18 Ağustos 2008 |
Tufan TÜRENÇtturenc@hurriyet.com.tr’Bak delikanlı! Atatürk’ü sevmek bir ibadettir...’ 1973 seçim kampanyasında 3’üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı izlemiştim. Bayar, Demirel’in AP’sinden kopanların kurduğu Demokratik Parti adına seçim gezilerine çıkmıştı. O yıllarda muhabirdim ve Milliyet’te çalışıyordum. Yazı İşleri Müdürleri Hasan Pulur ile Turhan Aytul, Bayar’ı izleme görevini bana vermişti. Uzun, yorucu bir maraton olmuştu. O yıllarda 91 yaşında olan Bayar o yorucu maratonda öyle bir performans sergilemişti ki, hepimiz hayretler içinde kalmıştık. Kampanyanın sonuna doğru Mersin’e gelmiştik. Kaldığımız Mersin Oteli’nin terasında nefis bir Akdeniz akşamında yemek yiyecektik. Parti yöneticileri gelip Bayar’ın bu akşam gazetecilerle birlikte olmak istediğini, o nedenle de hepimizi masasına davet ettiğini söylediler. 9-10 gazeteciydik. Bayar’ın masasına gittik. Karşımızda oturan insan bir tarihti. Yemek boyu çok ilginç, derslerle dolu bir sürü anısını anlattı. ** * Ben Bayar’a gezinin başından beri kafamı kurcalayan bir konuyu açma fırsatı buldum: "Efendim. Bu kampanya boyunca yaptığınız konuşmalarda sizin Atatürk’e karşı büyük bir sevgi ile bağlı olduğunuzu gördüm. Doğrusu biraz şaşırdım. Çünkü ben sizin Atatürk’ü bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum. Kusura bakmayın ama bu kampanyada yaptığınız içten konuşmalardan sonra size karşı bazı haksız önyargılar içinde olduğumu anladım." Bayar sözlerimi dikkatle dinledi, hafifçe gülümsedikten sonra üstüne basa basa şunları söyledi: "Bak delikanlı! Dikkat et! Atatürk’ü sevmek bir ibadettir..." Hepimiz donup kaldık. İlk kez böyle bir söylemle karşı karşıyaydık. Bayar sonra bu çarpıcı cümleyi açtı ve uzun uzun başbakanlığını da yaptığı Atatürk’ü sevmenin neden ibadet olduğunu örnekler vererek anlattı. Bu anıyı yirmili yaşlardaki "Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum" diyebilen genç bir neslin nasıl yetiştirildiğini anlatabilmek için yazdım. Bu bir. Atatürk’ü ziyaret etmemek için Ankara’ya uğramayan İran Cumhurbaşkanı’nı büyük bir hüsnü kabulle ağırlayan devlet adamlarının, onu alkışlayan halkın okuması için yazdım. Bayar’ın sözü belki onların yüzlerini biraz kızartır diye düşündüm. Bu da iki. * * * Ben yobazların, siyasi İslamcıların Atatürk’ten nefret ettiklerini biliyorum. Ellerinden gelse Atatürk adını beyinlerden kazıyacaklarına da eminim. AKP iktidarında buna dış odakların güdümündeki bir kısım elit zibidilerin de katıldığını görüyorum. Bilmiyorlar ki onlar, o küçücük akıllarıyla karalamaya, yıpratmaya çalıştıkça Atatürk daha da büyüyor. Atatürk bu toplumun vazgeçilmez ortak değeridir. O nedenle bu toplumun yıkılması, bölünmesi için Atatürk sevgisini yok etmek gerekir. Bunu çok iyi biliyorlar ve onun için Atatürk’ü ortak hedefleri olarak seçtiler. "Atatürk tepeden inmeci, diktatör, devletçi, din düşmanı. Hálá onun arkasından gitmek anlamsız" diyecek kadar küçülüyorlar. Onlara yanıt olarak rahmetli Bayar’ın sözünü yineleyelim: "Atatürk’ü sevmek bir ibadettir." |
Ömer Sabri Kurşun
Uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak,bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem...
Gururdur, namustur bayrak ve sancak, aksa da kanım korkma; haini güldürmem...
"Bankacılar paranın sahte olup olmadığını anlamak için, parayı ışığa doğru tutup,
bakın bakalım içerisinde ATATÜRK var mı, yok mu?
İçerisinde ATATÜRK olmayan adamlara iltifat etmeyiniz.
Cumhuriyete sahip çıkınız."
GİRİŞ
Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!
Ömer Sabri KURŞUN
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...
1 Nisan 2009 Çarşamba
Atatürk’ü sevmek bir ibadettir.
Son durak...
Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
Yerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder