O "gözüne baktım mı, anlarım" tarzındaki çok bilmiş güven duygusu da ayrı bir acıklı hikâyedir! Hep dikkatimi çekmiştir; kendine böyle güvenenler ortalıkta kol gezen sosyopat yalancılarca ne çok kandırılırlar da, yine de uslanmazlar!Çünkü yalanla yaşamak ağırımıza gider.İnsan yalanı bilmek, tanımak, daha doğrusu biraz da hafiyece bir tat alarak "yakalamak" ister!
***
Gözlerimiz hep doğruyu mu söyler?Araştırmalar gözlere de pek güvenilmemesi gerektiğini; yalancının mumunun yatsı vakti gelinceye kadar gözlerde de yanmaya devam ettiğini gösteriyor.Evet! Acı, keder, hüzün gibi duygular pek saklanamıyor. Yüz ne kadar gülerse gülsün, kederli birinin gözlerinden o kederi silmek mümkün değil.Ama inşa edilmiş, üzerinde çalışılmış, hatta bizzat söyleyen tarafından bile sonunda inanılmış yalan bambaşka bir şey!İlle de bir mimik, bir jest ele veriyorsa eğer yalanı, o da gülümseyişlerimizmiş...İyi de...Küçücük çocukların bile tv haber sunucularının yapay gülümsemelerini taklit ettiği bir çağda bu bilgi işimize yarar mı? Hiç sanmam!Birbirimizin yalanını saptayıp anlamak yerine...Yalanı hayatımızdan kovsak... diyorum.Zor! Bakın bu çok doğru!
Haşmet Babaoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder