Powered By Blogger

GİRİŞ

Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!

Ömer Sabri KURŞUN

Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar...
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...


https://kursunsabriomer.blogspot.com
Çeşit çeşit insanlar yanıltmasın sizi;
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...

30 Ekim 2009 Cuma

MAVİ....



http://kursunsabriomer.blogspot.com/


Gel de maviyi anlat solucana
Ne deniz görmüş
Ne nehir
Ne gök
Ne de mavi gözlü bir solucana tutulmuş -
Siz asıl bana sorun o maviyi




ZAHRAD



(a)


28 Ekim 2009 Çarşamba

29.Ekim.2009 Cumhuriyet bayramımız...


http://omersabrikursun.blogcu.com

 Sevgili arkadaşlarım, dostlarım,kardeşlerim, büyüklerim,küçüklerim,
 ülküdaşlarım,Şanlı Türk Bayrağı altında yaşayan tüm vatandaşlarım;
 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Milli Mücadeleyi
 başlatıp, 29 Ekim 1923 tarihinde de “Türk Milletinin karakterine ve 
 adetlerine en uygun olan idare,Cumhuriyet idaresidir.” diyerek ilan 
 ettiği Cumhuriyet,Türk Milletine bırakılmış en büyük miras ve
 vazgeçilmez bir değerdir.

 Cumhuriyet’te egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.Halk kendi
 kendisini yönetme yetkisini temsilcileri aracılığıyla kullanır.Bu
 yönetimde yurttaşların seçme ve seçilme hakkı vardır.Devlet yönetimi,
 sınıfların, kişilerin ailelerin, bir zümrenin eline bırakılamaz.Milletin
 bütün bireyleri yönetime katılabilir ve söz sahibi olabilir.Çünkü
 cumhuriyet yönetiminde bütün vatandaşlar eşit haklara sahiptir.

 Cumhuriyetin en büyük erdemi,Türk toplumunu ulus olma bilincine
 kavuşturması ve bireyi yurttaş konumuna yükseltmesidir.Ulusumuz,
 Cumhuriyetle birlikte ulusal bir devletin, onurlu,özgürce düşünebilen
 ve eşit haklara sahip yurttaşları haline gelmiş, devletin tek ve gerçek
 sahibi olmuştur.

 Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği çağdaş uygar ülke olma yolunda laik,
 demokratik Cumhuriyet rejimi ile kat ettiğimiz mesafe küçümsenecek
 gibi değildir.Cumhuriyet bize ulus olma,dünya milletlerinin onurlu bir
 üyesi olma bilincini kazandırmıştır.

  Ayrıca Türkiye Cumhuriyetinin 83 yıllık öyküsü bir başarı,bir
 uygarlaşma öyküsüdür.Cumhuriyetin başarıları ile haklı bir gurur
 duyuyoruz.Bugün Türkiye,İslâm dünyasındaki tek laik ve demokratik
 Cumhuriyet,çağdaş bir ülke, yaşanan ekonomik krizlere rağmen
 dünyanın en büyük 25 ekonomisinden biri, bölgesinde hatırı sayılan
 güç, bir istikrar unsuru ve Avrupa Birliğine aday ülkedir.

 Türkiye Cumhuriyeti laik ve demokratik anlayıştan taviz vermeden,
 Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolunda
 hızla ilerlemektedir.Buna hiçbir güç engel olamayacak ve Türkiye
 Cumhuriyeti devleti sonsuza kadar yaşayacaktır.Yeter ki bizler
 Atatürk’ün mirası olan bilimsel ve akılcı yoldan ayrılmayalım.

 Hak ve hürriyetlerden yoksun toplumların ayakta kalmaları ve
 yaşamaları mümkün değildir. Bu nedenle, bizlere ve gelecek nesillere
 düşen en önemli görev; Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle
 bölünmez bütünlüğünü savunmak,Atatürk ilke ve inkılâplarını
 koruyup,kollamak iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmaktır.

  Cumhuriyet, demokrasiyi geliştiren en iyi sistemdir.Kişinin hak ve
 özgürlükleri ancak bu sistem içinde güvencede olabilir.Türk Milleti
 Cumhuriyet’e bağlanıp, onu yüceltip geliştirebilirse demokrasinin
 nimetlerinden yararlanır ve çağdaş toplumlar içindeki yerini alır.Bu
 nedenle Cumhuriyeti yüceltip sürdürmek her Türk’ün milli görevidir...

 “Türk olmak, gurur duymaktır şanlı bir tarihe sahip olduğun için
 Türk olmak, özgür olmaktır hürriyeti damarlarında taşıdığın için
  Mutlu olmaktır Türk olduğunu söylemekten
  Türk olmak, tüyleri diken diken olmaktır İstiklal Marşı’nı dinlerken”

  Atatürk diyor ki:

 “Milli azim ve bilincin kıymetli eseri olan değerli cumhuriyetin
  bugünkü  ve yarınki neslin demir ellerinde her an yükselip
  sağlamlaşacağına güvenim tamdır.”

 Atatürk diyor ki:
  “Türk milletinin tabiat ve adetlerine en mutabık olan idare cumhuriyet
  idaresidir “
  “Bugün tarih boyunca hür yaşamış bir millet
  Üstüne çökse dünya hürriyet ister elbet
  İnsan için hürriyet ekmek gibi,su gibi
  Hürriyetsiz sürünmek ölüm uykusu gibi.”

 Atatürk diyor ki:
  "Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz.Siz, almakta
  olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin,vatan sevgisinin,
 fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.Yükselen yeni nesil,
 istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak
 sizsiniz. "

 “Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla,Türk milletini emin ve sağlam
  bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı
  güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.”

  M.Kemal ATATÜRK

  “Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet
  biçimi cumhuriyettir.”

  Mustafa Kemal ATATÜRK

 --------------------------------------

  “Dalgalansın her tarafta şanlı Türk'ün bayrağı
  Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı!
  Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel cumhuriyet
  Milletim öyle demiştir; ya ölüm, ya hürriyet !”

 “Bilmeyen anlasın, öğrensin soran
  Tarihin başından gelen milletiz
  Bir biri ardına devletler kuran
  Tarihten devletler silen milletiz.

 Yurdumuzu çiğnetmeyiz yabana
  Canımız kurbandır cennet vatana
  Hürriyet uğruna, bayrak uğruna
  Savaşırken ecele giden milletiz.”

 “Vur ozan tellere özgürcesine
  Milli egemenlik türküsüdür bu
  Dinle bak kulak ver Türk’ün sesine
  Milli egemenlik ülküsüdür bu
  Sen bize ekmeksin, havasın, susun
  İyice kulak ver, dinleyin, susun
  Tarihin yazdığı koca ulusun
  Milli egemenlik öyküsüdür bu”

 “Ey bizlere bu günü kazandıran şehitler,
  Ey hürriyet yolunda can veren Koçyiğitler.
  Ey kahraman Atatürk sizlere minnettarız
  Rahat rahat uyuyun nöbette bizler varız.”

  “O kadar dolu ki toprağın şanla
  Bir değil sanki bin vatan gibisin
  Yüce dağlarına çöken dumanla
  Göklerde yazılı destan gibisin”

  "Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip
  edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla
 yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan,
 yorulmadan yürüyecektir. "

 Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz.Cumhuriyeti biz kurduk, onu
 yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

 Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
 Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır

 Kazanmak istersen sen de zaferi
  Gürleyen sesinle doldur gökleri
  Zafer dedikleri kahraman peri
  Susandan kaçar da coşana gider

 Türkiye cumhuriyeti yalnız 2 şeye güvenir biri ulus kararı, diğeri en
 acıklı ve güç koşullar içinde dünyanın beğenilerine hak kazanan
 ordumuz kahramanlığında, bu iki şeye güvenir….

  Ey Türk gençliği, birinci vazifen, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza
  ve muafa etmektir.

 Bu duygu ve düşüncelerle; Cumhuriyetin 86.Kuruluş yıldönümünü
 kutlar,nice Cumhuriyet bayramları coşkusu yaşamak dileklerimle
 saygılarımı sunar, Büyük önder Atatürk ve canlarını bu uğurda feda
 eden şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla anarım.

http://omersabrikursun.blogcu.com

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



CUMHURİYET’İN İNSANLARIMIZA KAZANDIRDIĞI HAK VE ÖZGÜRLÜKLER

Değiştirilemez Temel Hükümler

Anayasa'nın 4 üncü maddesine göre; Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti ile ilgili 1, 2 ve 3 üncü maddelerindeki hükümler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Anayasa ile kesin güvence altına alınan bu temel hükümler şöyle sıralanıyor :
Madde 1- Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
Madde 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3 - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklâl Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.

Devletin Görevleri

Anayasaya göre Devlet, "Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmakla görevlidir.

Egemenliğin Kullanılması

Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. (Md.6)

Yasama yetkisi, Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. (Md. 7) Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. (Md. 8)

Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Md. 9)

Kanun Önünde Eşitlik

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. (Md.10)



http://omersabrikursun.blogcu.com



25 Ekim 2009 Pazar

SEVENLERE NASİHAT






Geç kalma delikanlı,
Sevdiğini söylemekte.
Yarın çok geç olabilir
Belki aşkını söylemeye
Aşk dediğin yürek ister,
Sevgini içtenlikle göster.
Hayat karmaşıktır;
Çoğu zamanda anlamsız.
Çekilmezdi bu dünya
Aşksız ve duygusuz
Bu dünyada seveni
Ayıranlar insafsız
Kalpleri soğumuş onların
Hepsi birer vicdansız.
Aşk yoksa hayatında,
Çekilmez günler manasız.
Sevdiğini söylemekten
Sıkılma asla delikanlı
Aşkınla el ele dolaşırken
Utanma sakın çevrenden
Odun gibi durma
Sevdiğinin yanında rahat ol
Gayret et dilinden
Aşk sözcükleri dökülsün
Sevdiğin seni dinledikçe
İçi geçsin, süzülsün.
İlgi göster, yakın ol.
Sevgilini tek bırakma.
Şimdi gösterdiğin sevgiyi,
Evlenirsen unutma.
Kız kısmı farklıdır
Erkeklere benzemez.
Ufak tefek kusurları olur,
Sakın ha suratına vurma.
Gerçekçi ol, dobra ol ama
Asla aşırıya kaçma...








(a)


Aziz Nesin...Çoğalmak/Daha Ne/En Güzel/Sivas Acısı/Kendime öğüt




Çoğalmak


Kalabalıkta kalabalıkça yalnızlık
Yalnızladıkça birbirimizi
Haydi çoğalalım
Çoğaltarak kendimizi
Bir canım çoğal da bin can ol
Isıt yaşlıların yalnızlıklarını ilinsin üşümüşlüğü bırakılmışların
Çoğalın dudaklarım çoğalın sonsuz
Öpün bütün ağlayan çocukları kimsesiz
Çoğal gözlerim çoğal
Gör bütün görmeyenlerde yapayalnız
Ellerime tutunun ellerime çoğalın
Okşayın sevecenlikle çocukları
Hıçkırırlarken uykularında bile

                              Aziz Nesin


Daha Ne

Verebileceğinin hepsini verdi
Yaşattı sana yaşanmamışlarını
Ama sen sonsuz sınırsız doyumsuz
Hiçbir sevi sürgit değil
Cennet bir tadımlık
Mutluluk bir şimşek parıltısınca
Zaman nasıl donmuşsa bir resimde
Donmuşluğudur zamanın mutluluk
Ölümsüz olan bir anmalık
Yaşattı seni yaşayamadıklarında
Hem de ölesiye
Daha ne

                             Aziz Nesin


En Güzel

Bu müze var ya bu müze
Seninle gezerken güzel
Kimseler yoksa salonda
Seni öpmek en güzel
Bu rakı var ya bu rakı
Seninle içerken güzel
Kimler olursa olsun varsın
Rakili ağzından öpmek en güzel
İşte bu dünya var ya bu dünya
Seninle yaşarken güzel
Sen varsın ya sen
Ancak benimleysen güzel

                             Aziz Nesin


Sivas Acısı

Gün ışığına söyle
Boğamaz içimin karanlığını,
Hep yağmurun sesine karışır,
Hüzün dolu bir şarkı.
Ve hep bir şeyler eksik kalır,
Sende ben,
Bende sen...
Umutsuzca özleriz birbirimizi....

Gün ışığına söyle
Gökyüzü çılgın mavileri de bilir.
Atamadıkça birbirimizi yüreğimizden
Ve vurdukça yüreğimiz birbirimizi
Sokakları sarmışken yağmur bulutları
O çılgın bir mavi yüreğimizde dururken,
Gülüşlerim çok uzaklarda kalır.
İçimdeki tamtamlar ayrılık çığlıkları atar,
Ama bu hayattan çalınmış zamanlar.
Bizi yine ayıramazlar.

Gün ışığına söyle
Vedalar kavuşmak içindir,
Bir yanılgı,
Bir saçmalık,
Bir pişmanlık değil,
Bu bir sevgi,
Belki ölümsüz de değil.
Her şeyimizi kaybettiğimiz bu hayatta.
Hep bir şeyler eksik kalacak bil...
Bende sen,
Sende ben...
Bu yaşadığımız dayanılmaz hasret,
Ayrılık değil...

                             Aziz Nesin


Kendime öğüt

Uslanma hiç hep deli kal
Büyüme sakın çocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmanında sevdanın
Tüken toz toz savrula kal
Suçüstü bulmalı ölüm
Ölürken de sevdalı kal ...

                             Aziz Nesin








(a)


22 Ekim 2009 Perşembe

Bülent ECEVİT şiirleri...



http://kursunsabriomer.blogspot.comhttp://kursunsabriomer.blogspot.com


http://kursunsabriomer.blogspot.com

takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu




YAŞAMI;


YAPITLARI...


Şiirler (1976)
Işığı Taştan Oydum (1978)
El Ele Büyüttük Sevgiyi (1997)


ŞİİRLERİ...

Av
Bach Sonatı
Göçmen
İnsan
Köylü Kadınlar
Mağara
Promete Kentte
Pülümürün Yaşsız Kadını
Sınır
Taka
Türk-Yunan Şiiri (Turkish-Greek Poem)
Uyum
Yapamadığımız
Yargı
Yarın



ŞİİR ÇEVİRİLERİ...


Adam Olmak - Rudyard KIPLING
Bir Kız - Ezra POUND
Gözler - Ezra POUND



BESTELENEN ŞİİRLERİ...


Taka, Doğan Canku - Takalar


AV


ormanın kuytusunda vurulan geyik
hayvanlar acınla suskun
dallar yasınla eğik
boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde
avcının söndüremediği iyilik




1971


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/


BACH SONATI


ne ben sorayım seni
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor


ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız


ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz


biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz


1953
Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

GÖÇMEN


Sevdiklerimin başında bir bilmediğim
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında


Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne


Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere


Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

İNSAN


elbette senden güzel olacaktı
çizdiğin resim
yaptığın heykel
senden büyük olacaktı
senden yakışıklı


elbette senden doğru söyliyecekti
yazdığın şiir


elbette senden çok duyacaktı
söylediğin türkü


sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

KÖYLÜ KADINLAR


köylü kadınlar
fistanları güllü kadınlar


topraktan doğup da toprağı yoğurandıur onlar
veresiye canlarını doğurandır onlar


köylü kadınlar
fistanları güllü kadınlar


yüzleri güneştir onların yanık
ayakları topraktır onların yarık


doyulmadan güzelliğine
tarlalarda solandırlar


köylü kadınlar
fistanları güllü kadınlar


1970
Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

MAĞARA


mağaranın duvarına
hayvanları taştan oydum
kükrediler karanlıkta
türkülerle karşı koydum


karanlıktı mağara
ışığı taştan oydum
üşüyordum
bir de güneş koydum


aşk oydum mağaranın duvarına
aşk oydum
ağrıdı taşlar
yarıldı mağara


1970
Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

PROMETE KENTTE


promete şimdi kentte
kayalara bağlı değil
beton duvarlarla çevrilidir
kartalların giremiyeceği bir semtte
kendi kendini kemirir


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI


Pülümürün bir dağ köyünde gördüm onu
yaşını sordum bir giz gibi güldü
kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz
yüzüne baktım bir giz gibi güldü


bir asa vardı elinde
bir solmuş kırallığın
kadifeden harmanisi üzerinde
bir hititliydi o bir selçukluydu
bir ermeniydi bir kürttü
bir türk


yaşını sordum bir giz gibi güldü
koluma girdi bir soylu kadınca
tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini
beni tek gözlü sarayına götürdü
köy yapısı kulübesinin


zamanı onda yitirdim ben
yitik zamanlara onda eriştim
en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında
bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim


Bülent ECEVİT


http://kursunsabriomer.blogspot.com/

SINIR


dur yolcu bura sınır
yabandır yasaktır ötesi
çiçeklerden seçemezsin
kokuları renkleri bir bir


kuşdan pasaport sorulmaz
gümrüksüz geçer yüküyle karınca
dur yolcu bura sınır
sen geçemezsin


dereye bakma durmaz akar
öteden de içer ceylan bu suyu
dur yolcu bura sınır
sen geçemezsin


dur yolcu bura sınır
ne çizili ne yazılı
geçemezsin yine de silemezsin
içinde kazılı


1976
Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

TAKA


takalar geçiyor allı yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel


güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere


takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu


kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

TÜRK-YUNAN ŞİİRİ


sıla derdine düşünce anlarsın
yunanlıyla kardeş olduğunu
bir rum şarkısı duyunca gör
gurbet elde istanbul çocuğunu


türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı bıçaklı
yine de bir sevgidir içimizde
böyle barış günlerinde saklı


bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızda akan kan
içimizde şu deli rüzgâr
bir havadan


Bu yağmurla cömert
bu güneşle sıcak
gönlümüzden bahar dolusu kopan
iyilikler kucak kucak


bu sudan bu tattandır ikimizde de günah
bütün içkiler gibi zararı kadar leziz
bir iklimin meyvasından sızdırılmış
bir içkidir kötülüklerimiz


aramızda bir mavi büyü
bir sıcak deniz
kıyılarında birbirinden güzel
iki milletiz


bizimle dirilecek bir gün
Ege'nin altın çağı
yanıp yarının ateşinden
eskinin ocağı


önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra rum şiveli türkçeler
o Boğaz'dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın


Yunanlıyla kardeş olduğunu
sıla derdine düşünce anlarsın


Londra, 1947
Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

UYUM


halk ozanı Levnî'ye özen


boşluğa bulut buluta yağmur
yağmura toprak ne güzel uymuş


gündüze güneş güneşe tarla
tarlaya başak ne güzel uymuş


başağa buğday buğdaya insan
insana emek ne güzel uymuş


emeğe eylem eyleme yürek
yüreğe sevgi ne güzel uymuş


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

YAPAMADIĞIMIZ


Rahşan'a


akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde


yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
karşında polisiye roman okumak vardı
sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak


oturmağa konuklar gelmesi bazen
çevresinde bir masanın kaygısız
sıcacık konularda bir demli çay gibi
bilmedik komşularla konuşmak


dünyamızla uyuşmak vardı
oyunda sonunu görmeden oynamak
sevinebilmek kazandığına
yitirdiğine yerinebilmek


düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten
kamaştıkça örtebilmek gözlerini
düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini
uyayabilmek vardı vaktinde rahat


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

YARGI


öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç


kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında


hergün bıçak saplı
birinin arkasında
vurulan da biziz vuran da


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

YARIN


birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı


karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk


pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli


Bülent ECEVİT

http://kursunsabriomer.blogspot.com/

ADAM OLMAK


çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana


düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden


döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek


herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir


Rudyard KIPLING
Çeviri: Bülent ECEVİT
Şiirin Aslı: If

http://kursunsabriomer.blogspot.com/



(a)



21 Ekim 2009 Çarşamba

Ah, ben uykudayken sen başucuma gelsen...



http://kursunsabriomer.blogspot.com/
Ah,ben uykudayken sen başucuma gelsen,
Petrarca'yı ziyaret ettiği gibi Laura'nın,(1)
Değse bana nefesin tam yanımdan geçerken,
İşte o zaman birden
Aralanır dudağım!

Kaç zamandır tutsağı karanlık bir hayalin,
Bitmeli mi bu rüya? Şu kederli yüzüme,
Bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin,
İşte o an düşlerim
Aydınlanacak yine!

Bir kıvılcımın uçuştuğu dudaklarıma
Tanrı'nın arıttığı o aşk parıltılarına,
Bir öpücük kondur, melekten kadına dön,
Ah o zaman ruhum
Uyanır uykusundan!



(1)İtalyan ozanı Petrarca (1304-74)şiirlerinden birinde ölümünden sonra
şiirlerinin kadın kahramanı Laura tarafından mezarının ziyaret edildiğini düşler.



VICTOR HUGO


Çeviren: Tozan ALKAN


(a)


19 Ekim 2009 Pazartesi

Aziz Nesin/Arkadaşım Bağdem Ağacı...Bağışla...Acının Duvarı Aşılınca...Boşuna..




Arkadaşım Bağdem Ağacı...

http://kursunsabriomer.blogspot.com
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Acarsın çiceklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatli söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hemde bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koş desinler bize şaşkın
Sonu gelmesede hiç bir aşkın
Açalım yinede çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sende bu güzel havaya

Aziz Nesin




Bağışla...

Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi

Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa
Ya herşey bitmiştir çoktan
Ya hiçbir şey başlamamış

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken seviye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Seviye on kala ölüme beş

Aziz Nesin





Acının Duvarı Aşılınca...

Kendisi çatlamadan
Toprağı çatlatamaz tohum
Asmışım sinirini mutsuzluğun
Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
Acısını artık duyamıyorum
Ki kendim öyle bir acı olmuşum
Nasıl görmezse göz kendini
Kendimi arıyor bulamıyorum.

Aziz Nesin




Boşuna...

Sen yoksun.........
Boşuna yağıyor yağmur...
Birlikte ıslanmayacağız ki.....
Boşuna bu nehir......
Çırpınıp pırpırlanması.....
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...
Uzar uzar gider..
Boşuna yorulur yollar..
Birlikte yürüyemiyeceğizki..
Özlemlerde ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız..
Birlikte ağlayamayacağız ki
Seviyorum seni boşuna..
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı Bölüşemiyeceğiz ki ...

Aziz Nesin









(a)





12 Ekim 2009 Pazartesi

Dün…







Ben Dün’üm... Senden sonsuza kadar uzaklaştım... Senden ayrılıyorum; ama her zaman seninle olacağım. Bir zamanlar adım YARIN'dı!..
Sonra sana eşlik etmeye başladım ve adıma BUGÜN dendi...
Artık DÜN'üm ve üzerimde senin hiç çıkmayacak izini taşıyorum. Ben kitabın sayfalarından biriyim. Benden önce ve benden sonra da pek çok sayfa var. Solgun görünüyorum, çünkü hiç umudum yok. Elimdeki tek şey anılarım... Zenginim çünkü bilgilerim var...

Bir çocuk doğurdum sana bıraktım, adı DENEYIM!..
Bana bakmaktan hiç hoşlanmıyorsun. Hiç güzel değilim çünkü... Sadece heybetli, sadık ve ciddiyim... Ben DÜN'üm; Bugün'den veya Sonsuza Dek'ten farkım yok; çünkü ben SEN'im, kendinden kaçamazsın.

Seni sevmiyoruz, senden nefret de etmiyoruz.Yargılıyoruz seni!.. Şefkat duymuyoruz; yalnız BÜGÜN yapabilir bunu!

Seni cesaretlendiremiyoruz da... Bu da sadece YARIN’ın elindedir. Geçmişin kapısında durmuş, geçen günleri karşılıyoruz.
Yarınların bugün olduğunu görüyoruz; sonra onlar da aramıza katılıyorlar...
Yavaş yavaş hayatını emiyoruz; tıpkı vampirler gibi!.. Sen yaşlandıkça biz
düşüncelerimizi yudumluyoruz... Giderek daha bize dönüyorsun; YARIN'dan
yavaş yavaş uzaklaşıyorsun...

Yarınlar belirsiz, bugünler anlamadan geçiyor. Bugün'ü boğmak, Yarın’ın
önünü kesmek için geleneklerin uzun, güçlü, gri kollarına sığınıyoruz! Biz dünyanın DÜN'leriyiz... Eğer bize karşı ayak diremeyi bilseydin, daha hızlı yükselebilirdin. Ama bizim sırtına binmemize izin verdiğinde, sana baskı yapıyor, seni boğuyoruz...

Ben DÜN'üm. Benim yüzüme bakmayı, beni kullanmayı, benden korkmamayı öğren! Ben senin dostun değilim...Sadece seni yargılar ve korkuturum...Senin dostun YARIN'dır!..




Son durak...

Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
kursunsabriomer.blogspot.comYerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!

Ömer Sabri Kurşun

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bu sayfada

Dakika

Saniye
Misafirim oldunuz




https://kursunsabriomer.blogspot.com[diploma.gif]
Diploma  of  Ömer Sabri KURSUN