Duyuyor musun? Solum Boş Benim..
Bir yangından sesleniyorum... avaz avaz yangınlarda...
Hatırlıyor musun? Yüreğimde yanan ateşi göz göze
geldiğimizde göz bebeklerinde almıştım. Alev alev yanmayı senin yüreğime
bıraktığın aşkınla öğrenmiştim...
Anlayamadım... anlayamıyorum...
Sen hangi yanar dağın volkanıydın? Patlayıp da içimde
erirken lavların üşüdüm...
Şimdi var gibi görünen yüreğim, senin yaktığından arta
kalandır... savurur küllerini meltem rüzgarları... mavi sulara... vurur mu
dersin bir gün bir ıssız kumsala... yoksa bilmediği sularda takılması gibi bir
balığın aydınlık mavilerde kapkaranlık bir ağa... kalır mı koyu mavi
derinlerde... yada meltemle savrulup
geliverdiği karanlık bir uçurum kıyısına ölmezliğimi düşünür... hem aşk kıyametinin
yangınından kaçar gibi hem de göğsümde bir ateş taşır gibi...
Senin yokluğunun dumanı, gözlerimde tüter buram buram...
duman duman olur kara bulutları örter... şimdi artık göğüs kafesim bir tahta
tabut, orada yüreğimin cesedini taşıyorum...
Kim mi aldı bedenimden ruhumu?.. Bilmiyor musun?
Yazık bilmiyormuş gibi... bakıyorsun hala ateş aldığım
gözlerinle bana... sensin... katili sensin...
İpimi çektin yoksa tetiğimi anlayamadım... anla/yamıyorum...
Bildiğim yanıma bıraktığın ve aşk diye koyduğun bir
tabure vardı...
Kurşun niye girdi yüreğime, o ip niye nefesimi kesti
anlamadım... anlayamıyorum...
Kim çekti tetiği... kim vurdu tabureye tekmeyi...
Anlayamadım... anlayamıyorum...
Yaktığın kalbimin ateşini söndürmek, elimdeki sigaramın
ateşini söndürmeye hiç benzemiyor... Anlayamadım... anlayamıyorum...
Y/anların sıralanıyor beklediğim soluksuz hayattan...
ücralara sığınıyorum, senden bir ses, esinti, kırıntı, olsun diye... ama
kırıntılara dahi ulaşamıyorum_________ yani belki de bir nedenle ulaşmak
istemiyorum belki de ama ben yine de... Anlayamadım... anlayamıyorum...
Vuslat, renkli giysiler içinde, içimi giyip durmakta.
İçimde düşürdün k/alışları. Her zerrede senden k/alanların içindeyim... geride
bıraktığın y/alanların içindeyim... alev alev yangınların içinde
y/anmaktayım... Anlayamadım... anlayamıyorum...
Bu ateşi söndürmek istiyorum sönmüyor, söndürmek isterken
kalp yangınım körükleniyor. Yetmiyor yağmurlar, nehirler, deryalar... ve senin
var olup ta içimde başlayan yangının masalı okunuyor senin yokluğunda, yoklar
çok, çoktan yokluğa giden sonsuzluğun son harfi düşmek üzere. Benim saatlerime
kurulmuş güncelerin var sana ait bende kalmışlar. O nedenle saat hep seni hep
ben geçiyor... seni sevmek neden bu kadar zil çalıyor solumdaki boşlukta...
oysa sessiz bir kodda kurmuştum sensizliği... oysa atmıştım solumdan seni
caddelerde ki su mazgallarına... deryalara ulaşıp buhar olup yağmurla soluma mı
ulaştın tekrar... aşklar ç/alıyor en sevindik hayallerde uyanıyorum sana...
Neden? Anlayamadım... anlayamıyorum...
Kırık dökük olsa da sensiz baktığım aynalar, hayat
kaldığı yerden devam ediyor nedense... Senden önce yetim idim, senden sonra da
öksüz kaldım... Anlayamadım... anlayamıyorum...
Senden önce yarım bir cümleydim, senden sonra yalnızlığın
avcunda kırık dökük bir kelime… dur, söyleme tek bir hece söyleme... her
söylediğin hecede yaktığın bu ateşe bir ateş daha ekleme... körükle gitme, uykusu
kaçmış anlarımın demi bitiyor ve elim boş, solum boş, anlıyorum yeniden
kollarında uyanışı... ama sen yoksun... u/yutuyor yine sabır... baktın ya sen
ardımdan... uzun uzun... ben şimdi gidebildiğim kadar, gidebilmiş miydim
senden? ya da içim uzak bir gölgeye mi takılıp kalmış? Bu mu sebep... avaz avaz
bir yangından seslenişim...
Ama ben pes etmeyeceğim... ömrümce bir seni bir bende
yaşatacağım…
Ama ömrümce bende her şey bir sen eksik olacak… içimde
yoksun sen solum boş benim, her şey bir sen tam olsa da, sol yanım hep bir sen
noksan kalacak…
Ah hayat! içim acıyor, her hücrem acıyor, parçalanıyorum,
dirhem dirhem d/ağılıyorum, savruluyorum... y/anıyorum...
Ve______ sol
yanım... şimdi yoksun sen... y/anıyor... boş sol yanım... sol yanım boş... o yangında sende yandın ve öldün... yoksun...
sol yanımdan cenazen kalktı... sol yanım boş artık...
06.02.2015
Ömer Sabri Kurşun
Solum Boş Benim
Ömrümce yüzüme talih gülmedi
Ağladı her zaman gözlerim benim
Ömrümce gönlüme bahar gelmedi
Sararmış baharlar kara kış benim
Gitmiyor kalbimden zalimin izi
Yalancı sevdalar ağlatır gözü
İçimi yakıyor dillerin sözü
Yüzümde gördüğün akan yaş benim
Zehirli aşkını soktun döşüme
Yetmez mi yaptığın düşme peşime
Yalancı dudağın girmez düşüme
Şimdi huzurluyum akıl baş benim
Seni ölünceye kadar görmesem
Al kanlar tükürsem sefa sürmesem
Sürünsün bedenim dönüp of dersem
Yeter ki uzak dur artık aşk benim
Bunca yıl boşa mı geçti bu ömür
Vicdansız yüreğin ateşten demir
Bir daha kalbime veremez emir
İçimde yoksun sen solum boş benim…
02.02.2015 04.25-İZMİR(2)
Ömer Sabri Kurşun