Powered By Blogger

GİRİŞ

Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!

Ömer Sabri KURŞUN

Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar...
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...


https://kursunsabriomer.blogspot.com
Çeşit çeşit insanlar yanıltmasın sizi;
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...

19 Mayıs 2009 Salı

19 Mayıs Atatürk'ü Anma,Gençlik ve Spor Bayramı
































“Bağımsız,modern,çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 29 Ekim 1923’e uzanan yolun başlangıcı olan 19 Mayıs 1919,çocuklarımıza ve gençlerimize çok iyi anlatılmalıdır"

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti gençliğe emanet etti ve “Cumhuriyetimizin bize sağladığı;Laiklik,özgürlük ve ulusal bağımsızlığımızın teminatı gençlerimizdir.İnanıyoruz ki gençliğimiz,kendisine emanet edilen Cumhuriyeti her türlü fedakârlığa katlanarak sonsuza dek yaşatacaktır.”

Bağımsız,modern,çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 29 Ekim 1923’e uzanan yolun başlangıcı olan 19 Mayıs 1919,çocuklarımıza ve gençlerimize çok iyi anlatılmalıdır..

Eşsiz bir milli mücadele ile başlayıp;ulusumuzu çağdaşlaştırmayı hedefleyen devrimlerle devam eden bu aydınlanma yolunda meşaleyi gençlerimiz taşıyacaktır.
Bu yüzden yarınlarımız olan gençlerimiz ve çocuklarımıza çağdaş eğitim verip;
iş ve kariyer yaşamına en iyi şekilde hazırlamalıyız.
 
Çünkü güçlü Türkiye’yi yaratmanın temel koşulu güçlü ve bağımsız ekonomidir.
Güçlü ekonomi ise;özgüveni olan,iyi yetişmiş,donanımlı bir gençlik ile mümkündür”

 “Bu anlamlı günde,başta tüm gençlerimizin ve halkımızın Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı içtenlikle kutlar,saygılarımı sunarım.”





18 Mayıs 2009 Pazartesi

Yollar Yaptım Kendime..



Kelimelerden yollar yaptım kendime. En güzellerini seçtim özenle. Kimi uzaklardan seher yeli ile geldi kondu başucuma, kimi karlı tepelerin zirvesinden çığ misali indi üstüme. Hayatın anlamını yeniden yazdım kelimelerle. Yeni bir başlangıç yaptım, onlarla kapattım eski sayfaların yapraklarını.

Kalemim titredi kimi zaman kelimeler dağıldı toparlayamadım. Tam hayata beyaz bir sayfa çevirmişken mürekkebim döküldü karardı hayat, durdu zaman. İnadına yeni tarihler attım, gelmemiş tarihler, yaşanmamış hepsi de.

An oldu tek kelime anlattı aklımdan geçenleri tıpkı bir bakışın her şeyi anlattığı gibi. An oldu cümleleri cümlelere ekledim olmadı, dolmadı kâğıtlar. Alfabemdeki harfler yetmedi kimi zaman, ne yazsam anlatamadım derdimi kimselere. Damlalarım aktı sayfalarıma o zamanlarda, ellerim tutmaz oldu, gözlerimse görmez. Aklımdan birçok geçti ama ne ben o bir çoklara yetişebildim ne de birçokları beni bekledi.

Adımlarım kilitlendi kelimelerden kurduğum yollarımda. Zaman akıp geçti de bir ben geçemedim zamana inat yol almaktan. İnadına yaşadım yazdıklarımda, inadına haykırdım, içimde ne varsa kustum kelimelerle hepsini. Bomboş kaldı içim, ardından yeni kelimelerle doldurdum gidenlerin yerini.

Kimi zaman virgül koydum yenileri eklensin ardı gelsin diye. Kimi zamansa son noktayı attım yaşandığı yerde kalsın hayat, bir adım bile atamasın diye.

Gün oldu sevda koydum yazımın başlığını, gün oldu hüzün. Sevda ile hüzün birleşti aniden aynı cümlede yeniden doğdu. Ne sevda yarıştı hüzünle, ne de hüzün sevdayla. Birde baktım sevdada hüzün hüzünde sevda varmış meğerse.

Kimilerinin kuramadığı köprüleri kurdum ben kelimelerimle. Sevgi koydum ayaklarının ismini, yıkılmasın istedim kötülüklere karşı. Güzel ne varsa içinde sakladım. Hayat koydum köprünün adını. Yola çıkanlara yaren olsun, güzel başlangıçlarını yine güzel bitirsinler diye.

18.05.2009
Ömer Sabri Kurşun




Yollar yaptım kendime...





Kelimelerden yollar yaptım kendime.En güzellerini seçtim özenle.Kimi uzaklardan seher yeli ile geldi kondu başucuma,kimi karlı tepelerin zirvesinden çığ misali indi üstüme.Hayatın anlamını yeniden yazdım kelimelerle.Yeni bir başlangıç yaptım, onlarla kapattım eski sayfaların yapraklarını.

Kalemim titredi kimi zaman kelimeler dağıldı toparlayamadım.Tam hayata beyaz bir sayfa çevirmişken mürekkebim döküldü karardı hayat,durdu zaman.İnadına yeni tarihler attım,gelmemiş tarihler,yaşanmamış hepside.

An oldu tek kelime anlattı aklımdan geçenleri tıpkı bir bakışın her şeyi anlattığı gibi.An oldu cümleleri cümlelere ekledim olmadı,dolmadı kağıtlar.Alfabemdeki harfler yetmedi kimi zaman,ne yazsam anlatamadım derdimi kimselere.Damlalarım aktı sayfalarıma o zamanlarda,ellerim tutmaz oldu,gözlerimse görmez.Aklımdan birçok geçti ama ne ben o birçoklara yetişebildim ne de birçoklar beni bekledi.


Adımlarım kilitlendi kelimelerden kurduğum yollarımda.Zaman akıp geçti de bir ben geçemedim zamana inat yol almaktan.İnadına yaşadım yazdıklarımda,inadına haykırdım, içimde ne varsa kustum kelimelerle hepsini.Bomboş kaldı içim, ardından yeni kelimelerle doldurdum gidenlerin yerini.

Kimi zaman virgül koydum yenileri eklensin ardı gelsin diye.Kimi zamansa son noktayı attım yaşandığı yerde kalsın hayat,bir adım bile atamasın diye.


Gün oldu sevda koydum yazımın başlığını,gün oldu hüzün.Sevda ile hüzün birleşti aniden aynı cümlede yeniden doğdu.Ne sevda yarıştı hüzünle,ne de hüzün sevdayla. Birde baktım sevdada hüzün hüzünde sevda varmış meğerse.

Kimilerinin kuramadığı köprüleri kurdum ben kelimelerimle.Sevgi koydum ayaklarının ismini,yıkılmasın istedim kötülüklere karşı.Güzel ne varsa içinde sakladım.Hayat koydum köprünün adını.Yola çıkanlara yaren olsun,güzel başlangıçlarını yine güzel bitirsinler diye.


Neredesin ey mutluluk...

















Neredesin ey mutluluk
Hangi kapının arkasında bekler durusun beni
Yoksa hayallerine mi gizlenirsin
Belli belirsiz bir aşkın.

Söyle nasıl bir aşk bu
İçinde ben bir tek ben varım her nedense
Bir oyuncusu hep eksik kalır
Onunda rolü hepten kayıp.

Bakınca ne kadar yalnız
Gökyüzünde uçan kuşlar
Kanat çırpıyorlar yorulmadan bir boşluğa
Hem de durmadan hiç durmadan.

Düştü gökyüzünden bir yağmur damlası yüreğime
Çözülüverdi zaman bir an
Ve ateşin gözlerini gördüm
Sessizce ağlıyordu o an.

Bir uçurtmaydı sanki umut
Takılıverdi peşi sıra kuşlara
Özgürdü kuşlar ama yalnız
Tutunamadı ağlarken gökyüzüne kuşlar.

Şimdi bak ne kadar özgür aşk
Ama bil ki bir o kadarda yalnız
Arar durur hiç durmadan
Buluncaya dek bir diğer oyuncusunu...


14 Mayıs 2009 Perşembe

...:::SUSTUM...!:::...



Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...

Sustum!
Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir
Yaraları yalayan rüzgâr
Sokaklarında kahrolduğum şehir
Gözlerim konuşuyor yalnız...

Sustum!
Bin ah sürüp dudaklarıma
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Sustu benimle deniz,
Sustu deli dalgalar, sustu martılar...
Umutlarımı sarıp rüzgârlara
Uzaklara savuruyorum her gece
Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne

Sustum!
Tuz basıp yaralarıma!
Sustum
İçinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
Yaslanıp yalnızlığın duvarına
Gül döküp kalabalıklara
Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
Kimse bilmiyor..
Kimse görmüyor...

Sustum!
Saçlarını kokluyorum rüzgârların
Dudaklarından öpüyorum hayatı
İçimde incecik bir sevgi ürperiyor
Sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
Gelmiyor beklediğim bahar
Yaralar merhem tutmuyor
Gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
Mendil silmiyor
Yağmur dinmiyor
Sevdiğim bilmiyor...

Sustum!
Sustu benimle sarısabır, sustu hasret, sustu zaman
Sustum
Yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
Kimse anlamıyor...

Sustum!
Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
Kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
Yaralar merhem tutmuyor
Geceler avutmuyor
Ben sustum
Acılarım konuşuyor yalnız...

Ben sustum!
Susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
Pencereme vuran yağmur damlaları
Susmuyor her gece dışarıda inleyen rüzgâr
Gelmiyor bahar
Kuşlar sevinmiyor
Yıldızlar küs
Ay üzgün
Güneş doğmuyor
Acılar dinmiyor
İçimde binlerce şiir kanıyor her gece
Kimse bilmiyor...

Sustum!
Sustu benimle sarısabır, sustu hasret, <*******>
Sustu hayat
Sustu zaman
Acılar konuşuyor yalnız
Acılarım konuşuyor
Kimse duymuyor...
Duymuyor...
Duymuyor...
Duymu...
Duy...



(a)





12 Mayıs 2009 Salı

Ağaçlar kurtulacak mı?


Ağaçların yarısını kurtaracak yeni kağıt


http://kursunsabriomer.blogspot.com
Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden Xerox, ağaç kesimini azaltacak yeni bir kağıt üretim yöntemi geliştirdi ve her yıl 1 trilyon ofis kağıdının kullanıldığı ABD'de satışa sundu. Dijital baskı ve kopyalama makinelerinde kullanılmak üzere geliştirilen ve ağaç tüketimini yarı yarıya azaltacak bu kağıda Yüksek Randımanlı Kağıt (High Yield Business Paper) adı verildi.

Yüksek Randımanlı Kağıt adlı yeni mekanik fiber kağıt, Xerox'un ABD Webster'daki AR-GE Laboratuvarında geliştirildi. Uzun yıllar süren çalışmaların sonunda Xerox'lu bilim adamı Bruce Katz liderliğindeki ekip mekanik bir kağıt üretim yöntemi geliştirdi.

Xerox'lu bilimadamlarının keşfi olan Yüksek Randımanlı Kağıt, yarı yarıya daha az ağaç ve daha az su ve kimyasal madde kullanılarak üretildi. Yeni kağıdın üretildiğifabrikada fosil yakıtlar yerine hidroelektrik enerji kullanıldı. Böylece kağıt üretiminde ortaya çıkan sera gazı emisyon oranı da yüzde 75 düşürüldü. Ayrıca bu yöntemle üretilen kağıdın, geleneksel kağıtlara göre daha hafif olması, postalama ve gönderim maliyetlerinde de tasarruf imkanı verecek. Geliştirilen bu kağıt, dijital baskı ve kopyalama makinelerinde güvenle kullanılabilecek türünün ilk ve tek ekolojik kağıdı olarak tanımlanıyor.

Geleneksel kağıt hamuru üretiminde ağaç kütükleri, su ve kimyasal bir karışımın kullanıldığı kimyasal yoğurma sürecinden geçerek ağaç lifleri ayrıştırılıyor. Ayrıştırılan ağaç liflerinin üzeri selüloz ile kaplanıyor. İşleme giren her ağaç parçasının yaklaşık yüzde 45'i kağıt haline geliyor. Geride kalan ahşap kimyasalları işlem esnasında enerji oluşturmak için yakılıyor. Yüksek Randımanlı Kağıt ise mekanik bir yoğurma sürecinden sonra üretildi. Yeni bir yaklaşımla geliştirilen ağaç kimyasalları, işlem esnasında kağıt yapıcı liflerden ayrılmadığı için bu yöntem her ağaçtan iki kat daha fazla kağıt üretilmesini sağladı. Diğer bir deyişle ağaç parçalarından yüzde 90'ın üzerinde kullanım oranı yakalanmış oldu.

20 YILLIK ÇALIŞMANIN ESERİ

Xerox araştırmacıları mekanik kağıt üretimi ile ilgili ilk deneylerini 20 yıl önce gerçekleştirdiler ve o günden bugüne kağıt üretimi için farklı bir yöntem bulmaya ve ağaç tüketimini azaltmaya yönelik alternatif bir yol aradılar. O zaman elde ettikleri mekanik kağıdı yazıcı ve fotokopi cihazlarında başarılı bir şekilde kullanamadılar. İki temel sorunla karşılaşmışlardı. Üretilen mekanik kağıt üzerinde çok fazla toz toplanmasına neden oluyor ve ısı karşısında da kağıt kıvrılıyordu. Bu yüzden yazıcı ve fotokopi makineleri baskı alınan görüntüleri düzgün ve makineye zarar vermeyecek şekilde kağıda aktaramıyordu.

http://omersabrikursun.blogcu.comYirmi yıl önce üretilen o mekanik kağıt, ısı bazlı baskı yapan makinelerde kullanım alanı bulamadı ama ısı kullanmadan baskı yapan ofset baskı makinelerinde yaygın bir kullanım alanı buldu. Xerox bilim adamları o günden bugüne, kağıt laboratuvarlarında yaptıkları araştırmalarda mekanik kağıdın dijital baskı ve kopyalama makinelerinde kullanılabilmesinin bir yolunu araştırdılar.

Xerox'un üstesinden gelmeye çalıştığı en önemli sorun kağıdın kıvrılmasını engellemekti. İlk geliştirilen mekanik kağıtlar, havadaki nemin azalma ve çoğalma durumuna göre ya genişliyor ya da büzülüyordu. Mekanik kağıdın ön ve arka yüzünde nemden dolayı farklı oranlarda büzülme oluşması da, dijital yazıcılarda baskı esnasında mekanik kağıdın kıvrılmasına neden oluyordu. Çünkü yazıcı içindeki toneri eriterek baskı yapmaya sağlayan “fuser” ünitesi, tıpkı sıcak bir ütü gibi görüntüyü kağıdın üzerine yapıştırıp mevcut nemi kağıttan dışarı çıkartma esası ile çalışıyordu.

Xerox'un kağıt geliştirme laboratuvarlarında çalışan bilimadamları pürüzlü büzüşmelere karşı kağıdın her iki yüzeyinde farklı şekiller yaratarak bir düzenleme yapacak kağıt liflerini keşfettiler. Bruce Katz, kağıt fabrikalarıyla işbirliği yaparak ve istatistiksel teknikler kullanarak lifleri kağıdın her iki yüzeyine daha iyi dağıtan bir yöntem geliştirdi. Kağıdın kıvrılmasını önleyen bu yöntem ile üretilen mekanik kağıtlar, Xerox'un dijital yazıcı ve kopyalama makinelerinde başarı ile test edildi. Böylece mekanik fiber kağıtların dijital baskı ve kopyalama makinelerinde kullanılmasını engelleyen kağıt kıvrılması ve tozlanma gibi problemler bu yeni geliştirilen yöntemle giderilmiş oldu.

MEKANİK FİBER KAĞIDIN ÖZELLİKLERİ

Mekanik fiber kağıt benzersiz karekteristik özellikler taşıyor. Ekolojik faydalarının yanı sıra halen kullanmakta olduğumuz standart 75 gramlık kağıttan daha az ağırlık taşıyor. Yaklaşık 67 gram ağırlığında olan “Yüksek Randımanlı Kağıdın” her kilosunda yaklaşık yüzde 10 daha fazla yaprak bulunuyor. Yeni mekanik fiber kağıt, fatura ve ekstre baskıları için de ideal. Ayrıca hafif olmasından dolayı doğrudan pazarlama yapan şirketlerin gönderim maliyetlerini de azaltacağı söyleniyor. Ancak tıpkı gazete kağıdında olduğu gibi yeni geliştirilen mekanik kağıt da, arşiv nitelikli kullanım için elverişli değil. Yumuşak renk tonuyla yüzde 84 parlaklık oranına sahip Xerox'un yeni kağıdı, arşiv ömrü gerektirmeyen dokümanların her ışık ortamında kolayca okunabilmesini sağlıyor.

XEROX BASKI VE KOPYALAMA SİSTEMLERİ İLE UYUMLU

Xerox'un Yüksek Randımanlı Kağıdı, Xerox DocuTech ve Xerox Nuvero ürün ailesi, Xerox 4110 Kurumsal Baskı Sistemlerinin de aralarında yer aldığı dijital yazıcı ve kopyalama sistemlerinde kullanılabilecek. Yeni mekanik fiber kağıt, ağustos ayı başında A.B.D'de satışa sunuldu. Xerox'un yeni mekanik kağıdına müşterilerden talep gelmesi halinde Türkiye'de de tüketicilerle buluşturmayı planlıyor.

Dünyanın en büyük ofis kağıdı tedarikçisi olan Xerox, Uzak Doğu yapılanması Fuji Xerox'la beraber her yıl ortalama 1.5 milyar dolarlık bir kaynağı AR-GE çalışmalarına ayırıyor. Xerox'un bünyesinde 5000 bilim adamı ve mühendis bulunuyor. Xerox'un A.B.D, Kanada ve Avrupa'da yer alan AR-GE laboratuvarlarında iş uygulamaları, elektromekanik sistemler, dijital görüntüleme, bilgisayar, renk bilimi ve baskı teknolojileri alanlarında araştırmalar yapılıyor.

XEROX'UN YEŞİL TARİHÇESİ

1964 – Xerox, New York Webster'da, Xerox ürünlerinde kullanılacak medya malzemeleri geliştirmek, kağıt israfını önleyecek çevreci yaklaşımlar geliştirmek üzere bir araştırma merkezi açtı.http://omersabrikursun.blogcu.com
1969 – Çift taraflı baskı alınmasını mümkün kılan Xerox 7000 ürününü geliştirdi. Ancak bu cihazda sayfanın arkasına baskı alabilmek için kağıdın tekrar elle yerleştirilmesi gerekiyordu.
1970 – Xerox, otomatik olarak çift taraflı baskı yapabilen ikinci nesil baskı ve fotokopi makinesi olan Xerox 4000 cihazını geliştirdi.
1973 –Xerografik baskı ve kopyalama makinelerinde kulanılmak üzere sektörün ilk geri dönüşümlü (recycle) kağıdı Cylex'i kullanıma sundu.
1988 – Xerox, en az düzeyde atık yaratan geri dönüşümlü termal faks kağıdını duyurdu. Bu kağıdın yüzde 50'si geri dönüştürülebiliyordu.
1990 – Talebe göre (print on demand) ve ihtiyaç olduğu anda (just in time) baskı anlayışını getiren dünyanın ilk yüksek kapasiteli dijital baskı sistemleri olan DocuTech ürün ailesini geliştirdi. Xerox, bu sayede form ve kitapçık gibi güncelliğini kolayca yitirebilen dokümanların yüksek miktarlarda basılmasının önüne geçti. Kişi ve kuruluşlar özellikle düşük tirajlı ve değişken veri içeren dokümanlarını bu makinelerde basmaya başlayarak, fazladan baskının yarattığı baskı ve stoklama maliyetinden kurtuldu. Yüksek kapasiteli dijital baskı sistemleri ihtiyaç fazlası kağıt kullanımını önleyerek daha az ağaç kesilmesine neden oldu.
http://omersabrikursun.blogcu.com1996 – Xerox, Atlanta yaz oyunları sırasında “Özel Etkinliklerde Atık Azaltımı ve Geri Dönüşüm Projesini” uygulamaya geçirerek, Olimpiyat Komitesi ve diğer katılımcılarla uzun yıllar süren büyük bir kağıt geri dönüşüm programı başlattı.
1997 – Xerox'un geliştirdiği DocuShare adı verilen bir yazılım, ilk kez kurum içi ağlarda dokümanların basılmadan elektronik olarak paylaşılmasını ve yönetilmesini sağladı. DocuShare, kişilerin dokümanlarının basılı hallerine gereksinimlerini azaltan elektronik doküman yönetimi, paylaşımı yazılımlarının ilki olma özelliği taşıyor.
1999 – Xerox geliştirdiği FlowPort ismini verdiği bir yazılımla, kağıt dokümanların ofis cihazları üzerinden taranarak elektronik ortama aktarılmasını, faks veya e-posta olarak gönderilmesini sağladı. Kağıt ortamındaki ve dijital ortamdaki dokümanları bir araya getiren bu yazılım, kağıt dokümanları elektronik olarak erişilebilir ve dağıtılabilir hale getirerek çok büyük oranlarda gereksiz kağıt tüketimini önledi.
2000 – Xerox, iş ortaklarına 2003 yılından itibaren geçerli olmak üzere yeni çevreci standartlara uymaları mecburiyeti getirdi. Bunlar, çevreci fabrika yönetimi, sürdürülebilir orman yönetimi, çevre sağlığına uygun kimyasal ve materyal kullanımı, paketleme ile çevre güvenlik standartlar, orman alanlarının korunması ve geliştirilmesine yönelik önemli faydalar yarattı.
2006 – Xerox, “The Nature Conservancy” isimli çevre örgütüne 1 milyon dolar tutarında bağış yaparak, bir işbirliği projesi başlattı. Kağıt endüstrisinin orman alanlarını daha ekolojik bir şekilde yönetmelerine imkan sağlayacak yöntemler uygulamaya konuldu.
2006 – Xerox, araştırma laboratuarlarında üzerindeki görüntüyü sadece bir gün tutarak kağıdın tekrar tekrar kullanılmasını sağlayan yeni bir deneysel baskı teknolojisi geliştirdiğini duyurdu. Kendi kendine silinen kağıt ismiyle duyurulan bu teknolojinin geliştirilme çalışmaları sürüyor. Silinebilir kağıt teknolojisi de sonuçta daha az ağaç kesilmesine ve orman alanlarının korunmasına önemli katkılarda bulunacak.
2007 – Xerox, mekanik fiber kağıdı, endüstride ilk kez dijital baskı ve kopyalama makineleri için optimize ettiğini ve bu kağıdın üretiminde yarı yarıya daha az ağaca ihtiyaç duyulacağını duyurdu. Yüksek Randımanlı Kağıt (High Yield Paper) adı verilen kağıdın üretim sürecinde daha az su ve kimyasal kullanıldı. Yeni kağıt hidroelektrikle çalışan bir fabrikada, fosil yakıt kullanılmadan üretildi. Böylelikle üretim esnasında sera gazı emisyon oranı yüzde 75 daha az ortaya çıkıyor.


Son durak...

Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
kursunsabriomer.blogspot.comYerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!

Ömer Sabri Kurşun

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bu sayfada

Dakika

Saniye
Misafirim oldunuz




https://kursunsabriomer.blogspot.com[diploma.gif]
Diploma  of  Ömer Sabri KURSUN