8 Eylül 2008 |
Rahmi TURANrturan@hurriyet.com.trGENERAL Nikolaos Trikupis kimdir? Anadolu’yu işgal eden Yunan ordularının son başkomutanı... 30 Ağustos 1922 günü perişan olan Yunan birliklerinin başında kaçarken 2 Eylül gecesi Türk askerlerine esir düşen General Trikupis anlatıyor: "Sağ kalan birliklerimiz dağınık bir halde İzmir’e kaçmaya çalışıyorlardı. Bu, bizim için büyük bir mağlubiyet olmuştu. Esir düştüm. Beni önce Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye götürdüler. İnönü beni yanına alarak Mustafa Kemal’in huzuruna çıkardı." General Trikupis dürüstçe itiraf ediyordu: "Atatürk beni mert bir askere yakışır bir şekilde kabul etti. Gazi’nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmayacağım: ’Üzülmeyin general’ dedi ’Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlup olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştur. Size karşı büyük bir hürmet hissi besliyoruz. Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.’ Atatürk’ün bu ince ve nazik muamelesi karşısında ben de bu büyük komutana karşı içimde bir hayranlık duymaya başladım." * * * Yukarıdaki satırları, Hikmet Saim’in yeni yayınlanan "Usta Gazeteciler Açıklıyor: Nasıl Atlattım?" adlı kitabından naklettim. Duayen gazeteci Hikmet Saim, kendisine ve meslektaşlarına ait eşsiz habercilik tecrübelerini bu kitapta derledi. Saim, hem Amazon Ormanları’ndan Elysees Sarayı’na kadar peşinden koştuğu haberlerin serüvenlerini okurlarıyla paylaşıyor, hem de yaptığı röportajlarla ünlü meslektaşlarının birbirinden ilginç muhabirlik tecrübelerini anlatıyor. (Geniş Kitaplık - 0 216 337 15 59) * * * General Trikupis’in anlattıkları, Hıfzı Topuz’un anılarından bir bölüm... Topuz, 1952 yılında Atina’daki Türk Büyükelçiliği’nde verilen bir davette karşısında duran 84 yaşındaki güler yüzlü, ak saçlı, zarif adamın General Trikupis olduğunu öğrenince heyecanlanıyor ve "Bu inanılmaz bir olay" diyerek ondan randevu alıp ertesi gün muhteşem bir röportaj yapıyor. Mağlup komutan Trikupis’in Atatürk’ten sevgiyle ve büyük bir saygıyla bahsetmesi ilginçtir. Ona yenilen düşman ordusu komutanının bile saygı duyması, bugün Atatürk’e hakaret yağdıran içimizdeki ahlaksızlara bir ibret dersi olmalıdır. Trikupis, Hıfzı Topuz’a şöyle diyor: "Bizim, Anadolu’da işimiz neydi? Biz yabancı devletlere alet olduk. Sizden de, bizden de bunca insan öldü. Bu kadar şehit verdik. Sonunda ne oldu. İşte, bugün kardeşiz. Hata idi Anadolu hareketi... Hem de muazzam bir hata!" Savaştan 30 yıl sonra, Trikupis’in Atatürk hayranlığını dile getirmesi ve "Yabancı devletlere alet olduk. Ne diye bizi Anadolu’ya gönderdiler?" diye yakınması tarih kitaplarında yer alacak kadar önemlidir. Her 29 Ekim’de Atina’daki Türkiye Büyükelçiliği’ne gidip, Atatürk’ün büyük boy fotoğrafı önünde saygı duruşunda bulunan 1868 doğumlu General Trikupis 1959 yılında 91 yaşında öldü. * * * Hikmet Saim’in kitabında anılarını anlattığı gazeteciler: Faruk Fenik, Gökşin Sipahioğlu, Hıfzı Topuz, Necati Zincirkıran, M. Ali Kışlalı, Yılmaz Çetiner, Rahmi Turan, Nail Güreli, Orhan Erinç, Fikret Otyam, Altemur Kılıç, Orhan Koloğlu, Orhan Ayhan. Benimle ilgili anılara Hikmet Saim "Öfkeli adamın kanlı baskını" adını vermiş. Film hikáyesi gibi heyecanlı bu büyük macerayı bir gün anlatırım. |
Ömer Sabri Kurşun
Uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak,bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem...
Gururdur, namustur bayrak ve sancak, aksa da kanım korkma; haini güldürmem...
"Bankacılar paranın sahte olup olmadığını anlamak için, parayı ışığa doğru tutup,
bakın bakalım içerisinde ATATÜRK var mı, yok mu?
İçerisinde ATATÜRK olmayan adamlara iltifat etmeyiniz.
Cumhuriyete sahip çıkınız."
GİRİŞ
Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!
Ömer Sabri KURŞUN
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...
1 Nisan 2009 Çarşamba
Yunanlı’nın Atatürk sevgisi!
Son durak...
Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
Yerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder