Dün nasıl oldu birçoğumuz unutmuşuzdur bile. Yarın bugünden belki farklı olacak ama o kadar da farklı olmayacak.
"Ey insan;Senin için dün geçmiştir. Bir daha geri gelmez.
Yarın ise kesin değildir.
O halde dem bu demdir…
İçinde bulunduğun anı iyi değerlendir!.."
Hz. Ali (R.A.)
Güneşi bulan mumu ne yapsın? Ey güneşler güneşi! Ey nurlar nuru! Bir küçük tecellin bile neler yapmaya kâdirdir Senin.
Kendini bile sevmeyen insanın, şükür ki onu seven bir Rabbi var.
Ümidini yitirme ey insanoğlu, işte böyle Sevgili bir Rabbin var!..
Geçip de aynaya bakıp soran var mı?
Her nereye bakarsan kendi yüzündür. Kimde ne görürsen kendi özündür…
Aynalar gerçeği söylüyor, aynalarla yüzleşmeye var mısınız? Aynalar konuşuyor, aynaları dinlemeye, aynalara bakmaya cesaretiniz var mı? Geçip de aynaya soran var mı?..
Diyor musun yoksa?..
‘Ya Rab aynaya bakacak yüzüm yok, cesaretim yok, çünkü aynalar konuşuyor.
Her şeyi söylüyor bir bir: “Boşa gecen günlere yanmanın faydası yok, şimdi tövbe ve istiğfar etmenin vaktidir.” diyor. Aynalara bakmaya korkuyorum çünkü aynalarda görüneni sevemiyorum.
Ama aynalar konuşuyor: “Sen kendini bile sevmezken, seni bir sevenin var, unutma.” diyor, “Suretlere bakıp takılma.” diyor.
“Evet evet, sen kendini sevmesen de, sen kendine kıysan ve kendini harcasan da seni bir seven, sana kıyamayan, harcanmana razı olmayan biri var. O seni öyle seviyor işte. Sen kendine tahammül edemesen de, sana tahammül eden en güzel bir sabır sahibi olan Rabbin var.”
“Yoklayın kalbinizi; Allah için sevmenin, Allah için çalışmanın ve Allah için yaşamanın neresindesiniz?..
O büyük yolculuğa ve büyük mahkemeye ne kadar hazırsınız?.. “
‘Bir psikolog: “Kendi kalbine bakmayanın hayatı bulanıktır.” diyor ve ekliyor: “Kendi yüreğine bakabilme cesaretini gösterenler, gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.”
Ben de öyle yapıyorum, içime bakıyorum, aynalarda kendimi keşfe çalışıyorum. Hayatımı inceliyorum sayfa sayfa.
Çünkü “İncelenmemiş bir hayat yaşamaya değmez.” diyor bilge bir zat.
Ben de öyle yapıyorum. Aynaya bakıyorum, sorular soruyorum.’
Ve diyorum ki aynalara:
“Kimler geldi, kimler geçti şu köhne dünyadan. Her biri bu aynaya baktı da geçti. Kimi elinde dolu bir tasla, kimi başucunda bir taşla geçti bu dünyadan. Kimi de malını değil, adını bile götüremedi. Her şey burada kaldı, çünkü mülk senindi. Âkil olana yakışan, suretlere takılmamaktı. Bilen öyle yaptı, bilmeyen bu yolda şaştı. Bazen taşkınlık yaptı, haddi aştı. Bu beden, kendinin sandı ve insan aldandı…
Nerde bir zamanlar o ışıldayan genç ve güzel yüzler? Şimdi eser yok hiçbirinden. Gençti, güzeldi, gül gibiydi hepsi. Ömürleri, güller kadar kısa sürdü.
Şimdi ben de öyleyim. Dalından düştü düşecek ömür ağacımın son yaprağı. Başımı kaldırıp bakmaya cesaretim yok. Sahip olduğumu zannettiğim ve kıymetini bilemediğim bu elbisenin içindeyim.
Dar geliyor bedenime artık. Ruhum, eskimiş yuvasından çıkmaya hazırlanıyor. Belki de can atıyor. Emanetin mühleti bitmek üzere… Son yaprak dalından düşmek üzere…
Nasıl yaşadığın kadar, neyi nasıl sevdiğinde önemli…
Kıymet verdiğin senide kıymetlendiriyor mu?
Severken kendinden verebiliyor musun? Yoksa borç tahsili peşinde misin?
İçtenlik, en büyük sermayesidir insanın…
Az ya da çok değil, güzel sevin…
En sevdiğiniz şeyleri başkalarıyla paylaşmanın keyfine varın…
"Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır asla unutma..!" Âl-i imran/92
Ne güzel demiş; “Eskimek ne güzel, eksilmedikçe...” diye Nazım Hikmet…
Ama eksiliyoruz be ustam gittikçe eksiliyoruz bedenimizden her gün bir şeyler eksiliyor, yürüdüğümüz yol eksiliyor…
Ama mutluluğu yakalayamıyoruz…
Aslında, ‘Bana sorarsanız tam bir mutluluk yoktur bu hayatta.
Yani nasıl desem! Herkesin kendine göre bir derdi vardır. Kime sorsan hep bir şeyler yarım, hep bir şeyler eksiktir…
Hani demiş ya adam; “kiminin ekmeği bayattır, kimininse pırlantası ufak.” Bana da sorarsan yarım bir battaniye gibidir hayat… Omuzlarına çekersin ayakların üşür, ayaklarına çekersin kolların üşür. Ne tarafa çekersen çek hep bir tarafın açıkta kalır üşürsün. Çünkü seni ısıtacak bir can bir nefes yoktur…
Yine de dostlarım; her şeye rağmen, tüm olumsuzluklar inat yüzünüzden gülümseme kalbinizden umut eksik olmasın, gününüz aydın mutluluğunuz daim, neşeniz bol olsun…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Hoş kalın, hoşça kalın, hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle… gönül soframdan gönül sofranıza muhabbetler gönderdim…
12 Ekim 2019
Ömer Sabri Kurşun

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder