HAYAT MI? HAYATIM MI? YAŞAM TARZI MI? YAŞAM TARZIM MI?
Haklısınız tabiki. Bence herkes haklı. Belki bende haklıyım, beklide bende haklıyım. Ama benim sevdiklerime göre herhalde hep ben haksızım.Bilmem..neden…belki agresiflik,belki haksızlığa isyan,belki arayış,belki yaşama isyan,belki yeterince dinlenmemek…
belki,belki,belki…ve hep bir belki var içimde arayan.Belki bir gün bulacağım…belki yi bulduğumda belki bir ömür daha sürgün edilecek yaşamdan. Ama genelde her insan o uç noktaya hayat da bir sefer gidip geliyor. Şu da var ki uç nokta kişiye hayatın anlamını çok daha iyi öğretiyor… hayata daha sıkı sıkı tutunduruyor insanı sonunda. Tabiki hayat güzel..ama ne var ki ihtiyacımız yokmuş sandığımız,ama ihtiyacınızın olduğunu, arkamızı yasladığımız duvarı kaybedince anlıyoruz.Belki o ana dek arkamızdaki duvarın farkında bile değilizdir çoğu kez…Bu duvarın ismine ne derseniz deyin. Dede, nene, amca, dayı, teyze, enişte, kardeş, anne, arkadaş, dost, eş, evlat, para, servet, şan, şöhret, sayğınlık ve de yaşamınız süresince hayatınıza giren herkes, herşey. Heyhat bunların birisinin arkanda ki duvar olduğunu anlıyorsun… ama zaman geç… O en baba duvar. İnsanın şartları ne olursa olsun, ister fakir, ister zengin, ister şöhretli, ister şöhretsiz, ister inançlı, ister inançsız, ne olursan ol, o gidince hayatın karmakarışık oluyor. Neden insanoğlu canı yanınca, bir şeye sıkılınca, sıkışınca, anasından bile dayak yiyince ANA der? Ağzından; o can havliyle bile o iki kelime çıkmaz da… neden acaba, neden… Ama neden hep Baba’dan bekler eli? O bir türlü uzanamayan; örflerin, geleneklerin, adetlerin, o yıkılısıca yanlış öğretilerin… arkasında bekleriz o cesaret verecek eli, elleri… ve bir gün bakarsın, ele uzanamadan gitmiş koca çınar. Hayatın anlamını hayatımı kaybetme korkusuna kapıldığım an cevapladım: benim için hayat o an için aldığım her nefesti. Şükretmiştim bunu için ve ona söz vermiştim' Ey Yaradan sen bana hayatımı bağışladın bende sana bunu için her gün şükredeceğim' diye. Sözümü tutuyorum ama sanırım sadece şeklen yerine getiriyorum bu yükümlülüğü esasa hiç dokunmadan. Peki, şimdi ne yapıyorum elimdeki zeytinyağını dökmemek için gerekirse o bahçedeki çiçekleri böcekleri eziyorum. Peki, yolun sonuna kadar gidebileceğimin garantisi var mı? Ne yapmalı o halde yarın ölmeyecekmiş gibi bugünü mü yaşamalı yoksa herşeye rağmen bu korkuyu içimizden atıp geleceğe hem de çok ilerisine mi bakmalı? yarın bir yıl oluyor bizi bırakıp gideli babam... İntihar… Yaprak… Ben… ve… Damlalar… yine baharında… yemyeşil bir yaprak zamana aldırmadan…
Hayatın anlamı yaşadığın değerlerle yada yasamak istediklerinle ölçülebilir sen ne yasamak istiyorsan onu yasarsın.. insanın hayatında en önemli ve hiç sevmediği kelime keşke olsa gerek.. Ne zaman keşkeler azalırsa hayatın o zaman anlam kazanacaktır diye düşünüyorum.
asırlık çınar ağacından atlayarak… intihar etti hazana ermeden
yağmur damlaları... apar topar cenazeyi götürürken
sıkı sıkı sarılıp… ağlamak geldi içimden…
bir ömür daha sürgün edildi yaşamdan…
sessizce gözyaşı döktü toprağa… yüreği yaprakta bir adam…
Ömer Sabri KURŞUN
=========================================
BİR YIL ÖNCE.....
Ege Hürriyet
Çiftçi babası kalbine yenildi
İzmir Ziraat Odası’nda 40 yıl başkanlık yapan Reşit Kurşun 85 yaşında hayata gözlerini yumdu. Kurşun, 7 yıl önce kaybettiği oğlu Serdar Kurşun’un yattığı Buca Kaynaklar Mezarlığı’nda toprağa verildi.
İzmir Ziraat Odası’nda 40 yıl başkanlık yapan, Doğru Yol Partisi’nin (DYP) kurucuları arasında yer alan 85 yaşındaki Reşit Kurşun, tedavi gördüğü Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde yaşama veda etti. 28 yıldan bu yana kalp rahatsızlığı bulunan Kurşun, geçtiğimiz yıl da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 1.5 ay yatarak tedavi görmüştü. Son olarak 6 Mayıs gecesi rahatsızlanan Reşit Kurşun, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırarak tedaviye alındı. Aort anevrizması rahatsızlığı bulunan Kurşun’a by-pass ameliyatı yapıldı. Ancak Kurşun’un kalbi daha fazla dayanamadı ve geçen cumartesi günü durdu. Yapılan müdahalelere rağmen Kurşun kurtarılamadı.
Hayatını tarıma adayan Reşit Kurşun, 40 yıl boyunca İzmir Ziraat Odası’nda başkanlık, bir süre de Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nde başkan yardımcılığı yaptı. Çiftçinin sorunlarını Ankara’ya taşıyarak, çözüm yolları bulmak için adadığı ömründe, DYP’nin de ayrı bir önemi vardı. Kurşun, DYP’nin kurucuları arasında yer aldı. 32 yıllık gelini Fatoş Kurşun, Reşit Kurşun’u kendi babası gibi bildiğini anlatarak, "Bizim dünyamızdı. Muhteşem bir insandı. Hayatını tarıma, çiftçilere adadı. Nur içinde yatsın" dedi.
Emel Kurşun ile 61 yıllık evliliği bulunan Reşit Kurşun’un 3 oğlu, 5’i erkek biri kız 6 torunu vardı. Çocuklarından ikisi hayatta.