Yara aldım hem de çok yara aldım, sonra hepsini kendi kendime sarmak zorunda kaldım...
Hep "ben" demeyi seven insanlar tanıdım...
"Anlıyorum" demediler bana hiç "anlıyor musun?" dediler...
Anlıyorum diyen de anlamadı zaten!..
Sonra bir bakışıyla içimi titretebilen bir kadın sevdim... Çok sevdim... Hem de çok…
Büyük umutlar beslersin gönül kafesinde, bir yaşamak çıkarırsın küçücük avuçlarından ve anlarsın yaşamak; onlu ya da onsuz yaşamaktır... Giden bilmez senin yarım kalan eksik yanını... Ne kadar seversen o kadar kanar yüreğin, o kadar incinirsin...
Bazen gönlünün sahibinden duyduğun bir söz kıyar kalbine. Bazen söylemek isteyipte söyleyemediklerin zehirli ok gibi saplanır yüreğine...
Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur yağar üstüne bazen, çöllere düşürür, bazen de dağları deldirir...
Yanımda sızısını en derinden duyduğum bir kalbim, gözyaşlarımı akıttığım defterim, bir de kalemim var elimde ve ben tüm umutların bittiği tüm kelimelerimin tükendiği yerdeyim!..
Bilinmezlikler almış beni, bilinmeyen bir yerde sensizim...
Her yer sırılsıklam, yağmur bulutları yüreğime yağıyorlar sanki...
Ömrün değil ama sözün bittiği, sızının dinmediği yerdeyim...
Tahammülümün bittiği son noktadayım!..
Hiç söylenmemiş sözler yazmaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var...
Yetmiyor bildiklerim! Seni düşünüyorum kalbimin en acı veren derinliklerinde...
Bütün gücüm bitiyor, acılar damla damla akıyor gözlerimden...
Ruhum çaresizlikler girdabında sıkışmış dayanılmaz acılar çekiyor... Kanayan gözlerimden sızılar damlıyor... Hayalin karşımdan bir an olsun gitmiyor... Her yer her şey sen kokuyor sanki delirtircesine... Her şey her yer senin kokuna bulanmış!..
Adım attığım, gördüğüm, ulaştığım her yer sen kokuyor...
Söylediğim her hece her kelime sen kokuyor... Bedenim sen kokuyor, ellerim sen...
Ruhum sen kokuyor yüreğim sen... Düşlerim sen kokuyor, hayallerim sen...
Tenim sen kokuyor saçlarım sen... Dudaklarım sen kokuyor nefesim sen...
Senin olduğun her yer aşk kokuyor, her anımda seni soluyorum sevgili...
Sen uğruna ağladığım, üşürken yandığımsın... Sen her gece hayalini üzerime yorgan misali örttüğümsün... Sen yastığıma uyku diye baş koyduğum, rüyalarımda gördüğümsün...
Keşke sen ben olsan; seni sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasan...
Hala küskün sana kalbim ama yine gördüğün gibi dilimde ismin... Unuttum desem de inanma sakın, istesem de unutamam...
Dilim unuttum dese de kalbim unutmaz seni...
Hala aşkın içimde... Hasretin alev alev gönlümde...
Özlemini yenemedim içimde... Yokluğuna alışamadım sevgili...
Her ne kadar suskun ve dilsiz yüreğimle yazmış olsam da bu satırları, sakın bana hayat böyle bir yer, her şey bitip tükeniyor, her aşk hayata yenik düşüyor deme...
Senden sonra diye bir hayat var mı bilmiyorum ama, ben senle yaşayıp senle ölmeye, senle bitmeye hükümlüyüm sevgili!..
Bir sessizlik ki tüm benliğimi sarmış... Ağlamaklıyım bu gece...
Biraz dalgın, biraz da yorgunum... Bir çığlık kopuyor içimde...
Boğazımda hiç bulmadan yitirdiklerimin acısı, yutkunamıyorum...
Bu gece farklı hissediyorum içimdeki seni... Farklı düşünüyorum, farklı atıyor kalbim...
Duygularım, hislerim, özlemlerim birbirine karışıyor bu gece ve ben düşlüyorum düşlerimde, seviyorum seni...
Neden hala aklımdasın? Neden hala en sevdiğimsin?
Hala sorularımın bir cevabı yok!
Ve ben hala seninleyim en sensiz olduğum ya da olduğumu sandığım anlarda o kadar içimdesin, o kadar benimlesin, o kadar bensin ki seni bulamıyorum...
O kadar karışmışsın ki bana bulup çıkartamıyorum içimden...
Ve işte gidiyorsun... Bir hüznü savuruyorsun üzerime... Paramparça eden bir kasveti salıyorsun gecelerime... Kuytulara düşüyorum apansız... Acılar birikiyor yüreğime...
Tüm kelimeleri çırılçıplak bırakıp beynimde, batırıp yokluğunu yüreğime gidiyorsun...
Ve sen gidiyorsun ben kanıyorum...
Söylesene sevgili, eğer aşka kırgın olmasaydın yer alabilir miydim yüreğinde?..
Eğer sana geç kalmamış olsaydım hak eder miydim sevgini?..
Eğer birini sevecek olsan; o ben olur muydum?..
Gurur duyar mıydın beni sevmekle?..
Mutlu eder miydi seni gözlerim ve gülüşlerim?..
Benim için de iki satır karalar mıydın?..
Çirkin olmama rağmen güzel görür müydü beni gözlerin?..
Özleyince ağlar mıydı yüreğin?..
Kaybetmekten korkar mıydın?..
Vazgeçemediğin olur muydum?..
Dokunur muydun gözlerime gözyaşımı silmek için?..
Sen beni sevebilir miydin?..
Sahi, eğer sevseydin sen beni nasıl severdin?..
Bu soruları öyle çok sordum ki kendime, bilemezsin...
Ben sana hep sevdim dedim, sen hep sustun... Hani desen git başımdan, yeter!
Belki ağlardım, belki üzülürdüm ama seni sevindirmek adına hayalinle yaşardım bir ömür...
Sen hiç sonu belli olmayan bir sevgiye ömür adar mıydın? Ben adarım bunu biliyorsun... Belki de seni en çok korkutan bu... Seni böylesi çok sevmem... Yeryüzünde birçok insan böylesine sevilmek için can atarken sen bu sevgiden kaçıyorsun...
Beni kırmak mı?
Bence ondan öte... Çünkü kırılmamamı düşünseydin böyle daha çok kırıldığımı görürdün...
Ah sevgili! Yorgun ve bezgin yılların rüzgârına kapıldım sürüklenip gidiyorum eksikliğini duyarak sensiz yarım kalmışlığımı alıp götürecek ölüm anımı bekliyorum... Son nefesimi elimi tuttuğunda vereceğim gel artık acı çekiyor ruhum bedenimden gitmek için…
03 Şubat 2015
Ömer Sabri Kurşun

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder