İnsan ilişkileri ve dostluk üzerine... İnsan ilişkileri muhtelif, sevgiler çeşitli. Ama hepsi güzel, hepsi gerekli.
“Men ta senin yanında dahi hasretem sana” dedirtecek kadar doyumsuz, bozulunca bir o kadar acı...
Şaire;
Bundan gayrı nazlı yare küskünüm
Yıktı hatırımı görüşmem gayrı
Dünya alem gelse minnet eylese
Çevirdim yüzümü döndürmem gayrı
Dedirtecek kadar, Bir diğerine;
Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost bizi bıraktı ah ile zarda
Ölmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da
Dedirtecek kadar kahredici....
Nedir paylaşımı yapılamayan? Arkamızı döndüğümüzde belki de bir daha hiç göremeyeceğimiz gönül dostlarına davranımımızın sebebi nedir? Yıkılması bu kadar kolay olan gönlün, yapılmasının ne kadar zor, hatta imkansız olduğunu bilmiyor muyuz? Neden bir baş çevirimi nice gönüllerin yerlere düşüp dağılmasına sebebiyet veriyoruz?
Yunus Emre”nin;
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Deyişini unutuyor muyuz?
Gurur cevabı hepsinin. Yüzünü en fazla görmek istediklerimize sırtımızı dönmüyor muyuz? Nice iki cihan dostları bırakıyoruz belki arkamızda onları anlamadan.
Dişlerinin birbirinin üstüne bastığını
Fark etmemişti o güne dek
Fark etmemişti
Gözlerinin ardındaki göleti
Böylesine taze yaraları olduğunu
Böylesine kanadığını fark etmemişti
Böylesine batmamıştı yüreğine
Binlerce kez toplanmış kırıklığı
Ateş olup yapışmamıştı
Bedenine düşünceler
Ter dökmemişti soğukta
Şimdi üşüyordu
Terliyordu
Ölüler vardı içinde
Tören istiyordu...
Başkalarının içinde ölü olmamak.... Kimseyi yıpratmadan bitirmek ömür yolunu....
Geri versinler billur kahkahalarımı
Helal değildir hakkım
izinsiz çekip alanlara
Fırlatıp parça parça kıranlara
Karşımda istiyorum ulu divanda onları
Yakalarına yapışmak için
Toplumun tuttuğu ellerim
Serbest olacak o zaman
Ağırlığını hissetmeyeceğim
Kurşun gibi bileklerimde
Sözleri tokat gibi vuracağım yüzlerine
Yüzyıllar kadar uzun
Yüzyıllar kadar ağır zincir
Vurulurken ellerine ayaklarına
Arkamı döneceğim....
Böylesine darmadağın oluyor insan yürekleri biz farkına varmadan. İçeride yaşanıyor bir şeyler. Sessiz duyurmadan...
Dünyadaki en güzel duygudur sevgi, içeriği ne olursa olsun. Allah’ın insanlara en büyük armağanlarından biridir. O olmadan yaşamak ne zor, ne kadar acı. Arkadaş, aile, öğretmen, yar... Adları muhtelif mutlulukları ve acıları aynı. Keskin, yakıcı....
Kaybetmemeyi öğrenmek gerek....
Pir sultan Abdal’ım katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Bilmem muhabbetten niye kaçarsın
Böyle miydi yolumuzun töresi....
Onun da gönlünü bir yıkan olmuş. Bir sevgili ya da bir dost. Ama bir insan.... Allah’ın benim evimdir dediği, yere göğe sığmam insanın gönlüne sığarım dediği yeri delip darmadağın etmiş bir insan...
İnsan... Derinliği sınırsız... Derinliği okyanus dipleri gibi şaşırtıcı, umulmaz güzelliklerle dolu... Yüzeyinde yaşamak niye?
Gruplaşmalar, yanlışları takım ruhu ile görmezden gelmeler, doğru olan tarafı, vicdanen yanlış olduğunu bile bile reddetmeler... Herkesin birbirinden alacağı yada vereceği değerler vardır. Guruplaşma ile gelecek değerleri reddedip kendi içimizde dönüp duruyoruz. Eni boyu belli dar bir yaşam.... Ekonomisini dışa açamamış ülke misali.
Kapılarımız daima açık olmalı. Duygu baharları girmeli gönlümüze. Sevgi suyu akmalı yüreğe... Onunla yeşerir her şey.
Boş bir gurur uğruna kaybedilen, belki de bir ömür bize yokluğunu hissettirecek sevgiler çoktur yaşamımızda. Özür dilemek bir zayıflık değil, erişilmesi kolay olmayan bir fazilettir. Gecikmeden... manevi yaranın kangren olmasını beklemeden, özür neşterini vurursak düzelir her şey ruhumuz güzel sözlerle uysallaşır biçimde yaratılmış. Aksi, gemi azıya alan bir at halidir...
Allah katında ilk adımı atandır makbul ve kazançlı olan...
Diyorum ki, Gelin canlar bir olalım:” Zamanın sonsuzluğunda, “bir piknik süresi” konukluk ettiğimiz dünyada barışık yaşayalım. Tüm insanlık ve tüm yaratılmışlar için güzel duygular besleyelim yüreğimizde. Yüzümüze vuracaktır ışığı, nuru... Emin olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder