Powered By Blogger

GİRİŞ

Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!

Ömer Sabri KURŞUN

Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar...
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...


https://kursunsabriomer.blogspot.com
Çeşit çeşit insanlar yanıltmasın sizi;
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...

Aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2013 Cumartesi

Asıl korkum…





Ölümün sessizliği gecelere çöküyor
Zalimin arsız bağrışları artıyor
Bense seni özlüyorum
Dengem düzenim bozuluyor

Sana hep uzaktan mı bakacağım böyle
Ellerim titriyor, korkuyorum
Lakin korkum ne ölümden, ne zalimden
Asıl korkum
Sana uzaktan bakmaktan…

korkan çınar
18.01.2013



14 Mart 2011 Pazartesi

Sus yüreğim…





Ağlama yüreğim sus! Sesini kimse işitmesin
Sessiz hıçkırıklara boğul ama fark etmesinler
Gözyaşların mıdır içtiğin son şarap kadehinden
Fark etmezsin bir zehirdir yakar gider derinden
Sus yüreğim sus kimseler işitmesin sessiz hıçkırıklarını
Kaç, saklan ne kadar uzağa gidebilirsen git
Gölgeni bulsunlar bir uçurum kenarında
Yinede seni görmesinler
Sus yüreğim! Ağlama, konuşma
Bir savaşın ortasında kalmış mermisiz silah gibi ol
Kimseye bir şey söyleme
O anda kendine yetemezsin
Bir el dokunur o anda sana, belki bir mermi koyar
Silahın namlusundan çıktığı anda
Belki başka eller dokunur sana
Başka ellerden çıkan mermi başka yürekleri de ağlatır
Ama sen yine sus
Sadece sus! Yine sabah güneşin doğmasını bekle
Belki güneş o gün senin için doğar…


10.Mart.2011







28 Ağustos 2010 Cumartesi

Yağmur Damlaları





Hatırlar mısın?
Bir şarkımız vardı...
Sen dans etmekten utanırdın...

Hatırlıyor musun Çanakkale`de bir sonbahar zamanıydı... Yağmur öyle delicesine yağıyor, rüzgar öylesine hırçın sırtımıza vuruyordu ki, zaman zaman ayaklarımız yerden kesilecek gibi oluyordu. O yağmurun ve sert esen rüzgarın altında sarılmıştık birbirimize... Upuzun bir atkımız vardı... Bembeyaz... Neredeyse ikimizin boyu kadar tertemiz bir atkı... Üşümüştük ve ikimiz birden dolanmıştık o atkıya... İkimizinde gözleri görünüyordu akşamın buğusunda... Gözlerin öyle güzel parlıyordu ki; her saniye daha da kör oluyordu gözlerim... Öyle güzeldi ki gözlerin... Gözlerin... Sırtımıza vuran hırçın rüzgarların esintisinde bir kalkan gibiydiler bana...

Sarıla sarıla yürüdük kordonu. Çok üşümüştük, hem de çok.. Ama dünya umurumuzda değildi... Kimin umurunda olabilirdi... Yol boyunca çılgınlar gibi sevişirken, ikimizde de kocaman bir yürek varken, kim bizim umurumuzda olabilirdi...

Hatırlar mısın yağmur yağardı
Sen toprak kokusuna bayılırdın
Damlalar kıskandırır beni
Tutardım pamuk ellerini
Aşk dolu kalbimi ısıtırdım

Bizim şarkımızdı bu hatırlıyor musun... Yine yağmur yağıyordu o gece. Yine ben senin pamuk ellerini tutup, birlikte kordon boyunca yürüyorduk... Yağmur öylesine güzel yağardı ki, her damlası sana düştüğünde kıskandırırdı beni...

Şimdi yine yağmur yağıyor... Toprağına düşen damlalardan bunu hissedebiliyorsundur belkide... Gözyaşlarımla birlikte karışıyor toprağına... Bugün toprağına bir çiçek ektim... En sevdiğin çiçeği... Kardelen... Onu gözlerimden düşen damlalarla büyüteceğim... Toprağında onu ben gibi seveceksin sende...Bir gün, yağmur damlaları olarak düşeceğim toprağına... O zamana kadar seni hiç mi hiç unutmayacağım. Dedim ya... Ben hiç unutmadım, unutamam......


(a)



Kaynak:http://www.kalbim.gen.tr/



4 Temmuz 2010 Pazar

ATEŞ VE SU...






Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına.


Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa demiş ki suya:
Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol...

Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...

Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...

Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu. Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.

İşte o zamandan beridir ki:Ateş sudan,
su ateşten kaçar olmuş..Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş..





(a)


3 Temmuz 2010 Cumartesi

AŞK VE ÇILGINLIK...




Bundan çok uzun yıllar önce dünyada yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilmez halde dolanıyorlarmış. Bir gün toplanmışlar ve her zamankinden daha sıkkın bir şekilde otururlarken, ”SAFLIK” ortaya bir fikir atmış.
NEDEN SAKLAMBAÇ  OYNAMIYORUZ?Orda bulunan herkeste bu fikre sıcak bakmış.

ÇILGINLIK çılgın olduğun için bağırarak ortaya atılmış – Ben ebe olmak istiyorum. Ben ebe olmak istiyorum… oradakilerin hiç biri çılgınlık kadar atak olmadığı için oldukları yerde kalakalmışlar.
ÇILGINLIK bir ağaca yaslanmış ve başlamış saymaya – bir iki üç… ÇILGINLIK saymaya başladıktan sonra iyi huylar ve kötü huylar saklanacak yerler aramaya başlamışlar. ŞEFKAT ayın boynuzunu asılmış. İHANET çöp yığınlarının içine girmiş SEVGİ bulutların arasına kıvrılmış YALAN bir taşın altına saklanacağını söylemiş ancak yine herkesi kandırıp gölün dibine saklanmış. TUTKU dünyanın merkezine girmiş PARA HIRSI bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış ve ÇILGINLIK sayamaya devam etmiş -yetmiş dokuz, seksen, seksen bir…
AŞK ın dışında bütün iyi huylar ve kötü huylar saklanmışlar AŞK kararsız olduğun için bir türlü saklanacağını bilemiyormuş ÇILGINLIK doksan yediye gelmiş -doksan sekiz doksan dokuz ve yüz’ e vardığında aşk sıçrayıp etraftaki güllerin arasına girmiş ve oraya saklanmış ÇILGINLIK bağırmış sağım solum sobe saklanmayan ebe demiş… Arkasına döndüğünde ilk önce TEMBELİĞİ görmüş. TEMBELİK ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş ÇILGINLIK sonra ŞEFKATİ ayın boynuzunda görmüş ve İHANETİ çöplerin arasında, SEVGİYİ bulutların arasında, YALANI gölün dibinde ve TUTKUYU dünyanın merkezinde bulmuş sadece biri hariç herkes yavaş yavaş geriye dönmeye başlamış.


ÇILGINLIK umutsuzluğa kapılmış HASET son saklanan bulunamadığı için haset duyarak, ÇILGINLIĞIN kulağına fısıldamış.
-AŞK ı bulamıyorsun ama o güllerin arasında saklanıyor…. ÇILGINLIK çatal şeklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına sopayı çılgınca saplamış,saplamış,saplamış…   Ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar… Haykırıştan sonra AŞK elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış ve parmaklarının arasından sicim gibi kan akıyormuş ÇILGINLIK, AŞKI bulmak için heyecandan aşkın gözlerini kör etmiş.
-Ne yaptım ben seni kör ettim. Ne yapabilirim?…
AŞK cevap vermiş -gözlerimi geri veremezsin ama istersen bana kılavuzluk yapabilirsin…Ve o günden beri….
“AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR VE HER ZAMAN ÇILGINLIK ONUN KLAVUZUDUR…”






21 Haziran 2010 Pazartesi

Anlatabilsem Sana...




Bir gün gücümü toplayıp
Sana artık gel diyeceğim
Benim için nasıl unutulmaz olduğunu
Şiir, ağıt, öykü olup
Harf harf, cümle cümle arsızca anlatacağım
O zaman ne kadar uzakta olursan ol
Ne kadar maniler olursa olsun aramızda
Çıkıp gelirsin biliyorum
Bu ev bizim evimiz olur
Bu sokaklar, bu şehir
Dünya daha yaşanılası bir dünya
Bizim dünyamız olur o zaman
Ben duygularımı anlatabilsem sana
Sen istersen gelme yine de...

22.06.2010
dost yaşlı çınar
Geçmiş bir zaman olur ki
Ömer Sabri Kurşun



15 Ağustos 2009 Cumartesi

SEN ÜSTÜNE ALINMA LÜTFENN!!!!


http://kursunsabriomer.blogspot.com

SEN ÜSTÜNE ALINMA LÜTFEN


Biliyorum konuşucak birşeyimiz kalmadı,paylaşacak hiçbişeyimiz yok.,Yinede yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum..seninle konuşuyorum..


Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım.


Sevgimi aldım avuçlarımın arasına,ona sığınıyorum..


Cümlelerimi kısalttım,kelimelerim buruk..Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysemde, engel olamadığım, gurursuz,ama umutlu hasretine..


Ben de olan seni hiç kırmadım,değiştirmedim ve hep korudum desem de,sende ki benin nasıl olduğunu anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum..


İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum..!!


Anlamsız cevapsız ve sorular hınzırca sırıtıyor;benn duymamaya çalışıyorum, düşler uzak gibi görünüyor ama...........ama ,belkide görmeyi istemek gerekiyor..



Gözlerini aç desem kapatacaksın,ama kapatma..!!


Gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş,düşüncelerim gururlu,hayallerim ve kalbim değil..


Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturucaktım içimdeki isyanı,


sevinçten ağlayacaktım bu defaa..!!Mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi, dokunucaktım sarılıcaktım, amaaa gelmedin..!! Gelemezdin..


Belkide gelmeye hiç niyetin yoktu aslında, kendimi kandırdığımda ağlıyordum..


Sevdiğim ne çok şarkı varmış meğer bunu sen gidince anladım..!!


Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda...


Nasıl beceriyorsun heryerde olabilmeyi..?



Bu bir marifetse eğer, nedenn BENİM YANIMDA DEĞİLSİN..?


Gittinn..!!


Belkide hiç gelmemiştin,ben geldiğini sandım...yokluğuna ayak uyduramıyorum..!!


HeR gelişimde " bir kez daha gönderdiğin oldum"...


İnanamadığın,yenemediğin,üzerinden atlayamadığın korkuların oldum..


Yüreğindeki kadın ben olmak isterken,tozlu bir anı oldum...!!


Sesin hep uzakları çağırıyordu,ve ben üstüme alındım vee sana geldim..Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi...


En büyük silahınla vurdun beni..!!



Asıl acı olan unutulmak..!! unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor..


Benim kırgınlığım AŞK'a sen lütfen üstüne alınma...!!!


 


HK Angel...


 




(a)


28 Haziran 2009 Pazar

Dilenci….




Kalbim hasretle dolu özlem büyüyor
Aramızda aşılmaz dağlar duruyor
Kalmadı hiç sabır şu ömür bitiyor
Dilenci oldum aşkı bulamıyorum

Yoktur derdimin ne eşi ne emsali
Yeşeremedim kuru dal misali
Var mı dünyada böyle birinin hali
Aşk dilencisiyim hep sürünüyorum

Bir engel ki duruyor her an karşımda
Bir yazı ki bak yazılı şu anlımda
Bir kader ki gülemedim hiç hayatımda
Serhoş oldum ben, aşkı arıyorum…

28.06.2009
Ömer Sabri Kurşun



20 Haziran 2009 Cumartesi

Aşkta yarın yoktur sevgili..


http://kursunsabriomer.blogspot.com
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili O ilkel bir acıdır,yaban bir ağrıdır.Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.Bu yolculukta artık para,tarifeler, beklentiler,randevular,taksitler,iş,anneler ve korkular yoktur.Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.İnsan bir başka ışığa teslim olur...

Aşkta yarın yoktur sevgili.Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar,bilgeleşir.Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur.Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.Hem dışındadır dünyanın,hem de ortasında.Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır,yitirdikleri de...Newyork'ta,bir sokakta,o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da.Her şey onunladır,ona emanettir sanki ama o,çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla,bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,kanımıza karışan ilkel acı,o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...Kim demişti hatırlamıyorum,aşk varlığın değil,yokluğun acısıdır diye.Belki de bu yüzden ilk gençliğimde,o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez,dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır,insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili.Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.Sevdiğimiz insanların çocuklukları da....Oradan üvey anneler,eksik babalar,parasız yatılılar geçer.Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,hep o ilkel acıya,o yaban ağrıya...İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini,kimselere kendini anlatamaz,evlere kapanır...Bazen denizler,kıyılar çeker insanı.İnsan bu kapılmayı anlayamaz,oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.Bu sizi,bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...

Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...İşte şimdi biz de sevgili,ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp,soluğu evlerde alacağız,ya da denizler,kıyılar çekecek bizi.Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak,yenilgimizi,umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para,tarifeler,beklentiler,randevular,taksitler,iş,anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili.
Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü,sırlarını, cesaretini,bilgeliğini ve o ilkel,o yaban ağrısını geri alacak.Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek,sonra geçecek...
Hadi,oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgili...


(a)


18 Haziran 2009 Perşembe

Gökyüzü Aşkına Ağlıyor!


Yeni bir günün sabahı, bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. Saat sabah 8 suları ve ben uyanığım. Tek sebebi henüz uyumamış olmam elbette. Tam uyumaya hazırlanıyordum ki, yağmur başladı. Eh, şimdi bu manzara bırakılır da yatılır mı?

Gökyüzü Aşkına Ağlıyor!


Aşkı destekleyen, aklına aşk denildiğinde gelenler listemde ilk sıradakiler, yağmur, tango ve lila olurdu. Yağmur, doğada hüzne dek gelir mi bilmiyorum ama bünyemdeki tam karşılığı hüzündür. Her hüzün de içinde acıtan şeyler barındırmaz. Bende tuhaf bir coşkuyla beraber  yaşarlar. Kurtlar puslu havayı severmiş ya, öyle bir durum.

Çocukken, ne zaman yağmur yağsa, gökyüzü ağlıyor sanırdım. Fiziksel oluşumunu bilmeme rağmen, hala ağladığını düşünmek ve inanmak hoşuma gidiyor. Çok şiddetli yağışlarda içimi basan hüznün sebebi, yukarının haline üzülmemden kaynaklanıyor sanırım. Kim bilir diyorum, neye üzülmüştür? Güneşle kavga etmişler, Güneş almış başını babasının evine gitmiş. Gökyüzü de oturmuş bir masaya, bir duble rakı, biraz beyaz peynir, fonda acılı bir arabesk ile kahrediyor gibi geliyor. “Ah Güneş, ah, bunu bana nasıl yaparsın?” diyerek, gözlerinden yaşlar boşalıyor.

Güneş’in durumu daha kötü. Yanında iki parça eşya ile gitmiş baba ocağında küskün küskün oturuyor. Babası da, evlilikte böyle şeyler olabileceğini, fazla uzatmaması gerektiğini, birkaç gün içinde evine dönmesini öğütlüyor. Güneş eğer inat eder de uzun kalırsa, biz kış diye bir mevsim yaşıyoruz. Güneş olmadığından, Gökyüzü’nün uyurken üstünü örtecek kimsesi olmuyor. Üşüyor zavallıcık, çok üşüdüğü zaman akan gözyaşları kara dönüşüyor.

Bir müddet bekliyor Gökyüzü, bakıyor ki, biricik aşkı gelmiyor, hüznü sinire dönüşüyor. Evi, barkı kırıp geçiriyor. Eşyaları, masaları deviriyor. Yalnızlığın intikamını alıyor, suçu olmayan eşyalardan. Bir de okkalı küfür savuruyor, bağıra bağıra kaderine. İşte, o zaman bizler fırtınayı yaşıyoruz aşağıda. Rüzgarda zorlukla yürüyoruz, deniz coşuyor, dalgalar boyu geçiyor.

Sonunda dayanamıyor evrenin sonsuz aşıkları, zaten Güneş’in babası araya giriyor, barışıyorlar. Güneş eve dönünce, ışığı yayılıyor evrene, bizim de gönüllerimize umut serpiliyor. Eve dönen Güneş, öyle hemen yelkenleri suya indirmiyor tabii, biraz nazlanıyor. Bir anda her şey güllük gülistanlık olmuyor. Arada suratlar asılıyor evde yine, kavga ettikleri konu neyse, masaya yatırılıyor. Ortalık geriliyor biraz ama düzeliyorlar. Bizim tam da o zaman, aşağıda dengemiz bozuluyor. Sıcak diye dışarı ince çıktığımız zaman, hava bir bozuyor, donuyoruz. Sonra tekrar açıyor. Böyle zamanlara da bahar deniyor.

Dertler ve naz yapma süresi bitince Güneş’in, evde aşk zamanı başlıyor. Güneş, evin içinde şen sesiyle şarkılar söyleyerek salınıyor. Gökyüzü’nün keyfinden geçilmiyor. Yukarıda bir neşe, bir huzur sormayın gitsin. Biz de aşağıda yaz yaşıyoruz. Doğa bütün hediyelerini evrenin sonsuz aşıkları için sunuyor. Ağaçlar, kuşlar, denizler, bu aşkın şerefine coşuyorlar. Dünyaya renk geliyor. Bizim de ruhumuzdan aşk fışkırıyor. Yaz aşkları herkesin hayatına bir tebessüm ekliyor.
Ta ki, Güneş ve Gökyüzü yeniden kavga edene kadar!

Aşkın döngüsü yukarıda başlıyor, bize de yansıyor. Kişiler değişse de aşk kendi tarihini tekrarlıyor. Ben her şeye rağmen, yağmuru seviyorum. Bir gün yağmur yağmazsa, Gökyüzü sevdasından vazgeçmiş olacak diye korkuyorum. Yağmur, aşkın görünen yüzüdür, gözyaşı gibi, arada yağan yağmur sevdayı dengeler, sevginin değerini ve kaybetmemeyi hatırlatır. Yağmur yağsın, yağsın ki aşk, hüznüne rağmen var olmaya devam etsin…


(a)


25 Mart 2009 Çarşamba

Mutlu aşk!!!...



MUTLU AŞK YOKTUR

Hiçbir şey elinde değildir insanın:
Ne gücü, ne güçsüzlüğü, ne de yüreği.
Açtığını sansa da kollarını, gölgesi bir haçtır onun.
Paramparça olur avucunda sımsıkı tuttuğu mutluluk.
Bir garip, bir acılı boşluktur günleri.
Mutlu aşk yoktur.

Bir başka kader için giydirilmiş
Silahsız askerlere benzer hayatı.
Çaresiz, kararsız kaldıktan sonra akşamları,
Neye yarar ki sabahları erkenden uyanmaları.
Söyle bunları bir tanem, tut gözyaşlarını.
Mutlu aşk yoktur.


Güzelim, sevgilim, kanayan yaram benim.
Yaralı bir kuş gibi taşırım yüreğimde seni.
Ve onlar bakarlar bilmeksizin, geçerken biz,
Tekrarlayıp ardımdan benim ördüğüm sözleri:
Ve apansız ölürler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur.

Vakit yok artık öğrenmeye hayatı.
Ağlasın birlikte yüreklerimiz gün ışıyıncaya dek.
Küçümencik bir şarkı için bile nice mutsuzluk gerek.
Bir ürperişi bile nice pişmanlıkla ödemek.
Bir ezgi için bile nice gözyaşları dökmek
Mutlu aşk yoktur.

Hüsranla bitmeyen aşk yoktur.
Yara açmayan aşk yoktur kalpte.
İz bırakmayan aşk yoktur insanda.
Ve tıpkı senin gibidir vatan aşkı da.
Gözyaşlarına boğulmayan aşk yoktur.
Mutlu aşk yoktur.
İkimizin aşkıdır bu gene de.

http://kursunsabriomer.blogspot.com




22 Mart 2009 Pazar

NERDESİN…? Ruhumun diğer yarısı……



http://kursunsabriomer.blogspot.comTanrı ruhları yarattığı zaman bir bütün olarak yaratmış,ve sonra onlara bir heyecan bir arayış katmak için bu bütünü ikiye bölüp,birine erkek birine dişi diye isimlendirip dünyaya salmış,ve bir ömür boyu birbirini arayıp durmuş bu iki ruh parçası.Kimi buldum sanmış,kimi gerçekten bulmuş,kimiyse ömrü boyu aramış bulamamış, onlarınki mahşere kalmış…

İşte ondandır,insanların aşk ta,sevgi de,evlilik te hep bir arayış içinde oldukları. Bazen her şey mükemmel olsada,eksik olan yarım kalan bir şeyler vardır hep.Aranan ama bir türlü bulunamayan.İşte o aranan ruhumuzun diğer yarısıdır, onu hep aşkla ararız.AŞKLA…!

Peki nedir bu aşk denilen şey…? Nedir bu yaşanan acılar, güzellikler…? Aşk hayatın bize hazırladığı en büyük süprizdir belki.’’Aşık oldum’’ dediğiniz an akan sular durur.Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrınıda çözerdik herhalde… O zamanda aşkın büyüsü bozulmaz mıydı..?

Aşktan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz, yaşanılan aşkı da suçlamak,inkar etmek aşka yakışmaz.İnsan yapabiliyorsa sonuna kadar savunmalı aşkını,bunu yalnız hayallerinde yaşıyor da olsa

,’’Seni seviyorum’’ diyebilmeli içinden geldiğince…
Aşkın doğrusu yanlışı varmıdır bilmiyorum.Kime karşı hissediliyorsa doğru insanın o olduğu düşünülür hep..Aşktan değil,onun kaçmasından korkun.Ve doğrumu yanlışmı demeden sonuna kadar savunun aşkınızı…Hayattaki konumunuz ne olursa olsun,evli, bekar,yaşlı,genç ne olursanız olun aramaktan vaz geçmeyin ruhunuzun diğer yarısını…

Hayat zaten kocaman bir yalan,bu kadar yalanın içinde gerçek ve doğru olan tek güzellik AŞK.!! Lütfen ona haksızlık etmeyi..

Ruhunuzun diğer yarısını bulmanız umuduyla…

(a)


19 Mart 2009 Perşembe

Aşk ve Ön Söz



http://kursunsabriomer.blogspot.com


Karşılıklı sevginin Leyla’larda Mecnun’larda kaldığını anlamak için karşılıksız sevgi yaşamak gerekiyormuş. Birini sevmenin delice bir aşkla bağlanmanın güzelliğini yaşamak için hazan mevsimine gelmek olduğunu bilmiyordum. Meğer hayatta ne çok şey kaçırmışım...

Aşkın insanı büyüttüğünü olgunlaştırdığını da öğrendim artık. Bu yaşıma kadar kimse öğretmedi bana aşkın karşılıksız olduğunu, sadece gönülden sevenin bu acıyla kavrulacağını, sevilenin ise sevildiğini bilmeyeceğini... Yine teşekkür ederim sana karşılıksız aşkım!!! Bana hayatta öğretilmeyenleri öğrettin. Hiç kimseye hissetmediklerimi hissetdirdin. Hiç kimse için yapamayacaklarımı yaptım. Pişman mıyım? Hayır hiç pişman olmadım ve aşkını sonsuzluğuma saklarken bile mutluydum. Hayatımın son basamaklarında bana böyle bir aşkı yaşattın. Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim Aşkım…

Sevgiliye bu kadar serzeniş çok görülmez umarım. Evet yaşadım gördüm öğrendim. Sevgi ve aşk sadece tek kişi tarafından yaşanabiliniyor. Aşkın karşılığı yok. Bazı insanlar sadece sevmeyi bilir,karşısındaki sever mi sevmez mi hiç düşünmeden sever. Hep bekler sevecek diye ve sonunda görür ki sizi kırmamak adına hatır için kendini zorlayarak karşılık verme çabasındadır. Oysa ki herkes duygularında özgürdür ve kimse kimseyi zorla sevemez. Kırgınlık olmaz aşkta. Seviyorsan, gerçekten aşkını yüreğinde hissediyorsan bırakacaksın sevgiliyi özgürce kanat çırpsın ve nerede kiminle mutluysa
Tadına vararak yaşasın... O’nun mutluluğunu uzaktan seyrederek yaralarını sarmayı da öğrenmek gerekir...

Aşk yalnızlığı kabullenmektir...

Aşkın denklemi çözümsüz. Alışmak gerek sadece sevmeye. Sevilmeyi tatmadan da yaşamayı öğrenebilir insan. Ama birini sevmeyi birine sımsıkı bağlanmayı mutlaka yaşamalı. İşte o zaman hayatta bir yanlışlık olur...

Ve ön söz...

Seni sevdiğimi bil. Nerede olursan ol. Her zaman çok sevildiğini bil...


14 Mart 2009 Cumartesi

Bir askı paylasmak için çok geç..

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bir askı paylasmak için çok geç..       

Bir paylasıma asık olmak içinse erken..
Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... 
Simdi sana söylenecek tek cümle:  
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı..


Sarılsam...

kursunsabriomer.blogspot.com


Ben yürürken sonsuzluga…
Sen birden çıkıversen karsı köseden…
Ben duraklasam...
Sarılsam...


1 Mart 2009 Pazar

Sadece yoksun...


romantica1013qf1hm7


Sadece yoksun, ötesi yok inan..Gittin ve senin ellerinin yerine şimdi sonbahar yaprakları avuç içlerime kıvrılıp çığlık çığlığa soluyorlar.. Yokluğunda yüreğimin duvarlarına çerçevelenmiş hatıralarına bakıp bakıp sensizliğini dinliyorum. Sonra da suskunluğuna diz çöküp yalnızlığını demliyorum. Yoksun, her gece gözlerimde kanıyor senli hatıralar. Uykular firarda. Karanlığı örtüp üzerime seni anıyorum kırık dökük kelimelerimle. Sancılara girdap gönlümle adını sayıklıyorum ardı ardına. Yavaş yavaş boğuluyorum . Yavaş yavaş dibe çekiliyorum..Yoksun, gözyaşları biriktiriyorum avuçlarımda. Yoksun, mürekkebimden sızıyor kan rengi kelimeler. Bendeki adın hala bir ömür ile anılırken, kim bilir ölümsüz sevdam senin ayak uçlarında son nefesini vermekte.. Canım acıyor sevgili. Puslu bir havada vurulur, olduğun yere yığılırsın ya hani.. İşte gittiğin gün yalnızlığın mıhlandı alnımın ortasına. Gittiğin gün dudaklarıma mühürlendi adın…Şimdi yoksun ama ne geçmişimize gömüyorum seni ne de sensizliğine pes ediyorum. Çünkü; ben seni “ sensizlikte “ bile ömür boyu bekleyecek kadar sevmiştim. Eğer unutmak için sevmiş olsaydım seni, acıların için sırtımı semer bilmezdim. Ben seni yürüdüğün dikenli yollarda can yoldaşın olmak için sevdim. Ben seni yüreğime dokunduğun için, ben seni gül yüreğin için sevdim…



25 Şubat 2009 Çarşamba

Aşık mısınız ? | Bakın bakalım ; )



O’nu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz...
ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...
O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar,0’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine,bir akrep kadar hain...
sınıfta, büroda, yolda,yatakta içiniz içinize sığmıyor,O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz,mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor,mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,ve o,her durduğunuz yerde duruyor,her baktığınız yerden size bakıyor,siz keyiflendikçe gülüp,hüzünlendikçe ağlıyorsa...
dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer,en güzel kokusu bedenindeki ter,en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...
hayat O’nunla güzel ve onsuz müptezelse...
elmalar pembe,kiremitler pembe,gökyüzü,yeryüzü,O’nun yüzü pembeyse,kışlar ilkbaharsa,yazlar ilkbahar,güzler ilkbahar...
her şiirde anlatılan O’ysa...
her filmin kahramanı O...
her roman O’ndan söz ediyor,her çiçek O’nu açıyorsa...
bir anlık ayrılık,bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,iştahınız kapanıyor,iştahınız açılıyor,iştahınız şaşırıyorsa...
iştahınız,hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...
eliniz telefonda yaşıyor,işaret parmağınızla ha bire O’nu tuşluyor,dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız...
mütemadi bir sarhoşluk halinde,her çalan telefona O diye atlıyor,vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor,konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...
kokusu burnunuzdan,sureti gözünüzden,sesi kulağınızdan,teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...
özlemi,sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...
hem kimseler duymasın,hem cümlealem bilsin istiyorsanız...
O’nsuz geceler ıssız,sokaklar öksüzse...
ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse...
gamze gamze tebessüm de onun içinse,alev alev öfke de; bunca tavır,onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O’nun yüzü suyu hürmetine...
uğruna ödenmeyecek bedel,gidilmeyecek yol,vazgeçilmeyecek konfor yoksa...
dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor,sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...
kaybetme korkusu,kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...
gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı,bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...
Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız,sınırsız,sabırsız,doyumsuz bir tutkuyla...

Aşıksınız.....

Can DÜNDAR

17 Şubat 2009 Salı

En güzel aşk sözleri...

10/2/2009





Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur.

En sürekli aşk karşılığı olmayan aşktır.

Bir delinin seni öpmesine izin ver ,ama bir öpücüğün seni delirtmesine izin verme

İnsanlar hep birilerinin peşinden koşarlar, ama dönüpte kendi peşlerinden koşanlara hiç bakmazlar

Nice insanlar gördüm kalpleri bomboş ama mutlu, çok az insanlar gördüm kalpleri sevgiyle dolu ama aşk ateşiyle yanıp kavrulan, hüzünlü ve mutsuz!

Ben seni unutmak için sevseydim sana olan tutkunluğumu kalbime değil günesin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım

Gökyüzündeki bütün yıldızları toplasan bir tek sen etmez, fakat bir tek sen hepsine bedelsin.

Aşk Çoraba Benzer ; Çifttir ve birbirine uymalıdır

Sen benim hayatımda olduğun sürece, ne sen kimseye rakip ne de kimse sana rakipti..Çünkü sen benim için daima tektin

Eğer geceler seni düşündüğüm kadar uzun olsaydı asla sabah olmazdı...

Sen gözlerimde bir damla yas olsaydın seni kaybetmemek için ömür boyu ağlamazdım!!!

Aşkımızın suya düşeceğini bilseydim , balık olurdum

Hayatta üç şeyi sevdim. Seni, Kalbimi, Ümit Etmeyi. Seni sevdim, sensin diye. Kalbimi sevdim, seni sevdi diye. Ümit etmeyi sevdim, belki seversin diye.

Bir yürek nelere yeterse, bir can bir canı ne kadar severse bir damardan ne kadar çok kan geçerse, yaşam ölüme ne kadar değerse, sen de benim için o kadar değerlisin.

Seni yıldızlara benzetiyorum onlar kadar etkileyici,çekici ve güzelsin ama aranızda tek fark var onlar milyonlarca sen bir tanesin...

Bugün mavi bulutları avucunuza mutluluğu baş ucunuza sevgimi de usulca kalbinize koyuyorum. Güneş yalnızca sizin için doğsun sizi seviyorum! Sevgililer gününüz kutlu olsun.

Sabah seni izlemesi için bir melek yolladım peşinden ama düşündüğümden de erken döndü. Ne oldu dedim? "Bir melek asla başka bir meleği izleyemez" dedi Canım...

Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen her yağmur damlasını tutmaya çalış;tutabildiklerin senin sevgin, tutamadıklarınsa; benim sana olan sevgimdir.

Gözlerinde mutluluk, aşk, sevgiyi gördüm Aşkım

Hayatta iki kör tanıyorum ; 1.'si senden başkasını görmeyen ben, 2.'si beni göremeyen sen...

Bir Gün Cehennemde Karsılaşabiliriz. Sen Kalp Hırsızı Olduğun için , Bense Tanrıyı Bırakıp Sana Taptığım için

GÜNEŞİN BUZ TUTTUĞU YERDE BİR ALEV GÖRÜRSEN O BİL Kİ YALNIZ VE YALNIZ SENİN İÇİN YANAN KALBİMDİR.

Dünyadaki en güzel şeyi sana vermek isterdim ama seni sana veremem ki ?

insanlar kırmızı güllerin peşinde koşarken ayakları altında ezilen papatyaların farkına bile varmazlar

Seni Sevdiğim kadar ibadet etseydim ; cennette köşküm olurdu...

Rüzgarın kemanini çaldığı ve damlaların pencerene vurduğu bir gecede yatağına uzanıp hayalini kurduğun ve keşke dediğin tüm güzellikler senin olsun...

Tek başıma değilim ben ve ümitsiz aşkım var

GECEYE İNAT GÜN AĞARMAKTA, AĞACA İNAT DAL ÇOĞALMAKTA,ÖLÜME İNAT İNSANLAR ÇOĞALMAKTA, BENSE SANA İNAT SENİ SEVMEKTEYİM İNAT BU YA HEPTE SEVECEĞİM...

RÜZGAR ALABİLDİĞİNE HIRÇIN, YAĞMUR ALABİLDİĞİNE İNATÇI ,YÜREĞİN İSE ONLARA İNAT SANKİ BİR LİMAN... TIPKI GÖZLERİNDEKİ HUZUR GİBİ...

Böyle basit bir dünyada sen benim için çok özelsin

AŞK:GÜLÜ DİKENİYLE AVUÇLAMAYA BENZER. ELLERİN KAN İÇİNDE KALIR AMA DİKENLERİN HESABINI GÜLDEN SORAMAZSIN.....

Eğer aşkta güzel bir an varsa oda başkalarını baştan çıkartan o yüreğin benim için kan ağladığı zamandır.

Ne insanlar tanıdım yıldızlar gibiydiler. hepsi göklerdeydi parlıyordu. ama ben seni güneşi seçtim. bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim...

Nasıl ki uzaktaki yıldız parlak gelirse insana,uzakta olduğun için tutkunum sana! hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana, imkansız olduğun için tutkunum sana

Aşk bir su damlası olsaydı okyanusları, bir yaprak olsaydı bütün ormanları, bir yıldız olsaydı tüm kainatı sana vermek isterdim. Ama, sadece seni seven kalbimi verebiliyorum...

Seni sevdiğim kadar yaşasaydım; ölümsüzlüğün adını aşk koyardım...

Önce düştüğümde kalkmayı,sonra aleve dokunduğumda acıyı,sevmeyi öğrendim,sevilmeyi. her şeyi öğrendim de yalnız seni unutmayı öğrenemedim .!

Bir gül olmak isterdim neden mi? beni koparıp kokladığında vücudunun derinliklerine girip bir daha oradan çıkmamak için

Hayata niye geldim diye düşünmeye başlamıştım 19umdan sonra seninle tanışınca anladım dünyaya geliş sebebimi..

BEN SENİNLE SONSUZDAN GELEN İKİ IŞIN OLUP İNCE KENARLI MERCEĞİN ODAK NOKTASINDAN KESİŞEBİLME İHTİMALİNİ SEVDİM

SESİNE MEVSİMLERİN EĞİLDİĞİ, GÖZLERİNE BAHARIN AĞLADIĞI,AĞLAR GİBİ GÜLMENİ,DOKUNUŞLAR GÜLECEK GİBİ DURAN YÜZÜNÜ ÖZLEDİM..

ACI VE HÜZÜN BİR YILDIZ KADAR UZAK, MUTLULUK GÖZBEBEĞİN KADAR YAKIN OLSUN. UMUTLARIN GERÇEK, GERÇEKLERİN MUTLULUK, MUTLULUKLARIN SONSUZ OLSUN..

DÜNDE, BUGÜNDE, YARINDA, YÜREĞİN KADAR YANINDAYIM. KENDİNİ YALNIZ HİSSETTİĞİNDE ELİNİ KALBİNE KOY; BEN HEP ORDAYIM

Sen sahra çöllerinde bir gül olsan seni kurutmamak için göz yaşlarımla sulardım seni

AŞK BİTTİKTEN SONRA ARKADAŞ KALALIM DEDİLER.. GÜLE BAŞKA İSİM VERSEN DEĞİŞİK KOKAR MI ???

VE TANRI İNSANLARA SEVMEYİ ÖĞRETTİ İNSANLARDA BİRBİRLERİNE ACI ÇEKTİRMEYİ

AY IŞIĞININ AYDINLATTIĞI BİR KUMSALA KÜÇÜK BİR DAL PARÇASIYLA SENİ SEVİYORUM YAZMAK İSTERDİM AMA SEN HIRÇIN BİR DALGA OLUP SİLERSİN DİYE YAZMAKTAN KORKTUM

ALIP KIRSALAR KALEMİMİ KANIMLA YAZARIM SENİ SEVDİĞİMİ

En büyük okyanusta bir su damlası olmak, uçsuz bucaksız sahilde bir kum tanesi olmak ama en önemlisi milyonlarca insanın içinden senin sevgilin olmak...

Her yağmur damlası seni seviyorum demek olsaydı her yeri sel götürürdü...

KÜL OLMUŞ ATEŞ YANAR MI? BUZ TUTMUŞ SU AKAR MI? BU GÖZLER SENİ SEVDİ BAŞKASINA BAKAR MI

Bir yudum mutluluk, Peşinden koşuyorum, ne olacak halim bilmiyorum, Sevmişim seni bir kere, Doyamadan gidiyorum

(Alıntılar)
Düzenleme:Ö.S.KURŞUN



SEVGİLİLER GÜNÜ...

14/2/2009



Sevgililer Günü mü...?

Bugün sevgililer günü...

Sevenlerin günü...
Bir yürek olanların günü bugün...

Pekiii...
Ben ne yaşıyorum bugün...?
''Sevgilin var mı''
diye soruyorum kendime...
Cevap ''Evet''
''Peki ozaman neden yalnızsın.?''
Susuyorum..!

Bugün sevgililer günü...
Kendime bir kucak gül aldım...
Ve rengarenk balonlar...
Sevenlerin günü...
Bir yürek olanların günü bugün...
Kutlanmalı...!

Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile
Sevmeli...!
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalı...
Kalbinin derinliklerinde
İhtiyacı hesaplamalı.!

Bugün sevgililer günü...
Sevenlerin günü...
Bir yürek olanların günü bugün...
Kutlanmalı...!


Ö.S.KURŞUN

Aşk dediğin...




- AŞK DEDİĞİN BÖYLE OLMALI,
SEN AŞKIN TA KENDİSİSİN...
5/2/2009














 



SEN AŞKIN TAA KENDİSİSİN...


Biliyorsun, yüreğimde kanayan bir sevdasın sen.
Yıllarca aşktan, sevgiden habersiz yaşadıktan sonra
Karşıma en ummadığım anda çıkıverensin.
Ömrümün miladısın sen.
Zaten, hep senden sonraya dayanır
Hasrete dair tüm sitemlerimin temeli.


Bence sen aşkın ta kendisisin:
Uykusuz geçen gecelerimin,
Her şarkıda bir hüzün vapuruna binip
Engin denizlere açılan benliğimin,
Sensizlikte gökyüzüne fırlatılan her feryadın,
Geceler boyu deli-divane dolaşan bir serserinin,
Yokluğuna yazılan bu onca hasret şiirinin tek failisin.


Yıllarım olanca yalnızlığıyla sürüp giderken,
Yüreğimdeki zemheri günden güne sertleşirken,
Gönlümden gelen bir ayazla, ellerim
Onları tutan bir “Leyla” olmadığı için buz tutarken,
Ve sevgiye hasret kalmış yüreğim
Bir karlar-buzlar ülkesinde yapayalnız eskirken,
Hayatın ellerime tutuşturuverdiği
Bir sevda masalısın sen.


İşte sen, ömrümün en sert kışını yaşadığı bir anda,
Gönlüme doğuveren bir sevda güneşiyle
Hayata doğmuş bir “Kardelen”sin.
Belki de, yüreğim kışı yaşarken
Hayallerimde büyüttüğüm o “tek sevilecek”sin.
Çünkü ben o zemheride yaşarken,
Sen karların altında
Bu sevda güneşinin doğmasını sabırla bekleyensin.
Yani sen, şu fani dünyada tek vazgeçemeyeceğimsin.


Baktığım zaman, beni benden alıp,
Senle dolu hülyalara taşıyan o esrarlı gözlerin,
Tuttuğumda bir uçurumun kenarına kadar getirip
Tüm benliğimi tir-tir titreten o narin ellerin tek malikisin.


Gönlümün, sonsuz bir alevin tam ortasında kalarak
Tüm dünya duysun, diye haykırdığı
O “Seni Seviyorum”un tek muhatabısın sen...


Ö.S.KURŞUN

Son durak...

Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
kursunsabriomer.blogspot.comYerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!

Ömer Sabri Kurşun

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bu sayfada

Dakika

Saniye
Misafirim oldunuz




https://kursunsabriomer.blogspot.com[diploma.gif]
Diploma  of  Ömer Sabri KURSUN