
insanları esareti altına alarak mutsuzluk kaynağı olduğu, ilişkileri olumsuz etkilediği, duygusal çöküntü yaşanmasına, yaşamın boş ve anlamsız kabul edilmesine yol açtığı bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adil Türkoğlu, günümüzde artık her evde televizyon, çoğunda bilgisayar ve teknoloji ürünü aletler bulunduğunu, insanların da sahip oldukları araçlarla kendilerini özdeşleştirme eğilimine girdiğini söyledi.
Çelik-çomak oynayan,çamurla boğuşan çocukların,arkadaşlarıyla birlikte olmanın bilincini yaşadıklarını,dayanışmayı öğrendiklerini hatırlatan Prof.Dr.Türkoğlu,
''Bu çocukların mutluluğuyla,dar apartman odasında teknoloji icadı suni araçlarla yalnızlığı itilenlerin mutluluğu karşılaştırılamaz'' şeklinde konuştu.
''Doyumlu bir sohbete hasret kalan,iletişimsizlik yaşayan,teknolojiye esir olan insanlar, duygusal çöküntüye uğramakta,yaşamı boş ve anlamsız kabul etmektedirler'' diyen Prof.Dr.Türkoğlu,şöyle devam etti:
''Makine bozulduğu zaman parçasını değiştirebilir,yağını tamamlayabilirsiniz.(Kafam bozuldu)diyen insanın hangi parçasını değiştireceğiz,yağını nasıl ilave edeyeceğiz?
(Toplumda ilişki kurarak birlikte yaşarlar) şeklinde bilinen insan tanımını (kendi halinde araçlarla yaşar) olarak değiştirmemiz mümkün müdür?
Artık (Acaba düğmelerle anlaşan, konuşan, oturan, seyreden, dinleyen, hükmeden insan, bir düğme arayarak yaşamdan kurtulmak isteyecek midir?) sorusu akla gelmektedir.''
"Teknolojiyle yaşayalım ama tutsağı olmayalım. Teknoloji, duyguları öldürüp insanları makineleştirmesin'' diyen Türkoğlu, şunları kaydetti:
''Ancak insanlar artık kendilerini markaların üstünlüğüyle kanıtlamak istiyor. Bireyler arasındaki konuşmaların çoğunluğu, otomobil, elektrikli ev araçları üzerinedir. Bir tiyatro eseri, bir roman, öykü, bale, en az konuşulan konulardır. Bunlar konuşulmadan mutluluk yakalanabilir mi?
Birey, değerinin bilincinde olmalıdır. İnsanlar birbirlerini mutlu etmek için, sevginin yerini başka şeylerin aldığını gösterecek şekilde teknolojik aletler değil, çiçek sunmak gibi duygusal yöntemlere başvurmalıdır.''
Prof. Dr. Türkoğlu, ''Mutluluğu teknolojide değil, kendi içimizde aramamız gereklidir. İnsan duygulardan yoksun kabul edilemez'' diyerek şöyle devam etti:
''Okullar, belirli bilgilerin ezberletildiği değil, yaşamın anlam taşıyan bölümlerinin tartışıldığı yerler olmalıdır.
(Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin mutluluk getirmesi için nasıl bir eğitim düzeni gereklidir?) sorusuna, derinliğine yanıt aranmalıdır. Öyle öğrenciler yetiştirilmelidir ki, öğrendiklerini yaşama uygulasınlar. Öğrenilen bilgiler, çevrenin tahribi, araçların esiri olmak için kullanılmamalıdır.''
(a)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder