Powered By Blogger

GİRİŞ

Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!

Ömer Sabri KURŞUN

Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar...
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...


https://kursunsabriomer.blogspot.com
Çeşit çeşit insanlar yanıltmasın sizi;
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...

17 Mart 2009 Salı

Hükümet ÖTV'yi indirdi araba fiyatları ne oldu?



İşte yeni fiyatlar


hurriyet.com / EKONOMİ



Hükümetin ÖTV'yi indirmesinin ardından otomotiv firmaları da fiyat listelerini güncellemeye başladı.http://kursunsabriomer.blogspot.com


Renault'ta en düşük fiyat 20 bin sınırına gerilerken, Fiat'da 16 bin 500, Hyundai'de ise 17 bin 500 liradan başlıyor.

Türk otomotiv sanayisinin en büyük firmalarından Ford, Hyundai, Renault, Toyota, Volkswagen ve Fiat, modellerinin yeni satış fiyatlarını açıkladı.

Renault, yeni kampanyasında Yeni Symbol'un fiyatını 20 bin liraya çekti. Mégane Sedan 25.720 TL, Clio HB 23.450 TL, Clio Grand Tour modeli ise 23.340 TL’den başlayan fiyatlarla tüketiciyle buluşuyor.

Ayrıca kampanyada Mégane Sedan’ın tüm versiyonlarında 15.000 TL için 15 ay vadeli, Clio HB, Clio Grand Tour ve Yeni Symbol modellerinde 10.000TL için 10 ay vadeli yüzde 0 faiz oranları bulunuyor.

LINEA 24 bin liraya indi

FIAT da ÖTV indirimi ile birlikte bazı kampanyalarda değişikliğe gitti ve fiyatlarını düşürdü.

Fiat Fiorino’nun başlangıç fiyatı 16 bin 550 TL’ye gerilerken, Palio Van ise 14 bin 640 TL’ye kadar düştü. Fiat Linea 1.4 Active modelinin başlangıç fiyatı 27 bin 750 TL’den 23 bin 990 TL’ye kadar indi. Fiat Grande Punto 1.4 Actice'in başlangıç fiyatı 25 bin TL’den 21 bin 700 TL’ye, Fiat Bravo 1.4 Active’in fiyatı ise 30 bin 90 TL’den 26 bin 720 TL’ye geriledi.

ERA 17.1 bin lira

Hyundai de hükümetin ÖTV indiriminin ardından yeni fiyat listesini açıkladı. Buna göre i10'un fiyatı 21 bin liradan 17 bin 500 liraya inerken, şu anda Türkiye'nin en çok satan otomobili Accent Era'nın fiyatı da 17 bin 174 liraya kadar geriledi.

Era, indirimden önce 20 bin 600 liradan başlayan fiyatlarla satılıyordu.

Hyundai Getz'in baz modelinin fiyatı 21 bin 200 liradan 17 bin 691 liraya, Matrix'in fiyatı 23 bin 300 liradan 19 bin 500 liraya geriledi. Ticarilerde ise H100 kasasız kamyonet 23 bin 450 liradan 22 bin 115 liraya, H1 2 camlı Van da 34 bin 900 liradan 31 bin 449 liraya indi.


FORD

Ford'da yeni Fiesta 23 bin 665 liradan, Fusion 26 bin 45 liradan, Yeni Focus (MCA) 30 bin 200 liradan, C-Max 41 bin 365 liradan, Mondeo 39 bin 890 liradan, Kuga ise 78 bin 90 liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.

VOLKSWAGEN DE DÜĞMEYE BASTI

Volkswagen'de Polo 22 bin 300 TL, Golf 34 bin 700 TL, Jetta 33 bin 200 TL, Touran 35 bin 300 TL, Passat 38 bin 300 TL, Eos 29 bin 550 euro, Scirocco da 23 bin 150 eurodan başlayan fiyatlarla satışa çıktı.

SEAT IBIZA 23 BİN 250 TL

Seat ise Ibiza'nın fiyatını 23 bin 250 TLye, Cordoba'nın fiyatını 25 bin 500 TL'ye, Leon'un fiyatını da 30 bin 450 TL'ye çekti.

TOYOTA'DA İNDİRİM 7 BİN LİRAYA YAKLAŞTI


Hükümetin ÖTV indirimi Toyota'da da fiyatları aşağı çekti. Corolla modelinde 6 bin 700 TL'ye varan indirimlere giden Toyota, en düşük fiyatı 33 bin 700 TL'ye çekti.

Auris fiyatı 38 bin 600 TL'den 33 bin 300 TL'ye, Verso fiyatı 38 bin 400 TL'den 33 bin 100 TL'ye, Yaris 28 bin 350 TL'den 24 bin 500 TL'ye indi.

Toyota'nın yeni çıkardığı Yeni Avensis'in fiyatı ise 51 bin 900 TL'den 44 bin 800 TL'ye geriledi.

PROTON

Proton'dan yapılan açıklamaya göre de ÖTV indirimi öncesi anahtar teslim fiyatı 19 bin 856 lira olan Savvy Base Line modeli 15 bin 592 liraya, 21 bin 578 lira olan Gen-2 1,6 Base Line modeli ise 18 bin 176 liraya satılıyor.

(a)


Tariş İplik, üretimi 6 aylığına durdurdu



http://kursunsabriomer.blogspot.com

Arzu ÇETİK- Mücahit BEKTAŞ / İZMİR (DHA)

TARİŞ Pamuk Birliği’nin 1975 yılında kurduğu İplik ve Dokuma Fabrikası, önce tekstil sektörünün girdiği darboğaz, ardından küresel krizin etkileri nedeniyle 6 ay boyunca üretimini durdurma kararı aldı.

Bazı işçiler de, kredi kartı, tüketici kredisi borçlarını kapatmak için yasal haklarını alarak iş akidlerinin feshi için sendikaya başvurdu. Tariş Pamuk Birliği’nin 34 yıl önce Balkanlar’ın en büyük tesisi olarak kurduğu Tariş İplik ve Dokuma Fabrikası, 2009 Mart ayı başı itibariyle üretimini durdurdu. Toplam 600 işçinin son modern makinelerle çalıştığı dev tesis üretimin durmasıyla sezsizliğe büründü.

Avrupa'nın en büyük iplik fabrikasında üretime ara verildi

http://kursunsabriomer.blogspot.com

TARİŞ Pamuk Birliği’nin 1975 yılında kurduğu Avrupa'nın ve Balkanların en büyük iplik fabrikası durumunda bulunan İplik ve Dokuma Fabrikası, önce tekstil sektörünün girdiği darboğaz, ardından küresel krizin etkileri nedeniyle 6 ay boyunca üretimini durdurma kararı aldı. Bazı işçiler de, kredi kartı, tüketici kredisi borçlarını kapatmak için yasal haklarını alarak iş akidlerinin feshi için sendikaya müracaat etti.


ÜRETİMİN DURMASIYLA FABRİKA SESSİZLİĞE BÜRÜNDÜ

Tariş Pamuk Birliği’nin 34 yıl önce Balkanlar’ın en büyük tesisi olarak kurduğu Tariş İplik ve Dokuma Fabrikası, 2009 Mart ayı başı itibariyle üretimini durdurdu. Toplam 600 işçinin son modern makinelerle çalıştığı dev tesis üretimin durmasıyla sessizliğe büründü. İzmir’in Çiğli ilçesi İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde (İAOSB) 85 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere toplam 420 bin metrekare üzerine kurulu, tam kapasite faaliyette yıllık 19 bin ton pamuk işlenen, bugün sektöründe Balkanlar’ın ilk 10’u arasında gösterilen tesiste 6 ay boyunca üretim yapılmayacak.

İÇİMİZ YANA YANA DURDURDUK


Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Başkanı Basri Özçoban, bugüne kadar Tariş’in büyük gururla fabrikayı çalıştırdığını belirterek, “Global kriz ve çeşitli faktörler nedeniyle içimiz yana yana geçici olarak üretime ara vermek durumunda kaldık. 4857 Sayılı İş Kanunu ve 4447 Sayılı İşsizlik Yasası ile birlikte kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak üzere ister istemez üretimi durdurduk. İşçilerimizin maaşlarını dahi ödeyemez duruma gelmiştik'' dedi.


İŞÇİ ÇIKARMAYACAĞIZ


İşçilerini çıkarma niyetleri bulunmadığını vurgulayan Özçoban, “Bize 'çıkarın tazminatımızı verin' diyenler oldu. Biz de bunu isteyen işçilerimize sendika aracılığıyla bize müracaatlarını yapmalarını istedik. Amacımız işçilerimizi mağdur etmek ya da fabrikayı atıl duruma getirmek değil. Burasını bundan sonra çalışabilen, zarar eden değil, karlı pozisyonda, kooperatiflerine, ortaklarına faydalı olabilen bir fabrika haline getirmeyi hedefledik. Yeniden yapılandırmak istiyoruz. Kapanma söz konusu değil. İyi bir ortak, teklif gelirse biz bunu niye düşünmeyelim?'' dedi.


SEKTÖR KAN KAYBETTİ


Fabrikanın Genel Müdürü Ufuk Çelik, 2000’li yılların başında 25 milyon dolar ihracat rakamına sahip fabrikanın, bugüne kadar kur politikaları, finansal koşullar, küresel kriz ile bilikte pazarın daralmasıyla olumsuz etkilendiğini kaydetti. Fabrika üretime ara vermeden önce sadece iç piyasa ağırlıklı çalıştıklarını, temsilen de olsa dış pazar müşterilerini kaybetmemek için mücadele verdiklerini anlatan Çelik, geçtiğimiz yıllarda iplik ithalatının serbest bırakılmasıyla birçok fabrikanın da kapısına kilit vurmak zorunda kaldığına dikkat çekti. Çelik, “Sektör ciddi anlamda kan kaybetti'' dedi.


İŞTEN ÇIKIŞ KURTULUŞ YOLU


Türkiye Tekstil Örme ve Giyim Sanayi İşçileri Sendikası İzmir Şube Başkanı Faruk Aksoy, iş akidlerinin feshedilerek, alacakları tazminatla kredi kartı, tüketici kredisi borçlarını ödemek isteyen 44 işçinin sendikaya başvurduğunu söyledi. Aksoy, “Bu arkadaşlarımız, kıdem, ihbar tazminatı hakları ödenmek şartıyla iş akidlerinin feshedilmesini istedi. Biz de işverene ilettik. Arkadaşlarımızın çoğu kredi kartları ve kredi borçlarından dolayı, işlerinden ayrılmak istiyorlar. Bunu bir kurtuluş olarak görüyorlar. Çıkmak isteyen arkadaşlarımıza da yardımcı oluyorlar'' dedi.




(a)


Atatürk ve iki kadeh rakı.



AŞAĞIDAKİ YAZIYI BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ,  OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE
YAZMIŞ.

İNANILMAZ GÜZEL VE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI

Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini
borçlu olduğu
insan:

http://kursunsabriomer.blogspot.com/Mustafa Kemal Atatürk.jpg


ATATÜRK...

Gençliğinde kot pantolon giyememiş.

Sevgilisinin elinden tutup
hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde,lüks uçak
şirketinin,
first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...
Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej
esliğinde
Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan
ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren
mini etekli
ponpon kızlar da yokmuş...
Tarih kitaplarına bakılırsa,Yunanlıları İzmir'den denize
döktükten sonra
timsah yürüyüşü de yapmamışlar...
Ülkesinde yapacağı devrimleri,unutmamak için not
alacağı bir
cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde
bulunacakları
da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum.Dağ gibi adam, bir radyo programına faks
çekemeden,
İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden
gitti ..
Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra
arabaya atlayıp
sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur
atamadı.
Evinin balkonuna çıkıp,bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.

Atatürk'e acıyorum...

Sen kalk,dört kadınla evlenebileceğ in bir
dönemde dünyaya gel,
sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir.
Aaaah ah...
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,
babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...

Bunları yapmadı Atatürk...
Keyif çatmadı...

Tüm hayatını ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE
SADECE
BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.

BÜTÜN SUÇU

2 KADEH RAKI IÇMEKTI
O KADAR.....



(a)


İnsan ilişkileri ve dostluk...

http://kursunsabriomer.blogspot.com/arşiv/animasyon/kuşlar:no:0043http://kursunsabriomer.blogspot.com



İnsan ilişkileri ve dostluk üzerine...
İnsan ilişkileri muhtelif, sevgiler çeşitli. Ama hepsi güzel, hepsi gerekli.

“Men ta senin yanında dahi hasretem sana” dedirtecek kadar doyumsuz, bozulunca bir o kadar acı...

Şaire;

Bundan gayrı nazlı yare küskünüm

Yıktı hatırımı görüşmem gayrı

Dünya alem gelse minnet eylese

Çevirdim yüzümü döndürmem gayrı

Dedirtecek kadar, Bir diğerine;

Haydi dolaşalım yüce dağlarda

Dost bizi bıraktı ah ile zarda

Ölmek istiyorum viran bağlarda

Ayağıma cennet kiralansa da

Dedirtecek kadar kahredici....


Nedir paylaşımı yapılamayan? Arkamızı döndüğümüzde belki de bir daha hiç göremeyeceğimiz gönül dostlarına davranımımızın sebebi nedir? Yıkılması bu kadar kolay olan gönlün, yapılmasının ne kadar zor, hatta imkansız olduğunu bilmiyor muyuz? Neden bir baş çevirimi nice gönüllerin yerlere düşüp dağılmasına sebebiyet veriyoruz?

Yunus Emre”nin;

Bir kez gönül yıktın ise

Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi

Elin yüzün yumaz değil


Deyişini unutuyor muyuz?



Gurur cevabı hepsinin. Yüzünü en fazla görmek istediklerimize sırtımızı dönmüyor muyuz? Nice iki cihan dostları bırakıyoruz belki arkamızda onları anlamadan.

Dişlerinin birbirinin üstüne bastığını
Fark etmemişti o güne dek

Fark etmemişti

Gözlerinin ardındaki göleti

Böylesine taze yaraları olduğunu

Böylesine kanadığını fark etmemişti

Böylesine batmamıştı yüreğine

Binlerce kez toplanmış kırıklığı

Ateş olup yapışmamıştı

Bedenine düşünceler

Ter dökmemişti soğukta

Şimdi üşüyordu

Terliyordu

Ölüler vardı içinde

Tören istiyordu...


Başkalarının içinde ölü olmamak.... Kimseyi yıpratmadan bitirmek ömür yolunu....

Geri versinler billur kahkahalarımı

Helal değildir hakkım

izinsiz çekip alanlara

Fırlatıp parça parça kıranlara

Karşımda istiyorum ulu divanda onları

Yakalarına yapışmak için

Toplumun tuttuğu ellerim

Serbest olacak o zaman

Ağırlığını hissetmeyeceğim

Kurşun gibi bileklerimde

Sözleri tokat gibi vuracağım yüzlerine

Yüzyıllar kadar uzun

Yüzyıllar kadar ağır zincir

Vurulurken ellerine ayaklarına

Arkamı döneceğim....


Böylesine darmadağın oluyor insan yürekleri biz farkına varmadan. İçeride yaşanıyor bir şeyler. Sessiz duyurmadan...

Dünyadaki en güzel duygudur sevgi, içeriği ne olursa olsun. Allah’ın insanlara en büyük armağanlarından biridir. O olmadan yaşamak ne zor, ne kadar acı. Arkadaş, aile, öğretmen, yar... Adları muhtelif mutlulukları ve acıları aynı. Keskin, yakıcı....

Kaybetmemeyi öğrenmek gerek....


Pir sultan Abdal’ım katı yüksek uçarsın

Selamsız sabahsız gelir geçersin

Bilmem muhabbetten niye kaçarsın

Böyle miydi yolumuzun töresi....


Onun da gönlünü bir yıkan olmuş. Bir sevgili ya da bir dost. Ama bir insan.... Allah’ın benim evimdir dediği, yere göğe sığmam insanın gönlüne sığarım dediği yeri delip darmadağın etmiş bir insan...

İnsan... Derinliği sınırsız... Derinliği okyanus dipleri gibi şaşırtıcı, umulmaz güzelliklerle dolu... Yüzeyinde yaşamak niye?

Gruplaşmalar, yanlışları takım ruhu ile görmezden gelmeler, doğru olan tarafı, vicdanen yanlış olduğunu bile bile reddetmeler... Herkesin birbirinden alacağı yada vereceği değerler vardır. Guruplaşma ile gelecek değerleri reddedip kendi içimizde dönüp duruyoruz. Eni boyu belli dar bir yaşam.... Ekonomisini dışa açamamış ülke misali.

Kapılarımız daima açık olmalı. Duygu baharları girmeli gönlümüze. Sevgi suyu akmalı yüreğe... Onunla yeşerir her şey.

Boş bir gurur uğruna kaybedilen, belki de bir ömür bize yokluğunu hissettirecek sevgiler çoktur yaşamımızda. Özür dilemek bir zayıflık değil, erişilmesi kolay olmayan bir fazilettir. Gecikmeden... manevi yaranın kangren olmasını beklemeden, özür neşterini vurursak düzelir her şey ruhumuz güzel sözlerle uysallaşır biçimde yaratılmış. Aksi, gemi azıya alan bir at halidir...

Allah katında ilk adımı atandır makbul ve kazançlı olan...

Diyorum ki
, Gelin canlar bir olalım:” Zamanın sonsuzluğunda, “bir piknik süresi” konukluk ettiğimiz dünyada barışık yaşayalım. Tüm insanlık ve tüm yaratılmışlar için güzel duygular besleyelim yüreğimizde. Yüzümüze vuracaktır ışığı, nuru... Emin olun.



(a)



16 Mart 2009 Pazartesi

ATATÜRK' ÜN Bilim Ve Teknoloji hakkında söyledikleri



Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışındat yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir. 1924

Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız... Aksine yükselmiş, ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız.. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.

Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez.. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkûmdur. 1922

Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır. 1923

Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır. 1923

İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir. 1930

Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.

Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupa’ya, Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz. İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye çok zayıf kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur. 1923

Hayati gerçekleri bilerek, bilmeyenlere de uygun bir yol ile veya zor ile anlatarak amacımıza yürüyeceğiz... Bizi bu amaca varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış düşmanlardır. Bunlar bizi bir sömürge haline koymak için ilerlemememizi istemeyenlerdir. Fakat çiftçi arkadaşlar, muhterem babalar, bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf daha vardır: O da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir. Aklı eren memleketini seven, gerçeği gören kimselerden böyle bir düşman çıkmaz. İçimizde böyleleri çıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketini sevmeyen kötüler, ya gerçeği görmeyen körlerdir. Biz cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim, gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de, özellikle sizlerin içinizde görüldüğü gibi gerçeği gören gerçek bilginler çıkar. 1923

İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur. 1923

İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur.

Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Beden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların. Kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.

Mustafa Kemal ATATÜRK


Dünyanın ısınma sorunu çarpıtılıyor



Image Hosted by ImageShack.us
BM Çevre Programı, Asya kıtasında büyük kentlerden yayılan kirli
havanın dünyanın ısınma sorununu “çarpıttığı” görüşünü dile getirdi.
Çin’in başkenti Pekin’de konuşan BM Çevre Programı Başkanı Achim Steiner, “Hava kirliliği sorunu, sanayiden karbondioksit salımının dünya atmosferini ısıtmada (sera etkisi) etkisinin tam anlaşılmasını da kötü biçimde örtebiliyor” dedi. Kirli hava katmanı güneş ışığını yaklaşık yüzde 75 oranı gibi anormal ölçüde keserek, sıcaklığı 2 derece düşürebiliyor. Başta fabrikalar ve otomobillerin yarattığı karbondioksit emisyonu ve hava kirliliği, canlıların yaşamı için çok önemli olan su kaynaklarını besleyen buzulları da erimeye ve kirlenmeye itebiliyor. Dünya hava kirliliği Kuzey Amerika, Amazon Havzası, Afrika ve Avrupa’nın yanında en çok Asya’nın büyük kentlerinden kaynaklanıyor. Kirli hava katmanı kaynaklandığı alandan başka temiz alanları da kirletebiliyor. Asya’nın kirli hava katmanı Arap Yarımadası’ndan Büyük Okyanus kıyılarına dek uzanıyor. BM’nin Atmosfer ve İklim Değişikliği Kurulunun baş uzmanı Hint asıllı Prof. Dr. Virabhadran Ramanathan, “Eskiden hava kirliliği katmanının yalnız ait olduğu kent üzerinde asılı kaldığını düşünürdük, oysa bugün biliyoruz ki bu kötü katman başka alanlara taşınarak oraları da kirletiyor” dedi.


Son durak...

Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
kursunsabriomer.blogspot.comYerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!

Ömer Sabri Kurşun

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bu sayfada

Dakika

Saniye
Misafirim oldunuz




https://kursunsabriomer.blogspot.com[diploma.gif]
Diploma  of  Ömer Sabri KURSUN