa kendini dinletmekte...

Niye???
Deniz bey,
" Toplanalım psikolojisi"nde size destek vermekteyiz...
"Bölünmeyelim,ufalmayalım,ezilmeyelim,mahvolmayalım"psikolojisi...
Ne siz in parti baskanlıgınız,ne Kemal Kılıçdaroglu'nun İstanbul liderliği, umurumuzda degildi ...
Derdimiz endiselerimizdi...
Ve onlar hala varlar...
Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğü...

Düşünün ki bir Sezen Aksu var,sürekli Tarkan ve Ajda Pekkan'ı eleştiriyor,"Kirli söylüyorlar" diyor(yolsuzluk yapıyorlar der gibi misali örnek),"dürüst değiller" diyor(playback yapar onlar der gibi keza) vesaire...

Ama eninde sonunda halk da Sezen Aksu'ya soracaktir:
"Peki ya sen ne yaptın?" diye...
Biz de sadece beklemedeydik,Kılıçdaroğlu kazansaydı neler yapacaktı diye...
Yöntemi ama:"Müthiş bir sey"değildi!Hem de hiç değildi...
Zaten kazanamadı da...
Yazık oldu,görmek isterdik,"gelse ne yapardı?"yı...

Sayın Baykal,Eskişehir,Ordu ve İstanbul-ŞiŞli'nin laik oy olmasına,ama seçim haritasındaki renginin farklı olmasına üzülmediniz mi siz??
Artık ne zaman Türkiye'nin sol-laik oy bölünmesinden kurtulacagız??
Ne zaman??

1980'ler ve 90'lar da kaç kere fırsat tepildi bu sebepten???...
Sırf bu bile "huzursuzluk"...hepimizde...
Ben Eskişehirli olsam mesela:şehrimde mucizeler yaratmış bir Büyükersen'den asla vazgecmem.
Ama Türkiye genelinde DSP'nin %2 oy alacagini da bilerek...
Hazin bu... Sorumlusu sizsiniz...

Anadolu sehirlerinde ise endişeler iyice artmakta,Elazig??
Sivas??(Aşık Veysel'n Sivas'ı...uzun ince bir cikmaz sokaktayim!!benim sadık yarim %2 CHP!!)laiklik tamamen unutulmuş durumda...
Neden???

AKP'nin yogun olduğu yerler özellikle...
Kadınlarımız etekle dolaşamıyor,marketlerde bira bile satılmıyor,bilim ve sanat zaten yok...
Tarikatlar çoktan almış başını gitmiş,dinci siyaset başa gecmis...
Neden???

Neden karsı siyaset üretilmemiş???
Neden sahaya çıkılıp bu mücadele verilmemiş??
Neden??

Var mı iktisadi açılımlarınız??
Bu Şehirlerin insanlarIna hitap etmek konusunda?
Eğer yoksa,CHP'nin basina,sizin yerinize,"iktisadi ve gercekci fikirleri-projeleri olan" birisini istiyoruz.
Açık ve net...
Çünkü ülkemizin de,hayatlarımızında,en kritik,en belirleyici yıllarndayız...

Varsa fikirler,ne ala,uyğulamaya geçilmesini hemen isteriz...
Deniz bey;Mevzubahis konusu olan şey yaklaşık 2o-3o milyon insanIn endişeleridir..
Ve bu endişeler gercekten ciddi boyuttadır...
Bu şaka bir rakam değildir...
3o milyon :
3 kere Macaristan,
5 kere İsviçre
16 kere Estonya eder...
Bu muhim bir güçtür...

Ve bizler,atılım görmek istiyoruz...
Ötekileşmekten kurtulmak,Ergenekon vs gibi paranoyalardan ve seriat gibi travmalardan çıkmak,normal bir ülkede mutlu bir şekilde yaşamak istiyoruz...
Türkiye'nin öteki yüzü de aynı şeyleri istiyor elbet...
Var mı ikisini toparlayacak gerçekci bir iktisadi fikir???

Piyano ile "Ney" fevkalade güzel beraber muzik yapabilir Deniz bey...
Yeter ki beste iyi olsun...
Ve buradaki iyiden kasit,iki enstrumanı da çok iyi tanımaktan gecer...
Piyano ile Ney beraber müzik yaparken,nelere dikkat edilmesi gerektiğini bilmekten gecer...
Ortaya bir ilk çıkabilir ve bu muhtesem olabilir...

Varoşlar ???
Ordaki insanlar için ne yapacaksınız???
Su anda tamamen toplanmış olan laik birlikten alacağınız destek ile büyük şehirlerimizin(adını bile duymamış olduğumuz semtlerinde yaşayan)yeni sahiplerine neler sunmak istiyorsunuz?

Var mı"eğitim projeleri"niz??
İşsizliğe cözüm??
Kültür sanat projeleri??
Bunlara destek olacak "sivil toplum örgütleri"...ya da "sponsorlar" ???
O insanlara AKP'den daha fazla şey sunacak mısınız ???
Bu 3 yil icinde???

Güneydoğu'da oyunuz sıfır!
Sıfır aslında iyi bir başlanğıç noktasıdır...
Tabi fikirler varsa...
Kürtlere nasıl yardımcı olacaksınız?
Kürt sorununa nasıl çözumler getireceksiniz???

Deniz bey,bu mektubumu okuyan insanlar muhtemelen mektubun altına kendi sorularını da ekleyeceklerdir...
Ve size sorulacak çok soru var..
Ama bir sey gercek:
Yapmak zorundasınız...
Yapamıyorsaniz da yerinizi en sayğın bir sekilde bu işlerin üstesinden gelebilecegine inanan genc bir yeteneğe bırakın...
Bizler uzun zamandır "inanc" görmedik..
Cok uzun zamandır...

Seçim mitingleri sırasında,Tayyip Erdogan'ın dil sürçmeleri sonucu çıkmış yanlış cümleleri üzerinde(kronometre ile tutmak zorunda kalmıştım)tam 52 dakika konuştunuz..

Sürekli bir "eşek" tartışması...
Katır... At... İnek...
Her mitingde...
Kendimi haftalarca 3 yaş zekasının içinde buldum ve çok sinirlendim bu duruma...
Size oy veren %24 bu zekanın çok üstünde.
Bunları bilin isterim..

Bu yazimin altina muhtemelen yüzlerce kişi kendi eleştirilerini de yazacaktır...
Hepsini okuyun...
Size verilen %24 oy asla "size" değildi...
Toplandık biz...
Endişelerimizden ötürü...

(Bu betimlememin kısmen haksız olduğunu biliyorum,burada belediye seçimleri söz konusu olan...
Çok başarılı çok değerli belediye başkanlarınız da kazananlar arasındadır... Haksızlık yapmak istemezdim..Ama Antalya örneği,bu secimin genel itibariyle mahalli değil siyasi olduğunun en güzel örneğidir.Senden benden daha laik ve şehrine cok güzel hizmetler hediye etmiş bir başkan idi Menderes Türel...
ta ki,AKP'ye Antalyalıların şu ortamda daha fazla oy veremeyecegi asıl gercek olandır...)
Her zaman dostlukla...sayğıyla içtenlikle...

9 Nisan 2009 Perşembe

Amerikanın vergi ödediği tek devlet.



Aşağıda tarih, Türk denizciliği ve Osmanlı tarihi açısından çok ilginç bir belge:

http://kursunsabriomer.blogspot.com
A.B.D. bandıralı ticaret gemileri, Akdeniz de 1773 den itibaren seyretmeye başlamışlardı.

Fakat bilhassa Akdeniz tamamıyla Osmanlı Denizcileri nin kontrolünde idi.

Bu görevi, Cezayir Beylerbeyimize bağlı filolar sürdürüyordu. İste bu yüzden A.B.D. gemileri de, Cezayirli görevlilerle anlamsak mecburiyetinde idiler.

Yeni kurulan A.B.D. harp gemileri ise, kendi teknelerini gemilerini korumaktan uzaktılar.

Durumu gözden geçiren, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti, Cezayir Beylerbeyimize müracaata karar verdi.

Yapılan müzakereler sonunda, anlaşmaya varildi ve 05 Eylül 1775 tarihinde bir anlaşma imzalandı.

Bu anlaşmaya göre; Amerika Birleşik Devletleri, her yıl Cezayir Beylerbeyi mize 642.000 Altın Dolar ve 12.000 Osmanlı Altını vergi ödemeyi kabul ve taahhüt etti.

Bu vergi anlaşması A.B.D. tarihinde, İngilizce dışında yabancı dille(Osmanlı Türkçesi) imzalanan tek anlaşmadır.

Ayrıca bu anlaşma Amerika nın, tarihleri boyunca başka bir devlete vergi ödemeyi taahhüt ettikleri tek antlaşmadır.

Anlaşma 35 sene sonra 1810 da İngiliz gemilerinindi devreye girmesiyle kendiliğinden fesholmuş.

Anlaşma fermanları karşılıklı olarak halen İstanbul'daki Deniz Müzesinde ve Washington müzesinde bulunuyor.

Anlaşmada ABD yi temsilen Başkan, Osmanlı'yı temsilen Padişah ve hatta sadrazam bile değil, şimdiki Vali statüsünde olan Beylerbeyinin imzası bulunuyor.

Bu tarihi vesikayı, devletleri adına imza eden görevliler :

George Washington (A.B.D. Başkanı) ve Hasan Paşa (Cezayir Beylerbeyi)

Nereden nereye deyip iç geçirenler için işte bir örnek daha.



(a)


4 Nisan 2009 Cumartesi

Amerikalılar Van'da canavar arıyor



A.A
Bir grup ABD'li televizyoncu, “Van Gölü Canavarı” ile ilgili belgesel çekmek üzere Van'ın Gevaş ilçesine geldi. ABD'de bir televizyon kanalında şov programı hazırlayan ve “Desination Truth” adlı bir belgesel çekmek amacıyla Gevaş'a geldikleri bildirilen 11 Amerikalı, Gevaş Belediye Başkanı Nazmi Sezer ile makamında görüştü.

Van Gölü canavarıyla ilgili söylenenlerin doğru olduğuna inandıklarını belirten Amerikalı televizyoncular, canavarın görüldüğü yerler ve şekli hakkında belediye başkanından bilgi aldı.

Gölde çekimler yapan ABD'li ekip, daha sonra Van Gölü'ne daldı. Van Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliğine bağlı 3 balık adam ile Van Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğüne bağlı 7 kişilik bir ekibin gözetiminde çekimlerini gerçekleştiren Amerikalılar, ardından tekneyle Akdamar Adası'na geçti.

Basın mensuplarını yanlarına almayan ABD'liler geceyi Akdamar Adası'nda geçirerek, “sessiz bir ortamda canavarın ortaya çıkmasını” beklediler

2 Nisan 2009 Perşembe

'DTP SINIRA DAYANDI' İFADESİ BAŞBAKAN'A SORULDU



'DTP SINIRA DAYANDI'İFADESİ BAŞBAKAN'A SORULDU


Erdoğan'dan 'Cemil Çiçek' tepkisi - İzle


Erdoğan'dan 'Cemil Çiçek' tepkisi - İzle
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in Hürriyet'ten Enis Berberoğlu'na yaptığı iddia edilen ve Taraf'ta da yayınlanan seçim yorumuna Başbakan ne dedi? İzleyin...

Seçim sonuçlarını değerlendirirken hükümetin en yetkili isimlerinden biri olan Cemil Çiçek’in Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu’na söylediği iddia edilen"Türkiye'nin belirli bir bölgesinde DTP'den başka parti kalmadı. Iğdır'ı da aldılar, yani Ermenistan sınırındalar. AKP o bölgede sadece Mardin'i kazandı. Tamam, Ankara'yı aldık diye sevinebiliriz, CHP de İzmir'i aldık diye övünebilir. Ama bu kutlamanın Türkiye'nin güvenlik açısından sorunlu bölgesine yardımı olmaz. Oraya ayrıca dikkatle bir bakmak gerekir" sözleri yeni bir tartışma başlatmıştı.

İşte Hürriyet'te Cemil Çiçek'in söylediği belirtilen bu yorumu G20 Liderler Zirvesi için Londra'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Başbakan'a soruldu. İşte Erdoğan'ın cevabı..



PEKİ BAŞBAKAN SÖZLERİNİN DEVAMINDA HANGİ GAZETEYE ÇOK SERT CEVAP VERDİ? İZLEYİN...

Şimdi kamuoyu konunun aydınlatılması için "bu sözleri söylediği iddia edilen" Cemil Çiçek'ten cevap bekliyor.

İŞTE ENİS BERBEROĞLU'NUN "GÜNDEMİ ÇALKALAYAN" YAZISI (Hürriyet'te 31 Mart'ta yayınlandı.)

Güneydoğu'ya dikkatle bakalım

İKTİDARIN en tecrübeli isimlerinden Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile telefonda sohbet ettik. Çiçek dedi ki, "Her parti bu seçimde ne kazandığı kadar, neden daha fazla oy veya başkanlık kazanamadığına da kafa yormalı, biz öyle yapacağız."

Ama Cemil Bey'in bir de bütün partilere dönük çağrısı vardı. Önemsedim, paylaşıyorum:

"Türkiye'nin belirli bir bölgesinde DTP'den başka parti kalmadı. Iğdır'ı da aldılar, yani Ermenistan sınırındalar. AKP o bölgede sadece Mardin'i kazandı. Tamam, Ankara'yı aldık diye sevinebiliriz, CHP de İzmir'i aldık diye övünebilir. Ama bu kutlamanın Türkiye'nin güvenlik açısından sorunlu bölgesine yardımı olmaz. Oraya ayrıca dikkatle bir bakmak gerekir."

Gün içinde temas ettiğim diğer bakan ve parti yöneticilerinin de oy kaybı kadar Güneydoğu'daki yeni yerel harita üzerinde durduklarını yazmazsam AKP'ye haksızlık etmiş olurum.


01.Nisan.2009 15:23:53

25 Mart 2009 Çarşamba

Teneke sobalar…



Bekir COŞKUN  





Teneke sobalar…

SOBALARIMIZ tenekedendi.

Ağırlıktan yanlara doğru hafif açılmış dört ayağı, odunları koymak için büyük, hava ayarı için küçük sürgülü kapakları vardı.

Borular önce tavana doğru yükselir, sonra dirsekle döner, duvardaki deliğe girerdi.

Bir-iki yerinden telle tavana ya da duvarlara bağlanırdı borular, ki başımıza düşmesin.

Soba altlıkları, üzeri teneke ile kaplı tahtadan yapılırdı. Kenarları dört parmak yüksekliğinde ve yapan ustanın zevkine göre çivinin ucuyla süslenirdi…

Yakıldığında genelde evi duman basardı. Kapıyı-pencereyi açardık ve paltolarımızı giyerdik, baca ısınıp da sıcak hava doğal yolunu bulana ve ev ısınana dek. Ve ısındıkça çıtır çıtır sesler gelirdi borulardan, toplanırdık teneke sobanın başına.

Sobalar evin fırınıydı, ocağı, çocukların çalışma salonu, kestaneci, mısırcı, çayhanesi, büyüklerin kütüphanesi, kedinin uyku yeri, ailenin toplantı mekánı…

Yuva olmanın, sevginin, özlemlerin, umutların, hayallerin çatırdadığı yer…

Sıcaklıktı sobalarımız…

*

Ben kalorifer peteklerini hiç sevmedim.

Borularla ayrı ayrı odalara bölündü sıcaklıklar.

Duvarlara takılan kalorifer petekleri aslında bizi bölüyordu, farkında değildik. Kız ile oğlan odalarına çekildiler. Anne yemeği mutfakta yapıyor artık.

Baba kitabını nerede okusa olur.

Evi artık duman basmıyor, hep birlikte yaşanan minik duman savaşının o unutulmaz işbirliği son buldu. Yuvalar odalara dağıldı, kestaneci gitti, mısırcı orda değil, çay ocağı kapandı, kedi kayboldu ortadan…

Hikáyeler, anılar, sohbetler, bir arada olmanın o damak tadı, o yuva olmanın ısısı bitti…

Bir teneke soba giderken neler götürdü bizden farkına varmadık bile.

(………)

“Doğalgaza çok zam geldi” diyorlar:

“Zam geldi, ısınmak artık daha pahalı…”

Modern hayat böyle istiyor, ne yapacaksınız?

Bu size medeniyetin getirdiği ağır fatura gibi gelebilir, ama bir teneke sobanın götürdükleri yanında lafı mı olur a dostlar.

Bizim bir teneke sobamız vardı…

19 Mart 2009 Perşembe

YILMAZ ÖZDİL'den güzel bir yazı..



**************
Cinsel Seçme yaşına gelmeden,babası yaşında adamlarla evlendiriyorlar kızları...
Adı üstünde"reşit değil.
"Ehliyet vermiyorsun...
Trafiğe sokmuyorsun...
Ama gerdeğe sokuyorsun.
Beşikten sözlü.
İlkokulda nişanlı.
30 yaşında torun sahibi olan var.
14'ünde evlen,15'inde doğur...
Doğurduğunu 14'ünde evlendirsinler...
15'inde doğursun.
Al sana,30'unda anneanne,45'inde nine.
Parayı bastırıp...
Torunu yaşında kız çocuklarını şehvetle koynuna alan sapık moruğa,"damat" deniyor bu ülkede.
Sonra diyorlar ki,"Türkiye nasıl olur da,çocuklara karşı cinsel suçlarda dünya birincisi olur?"
Ya nerede olacaktı? Elalemin "suç" saydığı...
Bizde olmuş "örf,adet.
"Bu insanlık ayıbıyla mücadele etmeden,çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarla mücadele edemez Türkiye.Çünkü sorun,adli değil.Ahlaki.
Açın gazeteleri,televizyonları...İki tane viagra atıp,evini terkeden andropozlular, kahraman.Kocasını aldatan,kocasını aldattığı adamı da bıyıkları terlememiş oğlanla aldatan, devrimci.
"Yılın annesi" aynı zamanda.Saçını Mohikan tarzında kestiren ve böğürme performansıyla normalde "heyete girmesi" gereken bir arkadaşa,"üste para veriyorlar" stüdyoya girsin diye.
Kaynana ev almış,röportaj için."Şehit anası" ilan etmişti kendini.
İşi psikopata bağlayıp,suratında bardak kırma tarifesi,bin dolar.
Hasta çocuğunun ameliyatı için patrona verme tarifesi,150 bin dolar.Nakit.Öğretmen,dansöz olmaya çalışıyor.
En çok "esemes" alan,gelin oluyor.
Kulağını kafasına yapıştıran,kıymete bindi,zam yaptılar.
Pantolon indiren transfer patlattı.
Pezolar jüri.Kıç,baş olmuş kardeşim...
Baş da kıç.
Sorun,adli değil.Köküne dinamit koyuyorlar milletin.

YILMAZ ÖZDİL-SABAH


(a)


17 Mart 2009 Salı

İzmir

15.03.2009


İzmir

Yılmaz ÖZDİL

Türkiye’den sıkıldığım zaman

İzmir’e giderim ben.

Simite gevrek deriz biz...

Çekirdeğe çiğdem.

Kordon elektrik aleti değildir.

Kumru da kuş değildir bizim için...

Yengen’i yeriz.

Sen sigorta dersin...

Biz asfalya deriz.

Uzatmayız...

Gidiyom geliyom deriz.

Domates dediğin, domat işte.

Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi
mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz. Bi oturuşta 60’ar
80’er midye yeriz, istifno severiz, cibez’e bayılırız; gece 3-4
gibi boyoz’a dalmazsak, kan şekerimiz düşer! Boş lafa karnımız toktur
bu arada, tırışkadan teyyare gibi atasözlerimiz vardır...

*

Paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezler; kızlarımızı da tavlayamazsın
ha... Canı çekerse, o seni tavlar! Liseye giden kızının erkek arkadaşının
olması kasmaz babaları; kendilerinin de kız arkadaşı vardı lisede... Bak
iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, İzmirli kadınlar alır kupayı...
Erkekleriyle kahveye giderler çünkü... Şaşırdın di mi? Al buna da şaşır,
nargile içerler... Askılı giyerler, şortla gezerler, öküz gibi bakarsan, bi
çakar, bi de duvardan yersin... Gönül Yazar’ız, Sezen Aksu’yuz;
bir gül takıp da saçlarına, çıktı mı deprem sanırdın kantosuna, Karantinalı
Despina’yız... Sensin Varoş! Biz tenekeli mahallede bile el ele
gezeriz.

*

Erkeklerimiz de fena değildir hani... Detaya girmeyeyim, Ayhan Işık,
Metin Oktay, Mustafa Denizli mesela, bi fikir verir sana... Ertuğrul
Özkök’ün kırdığı cevizleri okuyoruz; eşi kafasına ütü atmış... Ayıptır
söylemesi, Mahsun Kırmızıgül’le Alişan’ı ayırt edemeyiz biz.

*

Gülümseriz.

*

Enginarın başkentidir; İzmirlidir incir. Kazandibi hemşeri... 78 çeşit
köftemiz olduğu için, McDonald’s’ın bunalıma girdiği tek
şehirdir... Zeytinyağı severiz, dünyanın en boktan durumuna bile düşsek,
zeytinyağı gibi üste çıkmayı daha çok severiz... Sana ne birader, keyfimizin
káhyasıyız, yazlıklara gitmek için 8 şeritli otoyol yaptık; Güzelbahçe,
Seferihisar, Urla, Karaburun, Çeşme, öbür tarafta Dikili, Foça, çipurayız...
Pak Bahadur’u özleriz... Durup dururken faytona bineriz, bi yere
gitmeyiz aslında, öööle turlarız... Hava güzel, daralırız, okulu ekeriz.
Mezun olduktan sonra öğretmeniyle kadeh tokuşturmayan öğrenciyi zor bulursun
İzmir’de.

*

Siz sembol diyorsunuz ama, saat kaç diye Saat Kulesi’ne bakanı
bulamazsın, altında buluşanlar bile zahmet edip kafasını kaldırmaz, birbirine
sorar saati! Rahatızdır... Çocukları Kemeraltı’da kaybederiz,
alışverişe devam ederiz, esnaftan biri bulup getirir, çıkışta Kemeraltı
Karakolu’ndan alırız... Ağlayıp zırlamak bi yana, çoğu dondurmayı
bitirmediği için ayrılmak istemez karakoldan, iyi mi... Aceleye gelemeyiz!
Bir sene önceden duyurmaya başla, de ki, 22 Ağustos saat 20’de tiyatro
başlıyor... 20.30’da geliriz... Sanatçılar da İzmirliyse, tiyatro zaten
21’de filan başlar... Uçak 6 saat rötar yapsın, istifimizi bozmayız,
bizim için ekstra bira içme vesilesidir bu... Kuyruk olmaz, çünkü kuyruk
varsa, İzmirli sıkılır, gider. Pratiktir... 201 sokağı bulduysan, yanındaki
202’dir. Tek tek isim vermeye üşeniriz.

*

35’imiz var.
35 buçuğumuz da var.

34 plaka gördük mü, kapışırız... Arkadan sirenleriyle isterse Cumhurbaşkanı
gelsin, bana mı sordu, tarladan gitsin, makam arabasına yol vermeyiz.

*

Özetle, arızayız!

*

Erkek çocuklarına en çok "Efe" adı konulan şehirdir
orası... Zeybek duyduğumuzda, içimiz cız eder, kalkar oynarız. Hasan Tahsin
orada, Kubilay orada, Latife Hanım orada, Zübeyde Hanım bize emanet, bize...
Mustafa Kemal de, ağlar kadınlarımız... Sokak sokak, bulvar bulvar, Milli
Mücadele Müzesi’dir... İstanbul’daki gibi Birinci Ahmet Çeşmesi
falan yoktur orada... Ankara’daki gibi Cinnah Caddesi, Arjantin Caddesi
de bulamazsın pek... Recep Tayyip Erdoğan Kavşağı’nı teklif etmez hiç
kimse.

*

Bakın, Tayyip Erdoğan dedim, aklıma geldi... Bugün İzmir’de miting
yapacakmış Başbakan.

*

Kendisine ev sahibi olarak, Ayla Dikmen’in Kordon’da üstü
açık otomobille gezerken söylediği ve Türkiye’nin anca yıllar sonra
keşfettiği parçasını armağan ediyorum: "Ben söylerken gülmedin mi?
Falımızda ayrılık var demedim mi? Anlamazdın, anlamazdın..."


_________________________________________________________________________

(a)


21 Şubat 2009 Cumartesi

Küresel ısınma, tropikal fırtınaları artırıyor.



http://kursunsabriomer.blogspot.com/
Küresel ısınmanın, tropikal fırtınaların artmasına neden olduğu bildirildi.

Amerikan Havacılık ve Uzay Kurumu (NASA) Jet Motorları Geliştirme Merkezi'nden (Jet Propulsion Laboratory) Hartmut Aumann ve ekibi, 5 yıl boyunca tropikal bulutları inceledi.

ÇOK NET BİR BAĞ VAR

Araştırmacılar, bu bulutlar ve okyanuslardaki tropikal bölgelerin ortalama sıcaklığının mevsimsel değişimi arasında çok net bir bağlantı olduğunu belirlediler.

1 DERECE ISI ARTIŞI YÜZDE 45 FAZLA BULUT DEMEK

1 derecelik artışta yüksekteki bulut sayısının yüzde 45 arttığına dikkati çeken araştırmacılar, sıcaklığın her 10 yılda 0.13 derece arttığı gözönüne alındığında, tropikal fırtınaların 10 yılda yüzde 6 artmasının beklendiğini vurguladılar.

Son durak...

Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
kursunsabriomer.blogspot.comYerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!

Ömer Sabri Kurşun

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bu sayfada

Dakika

Saniye
Misafirim oldunuz




https://kursunsabriomer.blogspot.com[diploma.gif]
Diploma  of  Ömer Sabri KURSUN