
Güneşi olmayan karanlık günde yağan yağmurun, gökkuşağını getirmesini beklemek gibiydi, bazen umut etmek, sevgiyi sevilmeyi beklemek, karanlıkta çaresizce oturmak yalnızlığınla hayatını beklemek...
Aslında söylediği onca yalanlara rağmen nasıl sevdim demekle de olmuyor ki hayat..
İnsan işte...
Ya inandığını seviyor ya da sevdiğine inanıyor...
Hiç bir zaman doyamayacağımız şey sevgidir.. Asla yeteri kadar veremediğimiz şey de sevgidir...
Sevgi bazen canımı yakar, aslında canımı çok yakan şeyler olur ama yine de susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında. Salaklığımdan mı?
Hayır!
Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem. Diyemedim de hayatım boyunca...
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı?
Hayır!
Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, her gün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki; Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz hayatta...
Hayat dediğin nedir?
- Kimi sevdiğiniz, kimi incittiğinizdir. Kimi mutlu, kimi mutsuz ettiğinizdir.
Sizin olanları koruyabilme ya da mahvedebilmenizdir. Dostluklarınızdır.
Neyi söylediğiniz ve neyi kastettiğinizdir. Hangi önemli hüküm ve kararları verdiğiniz ve de niçin verdiğinizdir.
İçinizde sevgiyi taşımak, büyütmek ve dağıtmaktır ama en önemlisi, yalnız başınıza asla gerçekleştiremeyeceğiniz bir şeyi yapmak, hayatınızı, başka insanların kalbine dokundurabilmektir...
Hayat dediğin nedir?
- Avucunda sakladığın bi yudum su; yumsan sımsıkı avuçlarını, sarsan sımsıkı, parmaklarının arasından akıp gidecek.
Yorulsan taşımaktan üflesen toprağa ‘kim bilir’ bir yerlerde bir çiçek yeşertsen.
Ya da paylaşsan da ab-ı hayat olsan susamışlara... bir güvercini doyursan, okyanuslar taşırsan, kıvılcımlar söndürsen yangınlar başlamadan.
- Yum şimdi avuçlarını.
- Yudum yudum yumdum avuçlarımı… Tanrım bu muydu ölüm?
Duydum, yağmurun sesi olmalı bu, yağmur yağdı avuçlarıma…
Bitti, sondu, ölümdü, ölümdü avuçlarıma düşen, can çekişen, son nefesini veren sevgiydi avuçlarımdaki, hayattı...
Hayat nedir? sorusunun en doğru cevabı...
"Hayat kısa bir öyküdür,
Uğruna acılar çektiğimiz.
Hepsi bu..."
22 Mart 2013
Ömer Sabri Kurşun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder