Kızıl Güneşi İçerim Yokluğunda
Bilir misin?
Tenine dokunmayı
Ellerini tutmayı
Yanağından öpmeyi
Seni koklamayı
Ama yoksun artık sen;
Gecemin karanlığında
Yıldızında…
Gündüzümün güneşinde
Mavisinde…
Bilir misin?
Aklıma düştüğünde…
Nasıl sızlar bu yürek yanan ateşinle
Bilir misin…. Eeeey can?
Sensizliğin dayanılmazlığını…
Her gurup vakti
Kızıllığını şarap şişelerine doldurup
Yıllandırdığımız güneşi içtiğimi
İçtikçe
Film şeridi gibi gözlerimin önünde uçuşan anılarda
Anılar, anılar her yanda
Halen nefes alışın…
Saç telin…
Kokun….
Sıcaklığı teninin…
Bazen gülen
Huzurlu, sessiz
Beni ısıtan
Baktıkça bağlandığım gözlerin…
Sana söylenmemiş nice şiirim var;
Yazılmamış, okunmamışlar…
Neden hep geç kalırım?
Yaşamı, sevgimi yakalamak için
Sunduğumu sanırım
Aslında sunamamışımdır
Sessizce durduğum yerde
Beynimde, yüreğimde
Belki bencilce
Birazda kendimce
Hep yitince
Anlarım
Ağlarım….
Sessiz sessiz ağlarım
Belki geceme bir yıldız kayar
Sen gülümsersin bana
İçime dolarsın azar azar
Hissetmeye çalışırım seni
Yalnızlıktan
Karanlıktan
Kendi soluğumdan ürkerim
Upuzun ve yorgun
Sonunda uykuya yenik düşerim
Kendimi bilinçaltıma salıveririm
Bazen senin yerine
En az senin kadar özlemini çektiğim
Annem sesiyle karşılar 'Yavrum' diye
Kollarıyla sarar
Sıcaklığıyla ısıtır, korur beni
Birden sahne değişir
Filim kopar sanki
Koptuğu an kötüdür, soğuktur
Ve uyanır apansız
Yaşama gün doğuşuyla başlarım
Boynu bükük,
Ve yine sensiz.
Tahsin Özmen
src="http://pagead2.googlesyndication.com/pagead/show_ads.js" type="text/javascript">
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder