Powered By Blogger

GİRİŞ

Düşüncelerim,benim hayatım için seçtiklerim ve değiştirmenin yolu da kabullenmek, herşey için öncelikle şükretmek...
Kocaman bir evren kollarını açmış kucaklamak için bizi bekliyor.
Ve emin olun ki dünya hepimizin etrafında dönüyor...
Belki farkındasınız belki de değilsiniz ama gerçek bu!
Düşüncelerimiz ne ise biz o’yuz...
Yani bugün yaşadıklarınız, geçmişte kendiniz için düşündüklerinizin toplamı!
Gelecekte yaşayacaklarınız ise bugün ki düşünceleriniz ile şekillenecek tabii ki.
Bugün sahip olduğunuz herşeye şükrettiğiniz, teşekkür ettiğiniz ve istemeye devam ettiğiniz sürece...
Sahip olduğumuz(düşünce gücüyle)enerjiyle, olumlu ya da olumsuz düşündüğümüz her şeyi hızla hayatımıza çekiyoruz...
Ve çok ilginç insan bedenindeki enerji miktarı yaşadığı şehri(ne kadar büyük olursa olsun) bir hafta boyunca aydınlatacak kadarmış.
Şimdi geçmişe şöyle bir baktığımda içsel anlamda bunu bildiğimi fark ettim ve farkında olmayarak kullandığımı.
Ama önemli olan farkında olmak dolayısıyla hatırlamayı hatırlamak...
Şimdi farkındayım!

Ömer Sabri KURŞUN

Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!Taşıyamazlar,kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar...
Üç çeşit dost vardır;birincisi ekmek gibidir her zaman istersin.İkincisi ilaç gibidir lazım olunca ararsın.
Üçüncüsü mikrop gibidir o gelir seni bulur.
*****
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'',
'' dostuma'', demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş...
Yolunda ölünecek dostlara...


https://kursunsabriomer.blogspot.com
Çeşit çeşit insanlar yanıltmasın sizi;
yalancılar, dürüstler, düz insanlar, zorbalar..
Gülümseyen kalpler arayın, az da olsa etrafı tarayın.
Gözlere mi sakın ha aldanmayın, sözlere hele hiç kanmayın.
Haydi rast gele...
Ş A N S I N I Z A...

9 Nisan 2009 Perşembe

BAHAR GELME ÜSTÜME



http://kursunsabriomer.blogspot.com




Bahar, yalvarırım çek git işine!..
Salma üstüme çiçeklerini,
...aklımı çelme!..
Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde;
sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.
Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...
Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...
Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu,toprakta türlü çeşit börtü böcek...
Yapma bunu bana bahar,
Böyle üstüme gelme...!

* * *

Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...
Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...
Kalbimin buzları erimiş.
Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir...
Bir de sen çıldırtma beni...
Krizdeyim ben... tembelliğin sırası değil, uyamam sana...
Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına,kokularına hakim ol.
Meltemlerine söyle,deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni...
Bulutların üşüşmesin başıma...
Girme kanıma benim...
...yoldan çıkarma...!

* * *

Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,
afrodizyakların en etkilisi,
Sevdanın suç ortağısın.
Kıyma bana...!
Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka;
gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.
Tam kanım kaynamışken sana,toplayıp allarını morlarını,
beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin...
O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...
Ne o delişmen sabahlar kalacak,ne günaha çağıran çapkın eteklerin
uçuştuğu günbatımları...
Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...
Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında...
Yeşerttiğin çiçekler,yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz...
Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye...
Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...
Ebedi bahar,bir başka bahara kalacak.

* * *

İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...
İş açma başıma...
Git işine!


Can Dündar


310 milyon yıllık fosil!



AA
Gümüşhane'de 310 milyon yıllık olduğu tahmin edilen bir deniz canlısı fosili bulundu.
http://kursunsabriomer.blogspot.com
Gümüşhane'de kayaçlar üzerine araştırma yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Raif Kandemir, trilobit (bir tür deniz canlısı) fosili buldu.

Kandemir, yaptığı açıklamada, kireç taşlarının çökelme özellikleri üzerine araştırma yaptığını ve Prof. Dr. Şenol Çapkınoğlu'nun yönlendirmesiyle Gümüşhane'nin Çatalçeşme köyü ile Demirözü ilçesini bağlayan karayolu üzerinde bu çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Kireç taşları için örnek alırken, bir kayanın içinde tesadüfen trilobit fosili parçası bulduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Kandemir, şöyle devam etti:

''Fosil, trilobitin kuyruk kısmına ait. Trilobitler birinci jeolojik zaman anlamına gelen paleozoyik dönemde yaşamış, deniz canlılarıdır. Bulduğumuz fosil, paleozoyik dönemin 280 ile 310 milyon yıl arasındaki periyoduna ait diye düşünüyoruz. Aslında fosili bulduğumuz çökel kayalara, Akdeniz Bölgesi'nde Toroslar civarında daha çok rastlanır. Bu bölgelerde, jeolojik zamanlarda okyanus vardı. Çeşitli volkanik patlamalar ve depremler sonucu, coğrafi şekillerin oluşmaya başladığı dönemde suların çekilmesiyle burada kalan okyanusa ait canlılar fosilleşerek günümüze kadar gelmiştir.''

FRANSIZ BİLİM ADAMINA BİLDİRİLDİ

Yrd. Doç. Dr. Kandemir, buldukları trilobit fosilini, bu canlılar üzerine araştırma yapan Fransız bilim adamı Rudy Lerosey Aubril'e bildirdiklerini, Aubril'in Türkiye'de ilk olan fosile oldukça ilgi gösterdiğini söyledi.

Bulgularını, Türkiye'deki jeoloji çevresiyle paylaşmaya hazırlandıklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kandemir, ''Artık uluslararası alanda trilobitlerle ilgili herhangi bir çalışma yapıldığı taktirde, Türkiye de bu çalışma alanının içinde olacak. Biz de Adana'nın Turfanbeyli ilçesi civarında araştırmalarımızı sürdüreceğiz'' diye konuştu.

"Google ve Yahoo hırsız!"



http://kursunsabriomer.blogspot.com
Dünyanın en büyük medya patronu Google ve Yahoo'yu hırsızlıkla suçladı.
Peki bunda haklı mı?


"İnsanlar internetten haberleri bedava okuyorlar. Bu durum değişmeli." Bu sözlerin sahibi Rupert Murdoch. Yani aralarında 20th Century Fox, Sky Network, MySpace, Sunday Times ve The Times gibi 100'ü aşkın farklı mecrada yayın yapan medya imparatorluğunun sahibi. Forbes dergisine göre 2009 yılında 4 milyar doları aşkın kişisel serveti ile dünyanın en zengin 132. kişisi. Fakat bu imparatorluk bile her zaman huzur getirmeyebiliyor. Murdoch son zamanlarda internetten oldukça şikayetçi.

Geçenlerde katıldığı özel bir gecede konuşan Murdoch, arama motorlarının internet üzerindeki haberleri kolayca bulabildiği ve okuyucuların asıl kaynaklar dışında, farklı sitelerden bu haberlere erişilebilir olmasından şikayet etti. "Sorun şu ki Google'ın tüm telifleri bizde olan şeyleri çalmasına izin verecek miyiz? Sadece onlar değil, Yahoo da aynı durumda" diye konuşan Murdoch, Google ve Yahoo gibi arama motorlarının içeriklerindeki haber başlıklarını çıkartması gerektiğini savunuyor.

(a)


TTNet uyarıyor: Bu tuzağa düşmeyin!



http://kursunsabriomer.blogspot.com

TTNet,yayınladığı son duyuruyla kullanıcılarını son günlerde ortaya çıkan tuzağa karşı uyarıyor.


TTNet,internet sitesinde yayınladığı bir duyuru ile son zamanlarda çok sık karşılaşılan bir dolandırıcılık girişimi konusunda kullanıcılarını uyardı.Biz de bu açıklamayı,noktasına virgülüne dokunmadan,aynen yayınlıyoruz:

Değerli Müşterimiz,

Son günlerde bazı müşterilerimizin farklı telefon numaralarından "TTNET Müşteri Hizmetleri" adı altında arandıkları ve farklı gerekçeler kullanarak kendilerinden kredi kartı bilgilerinin istendiği tespit edilmiştir.

TTNET A.Ş. tarafından 444 0 375 TTNET Müşteri Hizmetleri haricinde başka bir numaradan arama yapılmamaktadır.

444 0 375 TTNET Müşteri Hizmetleri yetkilileri tarafından yapılan aramalarda hiçbir zaman kredi kartı,şifre gibi özel bilgiler sorulmamaktadır.

TTNET A.Ş.,müşterilerinden e-posta yoluyla hiçbir şekilde bilgi talep etmemekte ve kişisel bilgilerinin tamamını istememektedir.

TTNET A.Ş.sadece son ödeme tarihi geçmiş ama henüz faturasını ödeyememiş abonelerimize Sesli Yanıt Sistemi (IVR) ile otomatik arama yaparak borcunu hatırlatmaktadır.Bu aramalarda abonelerimiz,eğer uygun görürlerse telefon tuşlarını kodlayarak sesli yanıt sistemindeki ilgili menü aracılığıyla kredi kart bilgisini sadece kendisi kullanarak fatura borçlarını ödeyebilmektedir.Ancak bu işlem sadece sesli yanıt sistemi aracılığıyla yapıldığından abonelerimizin,bu işlem esnasında Müşteri Hizmetleri yetkililerimizle hiçbir şekilde teması olmamaktadır.

Müşterilerimizin,bu tür kötü niyetli kişilerin dolandırıcılık faaliyetlerinden dolayı zarar görmemesi için benzeri durumla karşılaştıklarında,herhangi bir bilgi vermeden ve sisteme bilgi girişi yapmadan görüşmeyi sonlandırmalarını tavsiye ederiz.

Saygılarımızla,
TTNET A.Ş.

Buharlı hız canavarı

Geçmişin buharla çalışan otomobilleri tekrar aramıza dönüyor.İşte o araç...


http://kursunsabriomer.blogspot.com

BUHARLA ÇALIŞAN HIZ CANAVARI REKOR PEŞİNDE...

Her ne kadar günümüzde benzinle çalışan arabalar yolların tek hakimi olsa da, ilk örnekleri 1700'li yıllarda ortaya çıkan buharlı otomobillerin modası hiç geçmedi. Her ne kadar bilinen ilk buharlı otomobil bir Fransız tarafından üretilmiş olsa da, bu teknoloji özellikle İngiltere'de 1800'lü yıllarda son derece popülerdi. O yıllarda İngiltere'nin sokakların çok sayıda buharlı otobüs toplu taşıma hizmeti vermekteydi. Bunun dışında Lokomobil adı verilen buharlı taşıtlar tarımda günümüzdeki traktörlerin alternatifi olarak kullanılıyordu.

O zamanlardan gelen alışkanlıkla İngilizler buharlı otomobil sevdalarından vazgeçmediler. Hatta buharlı otomobiller için özel bir yarış bile düzenliyorlar. Test pilotu Don Wales'in de içerisinde bulunduğu bir ekibin geliştirdiği buharlı otomobil ise bu alanda rekor peşinde. İlk denemesinde saatte 96 km hıza ulaşabilen araç, ikinci denemede saatte 128 km hıza ulaştı. Wales'in asıl amacı ise bu konudaki rekoru kırabilmek. Buharlı otomobillerle ulaşılabilen en yüksek hız rekoru 1906 yılında kırılmıştı. Wales, 1906'da ulaşılan saatte 203 km hızı geçebileceğine inanıyor ve rekor denemesi birkaç gün içerisinde gerçekleştirecek.

(a)


8 Nisan 2009 Çarşamba

Kendi Dünyanda yaşamak...



http://kursunsabriomer.blogspot.comhttp://kursunsabriomer.blogspot.com
http://kursunsabriomer.blogspot.com


Kendi dünyanda yaşamak...


Çok güzel bir deyim var İngilizce’de.

Aslında çok güzel değil ama ben çok seviyorum: "To live in his/her own world!"
(Birisinin kendi dünyasında yaşaması). Basit şeyleri ve cümleleri çok sevdiğimden,
uzun uzun düşündüm. Bunu yapan, çok az insan olduğunu gördüm.
Çoğu insan,bir başkasının dünyasında yaşadı, yaşıyor ve yaşayacak.
Öldü, ölüyor ve ölecek. Dikkat etmek gerek.

Tanımadığımız insanları düşünerek, içimizden gelen nelere dur dedik.
Onları hesaba katarak, ne zararlar ettik. Ya da istediğimiz bir şeyi,
sırf yanımızdakinin ülkesindeki kanunlara uymuyor diye, yapmadık.
Kendi dünyamız, ’içimizdeki çocuk’ lafı kadar şiirsel kaldı.
Kafiyeli ve romantik kaldı.
Biz devrildik,başkalarının cümlelerinde.

Söylemesi kolay, yapması zor bir şeydi galiba.
Bir kere,kimsenin kendi dünyasında oturma izni yoktu.
Ne tuhaf,hâlbuki doğduğumuz toprak.
Bir şekilde göçmüş,reddetmiş,kültürünü,folklorünü,dilini,coğrafyasını beğenmemişiz.
Çoğumuz,ait olduğumuz toprağa hiç ayak basmamış,hep firar istemişiz.

Firar konusu kolay. Herkes birbirine firarda. O barda, bu barda, zararda.
Bakıyorum...
İçki şişelerine,sigaralara,gece geç saatlere bakıyorum.Kadınlarla adamların birbirine,
"Sen bu yalnızlığımı bana unutturur musun?Kulağıma bir dünyamın olmadığını,
hepimizin bir çukura düşmüş olduğunu söyler misin?" der gibi bakmalarına bakıyorum.
Ben orada ne arıyorum?... Ben kayboldum. Yan yollara sapıyorum, çıkıyorum.
Tam anlamıyla kaybolmayacak kadar da, biliyorum kendi haritamı.
El yordamı. Ben aslında kaybolmazdım, biri beni yanlışlıkla kaybetmiş olmalı.
İnsan her zaman kaybolmaz, bazen kaybedilir.
Ama konumuz bu değil.

Yanlı anlamayın hemen, gece değil, gündüzüm.
Duvarları taştan bir odada, sakinim.
Sivrisinek yok, çünkü tel var. Beyaz çarşaflar serili altımda.
Pikem var. Mevsim yaz.
Deniz tuzu var saçımda. Uzun uykularım, kumlu kitaplarım ve saçlarım var.
Akşamüstü uykum bile olur istesem...
Asla kimsesiz değilim. Beni merak edenler var.
Yüzümün gülmesini isteyenler...
Yüzüm gülmezse, gülmeyenler bile olur istesem.
Ama istemem. Herkesin, kendi dünyasına taşınmasını istiyorum şimdi.
Herkesin orada kalmasını istiyorum hep. Bu konuda tez vakit bir kanun çıksın.

Bu böyle değilmiş gibi davranmayalım. Dürüst olsak ölmeyiz.
Başkasında yaşayan, baş kalaşır. Baş kalaşan, sıkıcılaşır. Sıkıcılaşan, en başta kendinden sıkılır ve bu onu gitgide kurutur.
Yaş kalalım, gerçek kalalım, ayık olalım.
Bakın yaz ne güzel, kuruyan sadece denizyıldızları olsun, güneş altında.


Son durak...

Eğer 9 Canlı Bile olsaydın,
An Fazla 8 Kez Kaçabilirdin Ölümden!
Bil ki 7 Düvele Sultan Dahi Olsan,
kursunsabriomer.blogspot.comYerin 6 Mekân Olacak Sana.
En Fazla 5 Metre Kumaş Götürebileceksin!
Kapatacaksın 4 Açsan da Gözlerini!
Bu 3 Günlük Fani Dünyada.
Azrail’e 2 Kat Olup Yalvarsan da Nafile,
Ecel Geldiğinde 1 Gün Öleceksin! ;
İşte, O An Her şey 0 dan Başlayacak.
Çünkü;ÖLÜM BİR YOK OLUŞ DEĞİL, YENİDEN DiRiLiŞTiR!

Ömer Sabri Kurşun

http://kursunsabriomer.blogspot.com


Bu sayfada

Dakika

Saniye
Misafirim oldunuz




https://kursunsabriomer.blogspot.com[diploma.gif]
Diploma  of  Ömer Sabri KURSUN