
"Her yürek Kendi Şarkısını Söylermiş/
Her Gönülde Kendi Makamını seçermiş…"
İnsanların içinde gizli kalmış bir takım anılar, düşünceler, kırgınlıklar, keşkeler vardır. Bugün içimi dinledim ve eskileri çıkartım serdim yere seyrettim anlamaya çalıştım kendimi.
Aslında insanları ne kadar yargılarsak suçlu biziz aslında. Kim bilir ne depremler yaşadı o insan içinde. Ne sarsıntılar çekti yüreğinde diye düşünmeliyiz.
Eleştirdiğimiz birçok insan olmuştur bugüne kadar. Ama düşün ki bir an, eleştirilen insan o hale nasıl gelmiş, neler çekmiş biliyor muyuz?
Yargısız infaz yapıyoruz çoğu zaman. Ne kadar da hatalıymışım. Ben bile dışarıdan göründüğüm gibi değilmişim bazen. İçimde kalmış, bükülüp bir kenara kaldırılmış anılarım varmış meğer...
Her insanın yüreğinde, rafa kaldırılmış, saklanmış anıları vardır. Kimisi tozlu, kimisi ise hala özenle saklanır biçimde en güzel yerinde duruyor yüreğinin...
Hiçbir anı unutulmaz! Sadece saklanır. Kendimizden saklarız anılarımızı. İçimize gömdükçe daha çok hatırlarız aslında onları. Unutalım derken sığınırız adeta 'Anı’lara... İnsanlar olduğu gibi değildir. Tanıdığımız kadar da değillerdir.
Ne kadar zeki olursak olalım, hiçbir zaman, en yakınımızı bile çözemeyiz.
Huylarını, özelliklerini biliriz, ama içindekileri de görebilir miyiz?
Dokunabilir miyiz o, saklı anılara?
Okuyabilir miyiz?
Yüreğine ayna tutabilir miyiz?
Bir parça gizlidir insan aslında. Bir parça yalnız. Bir parça hissiz. Çok yakınımız da olsa, hissedemeyiz öyle her şeyini. Anlayamayız...
Yüreğiyle bakmaz her insan. Hissetmez!
Çünkü anılarıyla yüz yüze gelmekten korkar aslında. Ve korktukça daha da yaklaşır onlara. Daha da yalnızlaşır. Ve daha çok dost edinmek ister, anılarını bir nebze unutmak için.
Ama başaramaz. Hiçbir zaman beceremez bunu.
Çünkü birazcık yalnızlığa ihtiyaç vardır. Bazı insanlar birçok arkadaş edinerek yalnız kalmadığını, sevdikleri olduğunu, hiç terk edilmez olduklarını hissederler...
Ne kadar da yanılırılar. Kalabalık arttıkça siz yalnızlaşırsınız. İçinizi dinlemeye daha çok ihtiyacınız olur.
Ve anılarınızla yüzleşmek kaçınılmaz bir hal alır. İşte bu da, insanın ruhsal dengesini yerle bir eder!
Yüreğimize zaman ayırmalıyız, konuşmalıyız. Onunla baş başa kalmalıyız. Bir çoğumuz bunu yapmıyoruz. Ve yapmadıkça daha da yalnızlaşıyoruz.
Her zaman yanımızda dostlar olmamalı...
Unutmayın; Hayat yolunda herkesin yolu ayrı çizilir ve bu çizgi tek kişiliktir. Çizginde hissederek, empatiyle ve ne düşündüğünü önemseyerek ilerlersen hayatı kazanırsın. Ama daima kaçarsan yüreğinden, anılarından, eleştirirsen her zaman ve ne yaptığını bilmezsen kalabalıklar içinde bir buhara dönüşürsün...
Seçim sizin! Ne yaptığınızı bilin, yüreğinize vakit ayırın, geçmişinizden kaçmayın, geleceğe yön verin, hissederek hareket edin! Ve asla düşünmeden adım atmayın!
Siz ne kadar iyi tanısanız da… her kalp kendi şarkısını besteler, içine vakit ayırdıkça da kendi şarkısını söylemeye başlar, kendi seçtiği notalarla...
İçinizin daima şarkı söylemesi dileğiyle...
Gönül soframdan gönül sofranıza, selam olsun,akşamdan yürüyüp gelen sabahınıza MERHABA…”
17 Nisan 2015
Ömer Sabri Kurşun